• 24 Temmuz 2022 17:56
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Muğla ve İlçeleri 2

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 24 Temmuz 2022 Muğla ve İlçeleri 2

Türkiye’nin en uzun kıyılarına sahip olan ili Muğla’daki gözlemlerimizi sürdürelim.

Dalaman Hava Alanına olan yakınlığı nedeniyle, -özellikle- yat sahiplerinin gözdesi haline gelen Göcek Körfezinden söz edelim. 

Pandemi sürecinde bazıları yabancı bayraklı teknelerinde gönüllü karantina yaşayanların başlattıkları bir süreci yaşıyor; Göcek. 

Sınırlama olmadığı için rahatça bağlandıkları Göcek koylarında, haftalar, aylar hatta iki yıldır demir almayan tekneler var. Teorik olarak pis su ve katı atıklarını belirli aralıklarla kurallara göre boşaltmaları şart. Ancak bu kadar çok sayıdaki aracın bu işlemi düzenli yaptıklarını söylemek güç.

Üstelik Rusya-Ukrayna Savaşı yüzünden, her iki ülkenin “oligarklarının” öncelikli tercihleri arasında Göcek. Mürettebatın sürekli yaşadığı büyük tekneler-bunlara mega yat adını veriyorlar- kıyıları ve marinaları kapatmış durumdalar. 

Gözlemledikleri bu potansiyelden rant üretmeyi amaçlayan, iktidar yakınlarının bağlama ve atık hizmeti vermek bahanesiyle, Göcek’ten başlayarak, tekelci girişimlerde bulunduklarına tanık olunuyor. Muğla Valiliğinin himayesinde bir vakıf elinde tuttuğu hakları, 3.Şahıslara kullandırmaya hazırlanıyor.

Ekonomik krize rağmen bölgeye yönelen talebin artışı, başta milli sporumuz(!) yap-satçılık, her boyutta süren kayıt dışılığı özendirmiş. 

AKP’nin CHP Yönetimindeki Belediyeleri etkisizleştirme amacıyla başlattığı, yetkilerin merkeze alınması tam hızıyla sürüyor. Yerel yönetimler özellikle kıyı yönetiminde etkisiz hale getirilmişler. Ancak bazı özel durumlarda yetki kargaşasını fırsata çeviren Belediyeler de yok değil. Örneğin Marmaris ve Milas Belediyeleri hallerinden şikayetçi değiller.

Marmaris Belediyesi; CHP’li olmasına karşın, iktidara çok yakın bir şirketin başlattığı ve izin verilen yüzölçümünü en az 3-4 kat aştığı; “muhafazakâr devre-mülk” projesini destekliyor. Aynı partiden iktidarının 25.Yılını kutlamaya hazırlanan Muğla BŞB ise bu konuda sessiz.

Milas Belediyesi de yine iktidara yakın bir başka müteahhidin başlattığı, Bölgenin doğal yaşamını yok edecek büyük bir projeye karşı çıkmıyor.

Bodrum’da ise kıyılardan denize girmek imkânsız hale getirilmiş. Ekonomik kriz ortamında sabit gelirli yurttaşların, bırakalım dışarıdan gelmelerini Bodrum’da yaşayanların dahi zorlanacakları bu fiyatlarla, anayasal haklarını kullanmaları çok zor.

Sezon öncesinde beklentileri yükselten tabloları çizen yetkililerin, turizm üzerinden cari açığı kapatma hayallerinin sonuna gelinirken, Bankalar dışındaki alacaklıların icra takibi başlattıkları konaklama tesislerinin sayılarının 180 olduğunu da unutmayalım. 

Turizmcilerin içinde bulundukları tehlikeli durumda sınır hızla geçilirken, hazine arazilerini yağmalarcasına elde ederek, yap-sat projelerini hayata geçirmek amacıyla, sektöre geçmişte tanınan teşviklere sığınan sözde yatırımcıların, girişim hırslarının zirveye çıktığı ilçe Bodrum.

Bodrum’da kamuoyunun ilgisini çeken son girişimci ise iktidarın beş gözdesinden biri. Cennet Koyu’nda hazineden hızlı bir işlemle Özelleştirme İdaresine devredilen taşınmaz, ihalenin ardından Ziraat Bankasına ipotek edilerek, bu bankadan verilen krediyle bir şirket tarafından satın alınıyor. 

Eski maliyeci bir arkadaşım, hazine arazilerinin tahsis ve kamu bankalarınca kredilendirmelerini; “arazi devletten, para milletten” sözleriyle nitelerdi. Cennet Koyu tam bir “devletin bankasının parasıyla, Hazinenin arazisini alma” operasyonu.

Muğla Büyükşehir ve Bodrum Belediye Başkanları keşke Bodrum’lu çevre gönüllüleri kadar gözle görünür tepkiler verselerdi.

Bir sonraki bölümde, seçimlerden sonraki iktidar değişiminin ardından Muğla özelinde neler yapılması gerektiğine ilişkin düşüncüleri paylaşacağım.

(devam edecek)