Müslüman dostu otellerimiz
Dünya’da ünlü ekonomistler; 1929 bunalımını anımsatan bir sarsıntı geçirileceği varsayımlarını tartışıyorlar. Doların “Bretton-Wood” anlaşmasıyla sağladığı, küresel egemenliğini yitirebileceği söylentileri giderek yaygınlaşıyor.
Hemen kuzeyimizde süren, Ukrayna-Rusya savaşının hangi boyutlara ulaşacağı, bizim kamuoyumuz dışında herkesi ilgilendiriyor.
Rusya-Çin yakınlaşmasını “yuan”ın Asya, Güney Amerika ve Afrika ile ticarette referans para birimi olması, iki ülke arasında varılan mutabakatın sonucu olarak açıklanıyor. Bu kararın başta dolar ve uluslararası ekonomi üzerindeki etkileri henüz tam olarak hesaplanamıyor.
Türkiye’de; ekonomik kriz ve yaklaşan seçimlerin yarattığı gerginlik, her geçen gün tırmanıyor. Depremin yaralarının nasıl sarılacağına ilişkin yöntem belirlenmeden, seçim tartışmaları siyasal İslam eksenine kaydırılıyor. İktidar başarısızlığını gizleyerek, kamuoyunun dikkatini başka yönlere çekmek için “siyasal İslam’a” sarılmak dışında bir yol bulamıyor.
Türkiye’de Turizm Karadeniz’in kuzeyinde savaşan iki ülkeden- özellikle Rusya’dan-gelen taleple, krize karşın ayakta kalma uğraşı veriyor. Ekonomiye, -özellikle- döviz gelirlerine katkısı yüzünden, el üstünde tutulması gerekirken siyasetin seçim gündeminde yeri yok.
Ucuz fiyat ve yüksek sezonda alternatifsizlik yüzünden, temmuz-eylül arasına sıkışan aldatıcı talep, İngiltere ve Rus pazarı dışında umut vermiyor. Almanya’da bekle ve gör anlayışı baskın geliyor.
Pandemi ve Türkiye’nin radikal İslamcı anlayışa evrildiği korkusu giderilmeden, gündeme “helal turizm” kavramıyla yeni giren, “Müslüman dostu otel” tanımı getiriliyor. Turizm Gazetesinin konuya ilişkin dünkü haberini birlikte okuyalım.
“Helal Akreditasyon Kurumu HAK’tan sektör temsilcilerine gönderilen; helal turizm hizmetlerinin belgelendirmesi konusunda uyarının yer aldığı yazıda, HAK'ın Türkiye'de helal akreditasyon hizmeti sunma yetkisine sahip tek kurum olduğu belirtilerek kurumun, yerleşik helal uygunluk değerlendirme kuruluşlarını akredite ettiği belirtildi.
Belge alsınlar
Yazıda konaklama tesisleri, tur paketleri, turist rehberliği ile diğer helal turizm hizmetleri sunumunda bulunan firmaların, HAK tarafından akredite edilmiş güvenilir belgelendirme kuruluşlarından ilgili uluslararası standartlar uyarınca düzenlenecek, helal belgelerini almaları gerektiği, buna uymayanların cezaya tabi tutulabileceği belirtiliyor.
“Müslüman dostu” otel
Yazı ile ilgili olarak Uluslararası Helal Turizm Derneği (IHATO) Başkanı Yusuf Gerçeker yaptığı değerlendirmede bu kararı sonuna kadar desteklediklerini belirterek şunları söyledi:
"HAK, kendisi tarafından akredite edilmiş belgelendirme kuruluşları tarafından belge almayan işletmelerin, 'helal otel', 'helal turizm', 'İslami otel', 'muhafazakar otel', 'Müslüman dostu otel' şeklinde reklam yapmasının önüne geçiyor.
Yıllardır süregelen kavram karmaşaları yanında, her önüne gelenin 'helal otel', 'İslami otel' gibi reklamlarla tüketiciyi yanıltan tanıtım yapmaması için konunun dernek olarak takipçisi olacağız."
“Eskilerin her iş bitti, sıra lazımlık örtüsüne geldi” deyişlerini anımsatan bu yaklaşımın, seçimlerden önce gündeme getirilişini anlamak mümkün mü?
Geçtiğimiz pandemi sürecinde iki yılı kaybeden, yetişmiş çalışanlarının önemli bölümünün başka sektörlere geçişini engelleyecek, maddi gücü kalmayan turizmcilerin bu türedi “helal” sertifikasına ne kadar ihtiyaçları var bilinmiyor.
Müslüman dostu otel, tur ve rehber kavramlarını yerleştirmek için uğraşanların; yangınlara karşı ormanların, yağmaya karşı kıyıların dostu olmasını beklerdik. O küçücük yavruların enkazı altında can verdikleri otellerin denetlenmeyişi karşısında sesleri bile çıkmadı.
Başka sorunu yokmuşçasına; turizmi akıllarınca radikal İslamcıların oyun alanına çevirmek isteyenlere gerçekten helal olsun.