• 13 Ocak 2021 16:46
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Önce erken rezervasyon kampanyası, sonra aşı??

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 13 Ocak 2021 Önce erken rezervasyon kampanyası, sonra aşı??

Salgın umulandan daha fazla derinleşiyor. 

Boyutları giderek büyürken salt Türkiye’yi değil, gelişmiş ekonomileri de sarsıyor. 

Üstelik alınan önlemlerin, kısıtlama kurallarına uyum gösteren Almanya ve İngiltere gibi ülkelerde, salgının hızını kesmeye -en azından- bu aşamada yetmediği ortaya çıkıyor.

Türkiye ise bu ülkelerle karşılaştırıldığında, süreci kısıtlı bir takım önlemlerle yönetmesine karşın, onlardan daha başarılı gösterilmeye çalışılıyor. 

İktidarın yorum ve açıkladığı sayılarla toplumun algısı yönlendiriliyor. 

Belli ki, Türk toplumu yapay bir başarı hikayesine koşullandırılmak isteniyor.

Geçtiğimiz günlerde Kültür ve Turizm Bakanı da bu kurgulanmış “başarı kampanyasına” katıldı. Önümüzdeki Mart ayında etkinliklerin, Nisan’dan itibaren ise sezonun başlayacağını, iyimser ifadelerle kamuoyuna açıkladı.

2019-2023 yıllarını kapsayan öngörüleri gibi tümüyle gerçeklerden kopuk, salgın öncesi önemli pazarlarımızdaki gelişmeleri değerlendirmekten uzak bu çalışmanın, 2019 yılı hedefleri bile tutturulamamışken, bu açıklamaya anlam vermek çok zor.

Salgın sırasında dünyayı sarsan gelişmelerden habersizmiş gibi davranarak, her şeyin önümüzdeki 2 ay içinde düzeleceğini öne sürmek, asla bir öngörü sayılamaz..

Planlanmış bir iyimserlikle, kamuoyunu aldatmaya yönelik, ucuz bir propaganda girişimi izlenimi yaratabilir.

Anlaşılan daha farklı düşünülmüş, bir tür çıkar planlaması karşısında turizm sektörü.

İyimser içerikli açıklamalar yapılırken, hisselerinin büyük çoğunluğunu elinde tuttuğu şirketinin kapsamlı bir reklam kampanyası ile “erken rezervasyon” kampanyası başlatmasının başka bir açıklaması olabilir mi Sayın Bakanın?

Oysa meslekten gelme kimliğiyle , sektörün -özellikle- aralarında yer aldığı seyahat acentelerinin, bu salgın döneminde tükendiklerini bilmemesi mümkün değil. 

Üst düzey kamu yöneticisi olarak, meslektaşlarını kaderlerine -belki de- salgının acımasız sonuçlarına terk ederken, Covid-19’un olası etkilerini ve gelişmeleri hesaplamadan, iyimserlik ötesi bağlayıcı açıklamalarıyla, sezonun başlayacağını açıklayıp, arkasından şirketinin “erken rezervasyon” kampanyasını -kimse kusura bakmasın- ilan edemez.

İçlerinden seçtiği 4 yabancı acenteye 120 milyon dolar kolay kredi sağlanmasını desteklerken yaptığı gibi, bu kez binlerce seyahat acentesini kaderlerine terk edemez.

Kaldı ki, kendi ülkesinde aşılamayı henüz başlatamamış bir yürütme erkinin üyesi kimliğiyle, acil yapması gereken; sektör çalışanlarının aşılanması için gecikmeden bir çalışmayı başlatmasıdır. 

Bu konuda “Türsab” Yönetiminin girişimlerine destek olması gereklidir.

Sektörün bileşenlerindeki çalışanların aşılanmaları, uluslararası normlara göre belgelendirilmedikçe, Türkiye’ye turist gelmesini beklemek, hayalcilikten öteye bir anlam taşımaz.

Geçtiğimiz yıl her ay biterken, bir sonrakinde hayatın normale döneceğini açıklayan, Galataport’a Nisan ayından(2020) sonra her hafta 5 geminin yanaşacağını ifade eden Sayın Bakanın, bu varsayımlarının gerçekleşemediklerini bir yana bırakalım.. Dünyadaki cruise şirketlerinin ellerindeki gemilerin, başka hizmetler için dönüştürüldüklerini ve çoğunun İzmir-Aliağa’da söküldüğünün altını çizelim.

Bakan düzeyindeki açıklamaların dünyanın her yanında tüketiciyi etkileyebileceğini görmezden gelemeyiz. 

Bu kampanyada toplanacak paraların iadelerinin banka güvencesine alınması şarttır. 

Hizmet başlatılmadan ilgili seyahat acentelerine aktarımın önlenmesi, ileride tüketiciler üzerinde sektöre karşı oluşabilecek bir güvensizliği, kesinlikle önleyecektir.