• 25 Şubat 2021 18:27
  • 0
  • 5 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Korona ortamında yanlışlar, doğrular ve bir hakkın teslimi

Bu yazıyı dinleyin
Fehmi Köfteoğlu 25 Şubat 2021 Korona ortamında yanlışlar, doğrular ve bir hakkın teslimi

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın dünyayı saran koronavirüsün Türkiye’de de ilk vakasının görüldüğünü açıklamasının üzerinden bir yıl geçti.

Bu süre içinde koronavirüs salgınına yönelik önlemler kapsamında aralarında doğruların da yanlışların da olduğu kararlar alındı, düzenlemeler getirildi, birimler oluşturuldu.

Örneğin, bakanın her gün canlı yayında yaptığı basın toplantıları ile kamuoyunu bilgilendirmesi doğruydu. Nitekim bununla toplumun geniş kesiminin güvenini kazandı.

Ama daha sonra açıklanan rakamların uluslararası standartlara uygun olmadığı, rakamlarla oynandığı anlaşıldı. Bu yanlıştı Bu nedenle bakan güven kaybına uğradı.

Bakanın her gün insanları mesafeye uymaya, bu kapsamda cenazelere katılıma bile sınırlama getirildiğine dair kararları açıklarken, herkesi maske takmaya çağırırken kendisinin insanların sırt sırta olduğu cenaze törenine katılması yanlıştı. Bununüzerine özür dilemesi doğruydu.

Salgının yayılmasına önlem olarak lokanta ve kafeler kapatılırken, yurttaşlar kurallara uymaya çağırılırken partilerinin kongrelerini yapıp salonun lebalep dolu olmasıyla övünmek yanlış. Bunun bir açıklaması yok.

Alınan önlemler ve yapılan açıklamalarda yanlışlar yanında doğrular da vardı. 

Sırf muhalefet olsun diye alınan her karara, yapılan her şeye itiraz etme anlayışı doğru değil. 

Örneğin, koronaya karşı geliştirilen Çin aşısının alınması ve kullanılmasına sırf muhalefet olsun diye itiraz etmek yanlış.

Yanlışa karşı çıkıp bunu eleştirirken amaç yanlışı malzeme olarak kullanmak değil doğrunun yapılmasını sağlamak olmalı.

Doğrunun olduğu yerde de bunu desteklemek yalakalık olsun diye değil, benzer doğruların yapılmasına özendirmek amaçlı olmalı.

Bu noktada yaşanmış bir olayı anlatmak istiyorum.

Eşimin testinin pozitif çıkması üzerine önce        Sağlık    Bakanlığı’ndan bir mesaj geldi, aradan üç dakika geçmeden İstanbul gibi bir yerde, o eli öpülecek sağlık ordusundan iki genç kızımız eve geldi. 

Testi pozitif çıkanlara ücretsiz olarak verilen ilacı verdi, bana ve kızıma test yapıldı,  karantina döneminde yapılacakları anlatan broşürü verip bir sorun olursa ulaşacağımız telefonu bıraktı.

Yarım saat geçmemişti Sağlık Bakanlığı’nın oluşturduğu filyasyon ekibi, arkasından kaymakamlık, peşinden de aile hekimimiz aradı, durumumuzu, bir sorun yaşayıp yaşamadığımızı sordular, psikolog arayarak yardıma ihtiyacınız var mı, sorun olursa şu numaradan arayın dedi. 

6. gün gelip kızıma ve bana ikinci testimizi yaptılar, bu testlerimiz de negatif çıktı.

Böylelikle Hayat Eve Sığar (HES) uygulamasının da yararlı bir uygulama olduğunu gördük.

Zira eşimin testinin pozitif çıktığı an benim ve kızımın uygulamasında 'Durumunuz riskli' diye bir uyarı ve 10 gün izolasyonda kalmamız gerektiğini belirten bir çizelge belirdi, İzolasyonun kaçıncı gününde olduğumuz ve ne zaman sona ereceği de buradan izlenebiliyor.

Bu arada Beşiktaş Belediyesi’nden de aradılar. Karantinaya alınanlar için oluşturulan birimin bize yemek getireceğini söyleyerek evde kaç kişi olduğumuzu sordular. 

Saat 09.00’da Beşiktaş Belediyesi’nden bir görevli kapıya getirdiği üç kişilik yemeği bıraktı. 

Bu, karantina süresince devam etti. Ayrıca içinde çay, şeker, salça, makarna, pirinç, bulgur, nohut, kuru fasulye olan bir koli ve meyve getirdiler.

Bunlar Beşiktaş’ta ekonomik açıdan bu tür yardımlara nispeten daha az gereksinimi olanların olduğu bir yerde yapıldı. Çünkü kişilere göre değil olaya göre bir sistem kurulmuş.

Beşiktaş Belediyesi ana muhalefet partisi CHP’de. 

Belediye bunu mensup olduğu partiden dolayı değil, yerel yönetimin sorumluluğu olarak yapıyor.

Buradan hareketle diyorum ki, yalnız kendi partisinin değil bütün cumhurun temsilcisi makamında oturanlar, sırf o belediye muhalefet partili diye; İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Mersin ve diğer yerlerde korona ortamında ucuz ekmek satışını önleme girişimlerine kadar varan, yapılmak istenenlere eften püften gerekçelerle engel çıkarmamalı. 

Ekmeğin de koronanın da partisi yok.

Korona belasına maruz kalınan bu olayda tanık olup yaşadıklarım bana özel olarak yapılan bir şey değil.

Türkiye’de başta eli öpülecek sağlık ordusu çalışanları olmak üzere tıbbi, idari, merkez ve yerelde her şeye rağmen iyi bir sistem oluşturulmuş. 

Kapıya gelen eli öpülecek sağlık ordusu mensubu genç kızlarımıza, Beşiktaş Belediyesi görevlisine, Beşiktaş Belediyesi’ne, aile hekimimize, kaymakamlık filyasyon birimine ayrı ayrı teşekkür ettim.

Yanlışa yanlış deyip karşı çıkarken doğrunun olduğu yerde de doğru deyip hakkı teslim etmek gerekir. 

Ülkenin çok önemli bir konusu ile ilgili konuşmaya ‘Bay Kemal’ diye başlayanlara, Gara’da terör örgütü PKK’nın vahşice katlettiği 16 yurttaşımız için Cumhurbaşkanı'na  ‘Sorumlusu sensin’ diyenlere rağmen bu ülkede hâla güzel şeyler oluyor.

Yorumlar

  • Lütfen Bekleyin.

Yorum Yaz