Oldu mu be Fehmi Abi?
Vefatının bir gün öncesinde yapmıştık son görüşmemizi…
Bazen o arardı, çoğunlukla ben… Müzümsüz işlerimle ilgili görüşlerini sormak, bazen de bu müzümsüzlüklere nasıl destek bulabilirizi sormak için…
Son görüşmemiz de onlardan biriyle ilgiliydi.
Ne zaman arasam ve “Ne yapıyorsun Fehmi Abi?” diye sorduğumda, yanıtı hazırdı: “Hamallar ne yapar?...”
Son aylarda yaptığımız telefon görüşmelerine yanıtı hazır olan soruyu atlayıp doğrudan mevzuya girerek başlıyordum. Bu, aramızda espri konusu oluyordu. Keşke son görüşmemizde de “Ne yapıyorsun Fehmi Abi?” diye sorsaydım…
Evet, Fehmi Abi bir “Hamaldı.” Karşılıksız iş yapan, herkese destek olan, olmaya çalışan, katkıda bulunan biri.
Bu topraklarda nadir olan, son dönemde de sayıca pek az kalan bir insan türünü temsil ediyordu. Belki de son temsilcilerinden birini…
Senin gibi hamallar ne yapar biliyor musun Fehmi Abi? Bu ülkeyi vatan, yurt yapar. Hem de hiçbir beklentisi olmadan; cebini, menfaatini, koltuğunu, geleceğini, rahatını düşünmeden. İşte sen böyle bir hamaldın.
Ben şanslı biriyim; senin gibi bir insanla 30 yıldan fazla bir süre dost olmakla, arkadaş olmakla, yoldaş olmakla…
Fehmi Abi gibi insanlarla oturup kalkmanın olumsuz yönü yok mu? Elbette var: İnsan çevresinden de aynı şeyleri bekliyor. Göremeyince da mutsuz olabiliyor…
Nice planlarımız, projelerimiz, işlerimiz vardı, gerçekleştirmek istediğimiz… Hepsi yarım kaldı.
Olmadı be Fehmi Abi, böyle erken gitmek… Hamallığın kuralında bu var mı?