Sezon Başlıyor
Geçtiğimiz hafta Antalya’daydım. Sezonun henüz başındaydık. Kent içinde ve çevrede önceki yıllarda rastladığımız yoğunluk, kent içi araç trafiğinde kendisini göstermeye başlamıştı.
Yoğunluk hissedilen başka bir alan ise konaklama kapasitesini arttırmayı hedefleyen, otel ve tatil köyü yatırımlarıydı. Görüştüğümüz yöneticiler; özellikle yeni girişimlerin altını çiziyorlar ve bir anlamda bu gelişmeyi turizmde başarının ölçüsü gibi değerlendiriyorlardı.
Yazlık bölgelerde tatil süresini uzatmak, turizmi 12 aya yaymak gibi sloganlaştırılmış iyimserlikler, ne var ki, yıllık doluluk sürelerini arttırmaya yetmiyordu. Yatırımların maliyetlerini karşılama amaçlı yüksek ciro beklentileri, sürekli artan yatak arzı yüzünden fiyat artımı ile sağlanmayınca bu kez inşaat yoluyla kapasite yükseltiliyordu. Eskilerin fasit daire dedikleri bu “kısır döngü”, getirdiği borç yükü dışında, çevre dokusunu tahrip ettiği için doğal felaketlere de yol açıyordu. Oysa arzı talep dengesine göre belirlenecek başta yatak kapasitesi, talep arttıkça fiyatları, hizmet kalitesini ve doğal olarak karlılığı yükseltecekti.
Bu doğaya aykırı genişleme, çevredeki ormanlık alanlar dahil, erişilebilen yerlerde açılan, taş ve kireç ocaklarının, gelecekteki olumsuz etkileri belli ki, fark edilmemişti. Turizm amaçlı yapılaşmanın çekim merkezi haline getirdiği, yakın çevrede değerlenen arazilerin imara açılma süreci dahil önemli gelir sağlamaları, özellikle ikinci konut yapımını hızlandırıyordu.
Geçmişte turizm bölgelerinde verilen yapılaşma izinleriyle, bazıları sözde pansiyon olarak nitelenen konutlar, bu kez konaklama tesislerinin tamamlayıcı üniteleri gibi değerlendiriliyorlardı.
Arazinin orta yerinde küçük bir butik otel ve çevresinde villalar. Yeni model buydu. Bodrum başta ülkenin tatil merkezlerinde, müteahhitlerimizin ilgi alanlarına giren bu pratik(!) konaklama yatırımları, kısa süreli konut kiralama potansiyelinin yasaklama yöntemiyle değerlendirilmesini gündeme getirdi.
Pandemi sürecinde tatil yörelerindeki konaklama talebini köklü değişikliğe uğratan gelişmelerin, ortaya çıkardığı, “kısa süreli konut kiralama” potansiyeli anlaşılan bazılarını rahatsız etmişti. Özünde yasaklamayı içeren hızlı bir değişiklikle bu tatil anlayışı sınırlandı.
Oysa klasik konaklama türlerinden hayli farklı alışkanlıkları olan tüketici kitlesine dönüktü. Kullanıcılar; konutların yakın çevresinne günlük ihtiyaç alışverişi ile katkı sağlıyorlardı. Yerel alışkanlıklarla yakınlaşma yoluyla; lokantalar, barlar kahvehaneler de bu potansiyelden yararlanıyorlardı.
Sezon başlıyor ve hayat sürüyor.