• 09 Şubat 2022 17:00
  • 0
  • 5 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Kentin karbon ayak izi

Bu yazıyı dinleyin
Nizamettin Şen 09 Şubat 2022 Kentin karbon ayak izi

Çevre ve küresel ısınma konusunda ciddi, ciddi yazmadan önce  çok sevdiğim bi r  tweeti aktarmak istiyorum;

Erzurumlu dedeye sormuşlar, küresel ısınma hakkında ne düşünüyorsun? Dede demiş: Valla gardaş sobanın yerini hiçbi şey tutmiyi …

Çevre, küresel ısınma, sürdürülebilirlik, yenilenebilirlik, geri dönüştürülebilirlik ,karbon salınımı, alternatif enerji kaynakları konularında  dünyada ve de Türkiye’de toplumun geniş kesimi daha konuşmaya başlamadı. 

Bu konularda ülkemizde konuşmaya başlayanların bir kısmı da konuların ağırlığını fark edemiyorlar. Sürdürülebilirliği, süreklilikle karıştıran ,yenilenebilir enerjiyle,  yenilebilir enerjiyi (!) karıştıranlar az değil.

İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg 20 ağustos 2018 ilk kez İsveç parlementosu Riksdag önünde iklim değişikliğini protesto eden döviziyle oturma eylemi yaptı. Time Dergisi onu dünyayı 2019 yılında en çok etkileyen kişi olarak ilan etti. Dünyada olduğu gibi bizde de özellikle Z kuşağı üstünde büyük olumlu etki yarattı.

Çevrenin, doğal zenginliklerin, bioçeşitliliğin korunması, yenilenebilir temiz enerji kaynaklarının araştırılması ve kullanıma süratle geçilmesi ülkemizde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı politikaları içinde yer alıyor hatta yakın geçmişte bu bakanlığın ismi T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak bile değiştirildi.

Kent özeline geçmeden ülke genelindeki çelişkili çevre sorunlarımızın en belirgini olan ”plastik ve çöp ithal eden ülke şampiyonu” olma sorunumuza bir göz atalım;

Türkiye’nin kendi çöpü yetmiyormuş gibi yıllardır gerek Çin gerekse Avrupa birliğinden çöp ithal ediyoruz.2019 yılında Avrupa birliği ülkelerinden 14 milyon ton çöp ithal etmişiz. 2021 yılında ithal edilen plastik atık ise 665.443 ton. 

Dünyada hızla plastik kullanıma karşı önlemler alınıyor. Sadece tek kullanımlık plastiklerin üretimini durdurmak bile bu noktayı kısa sürede tersine çevirmeye yetecek diye düşünülüyor. Plastik kimyasalların insan sağlığı üzerinde kanserojen etkisi artık anne karnındaki bebeğe kadar ulaşmışken ülke genelinden kent özeline dönelim.

Kenti tıpkı bir “insan” gibi düşünüp KENT ANATOMİSİ yazıları yazmaya başladığım günden buyana yıllar birbirini kovaladı.Bu yazımın başlığı Kentin Karbon Ayak izi. Karbon Ayak İzi kavramı özellikle seyahat endüstrisinde çok sıklıkla kullanılıyor. Hatta seyahat ve tatil olgusunu tehdit eder duruma gelmekten korkuluyor. 

Karbon ayak izini toplumda izole etmek için çevreci uçak yakıtlarından, çevreci havaalanlarına, elektrikli ulaşım araçlarından çevre korumacı sertifikalı konaklama sektörüne kadar her kademede çalışmalar sürüyor.

TC Kültür ve Turizm Bakanlığı covid salgınında “güvenlik sertifikası” (156 maddelik bu sertifika gereksiz maddelerle dolu ve son olarak salgının nedenlerine uygun değildir. Turizmde 2021 yılındaki hareketliliği buna ve TGA çalışmalarına bağlamak, abartmadan başka bir şey değildir.) gibi çevre güvenlik sertifikası yayınlanacağını açıkladı. Oysa ki daha önceki yıllarda bu konuda bir çalışma var. 

Yeniden bir takım aracı danışma kurumlarına iş çıkartıp turizmcilerin üzerine aşırı artan elektrik, su, arıtma,ötv gibi yeni bir yük getirmezler. umarım.

Bugün kentlerin çevre duyarlılığı ve  özellikle turizm kentlerinin çevreye verdiği önem ve karbon ayak izini nötrleştirmek için yaptı çalışmalar gerek tüketici gerek tur operatörleri tarafından takip ediliyor.

Antalya özelinden bazı örnekler vermek istiyorum. 

Antalya turizmin yanında bir tarım kenti. Antalya Havaalanına inişe geçen uçaklardaki yolcuların gördüğü manzara, eskiden Demre’ye yüksekten bakıldığında görüldüğü gibi bir sera denizine benziyor. Hele Alanya’ya doğru oteline giderken yol boyu gördüğü seralardır. Bu durumda sera gazı etkisi mi yoksa sık sık karşılaşılanve hızla artan plastik seralar, tünellerin plastik atıkları mı akla gelir? Daha da ilerisi bu plastiklerin doğaya ve tarım alanlarına verdiği tahribat ve hatta yakılarak ısınılmaya çalışıldığında, insana verdiği zararlar. Kent genelinde maalesef  evlerde hala çöp ayrıştırma seferberliği başlatamadık. Otellerde çoğu zaman yasak savma için yapılan bir ayrıştırma turisti ne kadar tatmin ediyor bilemiyorum. (Bu konuda gerçekten iyi uygulamaların varlığını teslim etmek gerekir)

Çöpten enerji elde etmek, geri dönüşümü sağlamak,  biyolojik arıtma gibi konular son yıllarda belediyelerin hareketlendiği konular oysa yapılması gerekenler bu kadarla sınırlı kalırsa dünya ölçeğinde bir turizm kenti olma şansımızı hemen yitiririz

Antalya Şehir plancıları Odası Başkanı Sayın Ebru Manavoğlu’nun gazetelere yansıyan bir beyanatında şöyle diyor “Antalya yenilenebilir enerji kaynakları bakımından önemli avantajlara sahip, yılın 300 günü güneş alan bir kent, bu avantaj pek çok sorunun çözümünü sağlayacaktır. Kent genelinde sera gazı emisyonlarını azaltmak için enerjinin dönüşümü şattır. Özellikle rüzgar, güneş, su kaynaklarının daha fazla ve verimli kullanılmasıyla fosil yakıt oranı düşürülebilir. Öncelikli olarak mümkün olduğu sürece yaya ulaşımı yada motorsuz ulaşım bir strateji olarak ulaşım politikasına aktarılmalıdır. Tolu taşıma ve bisiklet kullanımı özendirilmelidir.”

İşte tam bu noktada bazı güzel gelişmelerden örnekler vereyim. Barut Hotels Akra Otel birkaç yıldır düzenlediği “TOUR OF ANTALYA” Bisiklet yarışmasının bu yılki temasını “İklim Değişikliği Farkındalığı” olarak ilan etti. 

Toplumda çevre bilinci yaratmanın ve iklim değişikliğine dikkat çekmek özel sektör gibi STK”ların da görevi. İşte bu noktada çok takdir ettiğim bir gelişme var ANSİAD Antalya Sanayici İş İnsanları Derneği sosyal medyadan çok güzel yayınlar yapıyor. Umarım bu kentin turizm STK ları bu gelişmelere bakıp kendileri de İklim Değişikliği ve çevre konularında üzerlerine düşen çalışmaları başlatırlar.

Kent Karbon Ayak İzi bir kentin sadece turizmi için önemli değil, Kentin Yaşam Kalitesi için olmazsa olmazıdır.. Geleceğin kent imajında önemli kriterdir.