• 23 Ağustos 2022 16:03
  • 0
  • 2 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Ayasofya

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 23 Ağustos 2022 Ayasofya

 

Ayasofya’nın uzun yıllar sonra yeniden cami olarak ibadete açılması, AKP’nin radikal İslam anlayışına yakınlığını simgeleyen uygulamasıydı. Bu partinin oy tabanını oluşturan, Sünni tarikatlara dönük bir mesajdı. Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ile barışmadığını vurgulayan bir tür siyasal güç gösterisiydi.

Muhalefetin -özellikle CHP’nin- iktidara giden yolun, muhafazakarlara şirin görünmekten geçtiğine inandıklarını gösteren tutumları yüzünden, Ayasofya konusu kamuoyunda yeterince tartışılamadı.

Dönüştürüldükten sonra 3 milyon kişinin ziyaret ettiği Ayasofya, müze olduğu yıllarda bu sayının daha üzerinde yabancı turistler tarafından geziliyordu. Örneğin 2019 yılında pandemi öncesinde bilet alarak, ziyaret edenlerin sayıları 3,8 milyon kişiye ulaşmıştı. O yıl Türkiye’nin en fazla ziyaret edilen müzesiydi.

İstanbul’un 1453 yılında alınmasının ardından camiye dönüştürülmesi, kuşkusuz Roma’nın simgelediği Katolik Dünyası ve Balkanlardaki Ortodoks halklara verilen önemli bir siyasal mesajdı. 

Ayasofya; saraylıların Topkapı’dan Dolmabahçe’ye taşındıkları 1856 yılına kadar, Osmanlı payitahtının en önemli mabediydi. Uzun süren restorasyon döneminin ardından 24 Kasım 1934 tarihli bir kararname ile müze yapıldı ve 1 Şubat 1935 günü ziyarete açıldı.

Müzeye dönüştürme kararı alınmasında, yaklaşan 2.Dünya Savaşı öncesi Türkiye’nin önderlik ettiği, Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’nın katılmaları öngörülen Balkan Paktı oluşturulması girişimleri etkili oldu diyebiliriz. 

Balkanlarda yıllar süren savaşların ardından, belirtileri giderek artan yeni bir savaşın öncesinde, Ayasofya’nın müze yapılması; bölgedeki İslam dışı inançlara dönük simgesel bir davranış olarak görülmelidir.

Yaşadığımız coğrafyada yüzlerce yıl süren, siyasal mücadeleler ve savaşların ileride ders alınarak anımsanması açısından, Ayasofya Müzesi barış içinde yaşamanın anıtsal sembolü olarak korunabilirdi. 

Olmadı.

Yeni bir tartışma açmak yerine, Ayasofya’da ibadet korumaya önem veren bir disiplin içinde pek ala sürdürülebilir. Örneğin özel günlerde -bayram ve kandiller, ramazan ayları- sadece ibadete ayrılabilir. Yılın diğer aylarında müze olarak ziyarete açılarak, gezilmesi sağlanabilir.

Böylece Dünyanın sayılı mabetlerinden birisi geçmişine özen gösterilerek korunarak, farklı inançlardan ziyaretçilerine de hizmet verebilir. 

Ancak Ayasofya bir semt camisi gibi de yönetilemez. 

İslami kurallara uygunluğu kuşkulu yaklaşımla; kadınlara eşarp satılan, ayakkabıların çıkartılması yoluyla sözde temizlik sağlanan, aynı anda binlerce kişinin içeri doluşmasıyla hoş olmayan kokular yayan bir izlenimle oradan ayrılmamalı ziyaretçileri.

Müzecilik anlayışıyla yönetilmeli ve günümüzün teknik olanaklarından yararlanılmalı. Geçmişinin ilk günden başlayarak, kültürel miras olarak sergilendiği bir mekâna dönüştürülmelidir.