Bir trafik kazası ve tatil
Dün akşam, 09.07.2021, saat 22 sularında Alanya Konaklı mahallesinde bir trafik kazası oldu.
Trafik saatlerce durdu. Yerde üstleri örtülmüş 2 ceset yatıyordu ve yola akan ince uzun kan.
3 gün önce Türkiye’ye gelmişlerdi. Biri 29 diğeri 23 yaşında 2 genç insan. Akşam yemeğinden sonra Alanya’ya inmişler, alışveriş yapmışlar, belki de birer kadeh bir şeyler içmişlerdi. Gülüşerek dolmuştan indiler, yolun karşısına geçiyorlardı ki 70 km ile gidilmesi gereken yolda 70 in katları ile giden bir araç onları önce altına aldı, vücutlarını parçalayarak yaklaşık 100 metre sürükledikten sonra durabildi. Biri 29 yaşında, diğeri 23 yaşında belki de en mutlu oldukları o birkaç saniyenin ardından vücutlarının parçaları yola dağılmış bir şekilde bu dünyadan ayrıldılar.
Ertesi sabah yerel gazetelerde haber “ Alanya – Antalya yolunda feci kaza” başlığı ile çıktı.
O gazeteler bu başlığı atarken acaba hiç düşündüler mi, bunca yıllar içinde kaçıncı kez aynı başlığı atıyorlardı?
Yolda önlem almış Jandarma kazaya sebep olan sürücüyü yakaladığında acaba hiç düşündü mü, bu kaçıncı kazaya sebep olan sürücü idi?
Kaza yerine gelmiş olan trafik polisi “ biz hergün ne kazalar görüyoruz “ derken yolun diğer tarafından 70 km nin katları ile yola devam eden ve hatta ışıkları bile yanmayan araçları görürken bundan sonra da o vahşi kazaları görmeye aralıksız devam edeceğini düşünmüyor muydu?
Suçlu kaza mahallinden kaçamamıştı, yakalandı. Suçluydu : meskün mahalde aşırı hız yapmıştı, dikkatsiz araç kullanmıştı, ve tüm bunların sonunda 2 genç insanın vahşiceölmesine neden olmuştu.
Ne hafifletici bir sebep,ne de suçsuz olabileceğini gösterebilecek hiçbir şüpheye gerek kalmamıştı.
Yıllar önce, Antalya’dan Alanya’ya gelirken Okurcalar (o zaman) kasabasından geçtikten sonra İncekum’a inerdiniz. Önce o şimdi üzerine dev oteller yapılmış, dünyanın en güzel koylarından birini görürdünüz, yolun 2 yanından birbirlerine uzanarak bir tünel oluşturan yolun içinden geçer, bir süre sonra Türkler (o zaman) kasabası kavşağında yerlere kadar sarkan akasya ağaçlarını görürdünüz.
Bugün ne o ağaçların oluşturduğu tünel, ne de o akasya ağaçları kaldı. Hatta yer yerkumsal dahil hepsinin üzerinden 3 şeritli çift yol geçti. Ve o yolun ilk kazmalarının vurulmaya başladığında ben ve 2 otelci arkadaşım, sadece 3 kişi bu yol yanlış dedik. Yolun bir yanı yerleşim/eğlence alanı, diğer yanı oteller, buyolda çok kaza olur dedik. Kimseye anlatamadık. Yolu engelleyemedik,en azından Alanya Antalya arasına raylı sistem de yapılsın dedik, ogünün yetkili ve etkilileri alay ettiler: “Trenle turist mi taşınır yavvv..?”
Ardından o yol bitti. Yapanlar gurur duydu, yaptıranların göğüsleri kabardı.
3 şeritli çift yolda sık aralıklarla ama sırf laf olsun diye açılan yaya şeritlerini gördük, “ böyle olur mu ?” dedik ama hızımızı kesmedik. Radarları meskun mahal girişine değil de, meskun mahal dışına kurduk meskun mahallerden son sürat geçerken ceza yemeyeceğimizi biliyorduk, sorgulamadık. Nerede ise 3 sene önce EDS denilen sistemi kurduk, 3 senedir çalışmıyor “ bizim paralarımız çürüyor” demeye gerek duymadık. Yaya geçidi ve kavşağın olduğu noktaya 50 metre kala hız limiti belirledik :110 km.
Yarın bir başka gazetede tekrar bir haber okuyacağız :” ……… yolunda korkunç kaza!” Kazayı yapana lanet okuyacağız, kazayı yapan hapse girecek. Kimimiz verilen cezadan tatmin olurkenkimimiz isyan edeceğiz. Ama sonuçta suçluyu bulmuş ve cezalandırmış olmanın mutluluğunu yaşayacağız.
Ya bu kadar akan kanın, yok olan bu kadar canın alt yapısını göz göre göre ya da belki görmezden gelerek gururla, göğsünü gere gereoluşturanlar? Yalandan gözyaşlarının ardında vicdanları ile hesaplaşıyorlar mı?