• 13 Nisan 2021 23:05
  • 0
  • 6 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Turizm dış politikaya alet mi ediliyor

Bu yazıyı dinleyin
Kayhan Taner Özen 13 Nisan 2021 Turizm dış politikaya alet mi ediliyor

Antalya'da tatilde bulunan ya da yaşayan Rus vatandaşları Corona virüse karşı alınan tedbirleri uygulamada Türk vatandaşlarından daha duyarsız bir görünüm sergilemektedirler. Genelde maske takmıyorlar ve sanki salgın tehlikesi yokmuş gibi tatillerine, günlük hayatlarına devam ediyorlar. Kendilerini virüs tehlikesinden muaf  mı görüyorlar yoksa son derece kaderciler mi anlamak zor.

Memleketlerindeki Rusların da aynı anlayışta olduklarını iddia etmek afaki olmasa gerekir. Corona virüslü vaka sayısında üst sıralarda olduğu bilinen Türkiye'den yarı sezon olan 15 Nisan - 31 Mayıs arasında 433.000 turistin tatil için paket tur satın aldığı düşünülürse ne kadar kaygısız oldukları ortaya çıkar. Elbette tatil için yüksek sezonu bekleyemeyip Antalya başta Türkiye'ye koşan bu kadar çok Rus turistin olması Türk turizmi için iyi bir göstergedir.

Fakat Rus hükümetinin vatandaşlarından daha farklı düşündüğü ve virüse karşı duyarlı davrandığı Türkiye'ye koyduğu uçuş kısıtlamasından anlaşılmaktadır. Rusya, yurtdışına tatile gidecek olan vatandaşlarını korumak için, Corona virüs vaka sayısının çok yüksek seyrettiği, Türkiye'ye uçuşları 12 Nisan'da aldığı kararla 1 Haziran'a kadar askıya aldığını açıklamıştır. 

Rusya basınının geçtiği haberlerde alınan önlemin getireceği iki sonucun; acentelerde ekonomik sıkıntı yaratacağı ve Türkiye'nin ekonomik kaybının 400 milyon $'ın üzerinde olacağıydı. İçerde zarara uğrayan acentelerin hükümete baskısı ortaya çıkacak (bu Türk turizmi için iyi haber), dışarıda Türk ekonomisi para kaybedecek (kötü haber). Fakat tatil hayali yarım kalan, planları bozulan, moral olarak etkilenen turistlerden, yani işin insani boyutundan olaya yaklaşmak yok. Konu yine turizmin para yönü ve oluşacak zararın yaratacağı etki yönünden ele alınıyor.

Rusya'nın Türkiye'ye uçuşları askıya almasının uluslararası politikayla bir ilgisi var mıdır? Türkiye 2014 yılı sonunda bir Rus uçağını düşürme olayını yaşamış ve akabinde karşı tarafın tepkisini askeri değil de Türkiye'ye yönelik uluslararası turizmi engelleme tepkisi ile karşılaşmıştır. Rusya'dan gelen turist sayısı 2015 yılında 225.000 rakamlarına düşmüştür. bir anda 4 milyon turist kaybıyla Türk turizmi karşılaşmış, 2016 yılında da Türk dış politikası Almanya, Hollanda ve Batı camiası ile papaz olunca Türk turizmi eksi %25 kaybı görmüştür. 

Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer. 10 Nisan 2021 tarihinde Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski'nin Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a yaptığı ziyaret ve Erdoğan'ın Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü savunuyoruz yönünde Rusya'ya karşı biraz da temkinli açıklamasının etkisi var mıdır? 

Bilindiği gibi Rusya SSCB dağıldıktan sonra Ukrayna'ya kalan Kırım'ı geri almıştı ve bu sürece müdahil olan ABD neredeyse AB (Almanya) ile Rusya'yı çatışmaya sokacak kıvama getirmişti. Neyse ki Doğu Bloğu ruhunu iyi bilen Sn. Angela Merkel işin ileri gitmesini engellemeyi başarmıştı. Şimdi yine Donbass bölgesinde yerel Rus ayrılıkçıların gösterileri var ve belli ki Rusya Devlet Başkanı Vilademir Putin bu bölgeleri de ilhak edecek. Bu kez AB gaza gelmiyor ama ABD çeşitli senaryolarla rakibi Rusya'yı taciz ederek bu planından caydırmak istiyor. Zelenski'nin politikalarını destekliyor, Karadeniz'e gemi yolluyor vs. 

Elbette ABD'nin kendi çıkarları önemli ve uluslararası arenada rakipsiz olup Dünya'yı kendi halkının ve devletinin çıkarlarına göre yönetmek istiyor. Rusya da kendi arka bahçesi olarak gördüğü eski SSCB topraklarında otoritesini ve ekonomik etkisini doğal olarak kaybetmek istemiyor.

Rusya nereden bakarsak bir süper güç. Eğitimli nüfusu var, teknolojisi var (uzaya dolmuş işletiyor), satabileceği doğal kaynakları var (petrol 60 $'ın üzerine demirledi gözü 80'de), bu aralar adını anmasa da nükleer gücü var, BM'de veto hakkı var. Hinterlandında ne derse o oluyor. Ukrayna'ya müdahalesine kimse bir şey diyemedi, Gürcistan'a müdahalesine yine öyle. Ermenistan ve Azerbaycan çatıştı, Azeri tarafı Türkiye'den aldığı teknoloji ve eğitim ile Ermenileri darmadağın etti fakat sonuçta raconu Sn. Putin kesti. Savaşan iki devlet başkanını karşısına oturttu ve istediği gibi Karabağ'ı taksim ederek anlaştırdı. Yeni haritayı kimse açıklayamadı. Rusya ne derse o oldu.

Umarız Ukrayna Rusya krizi büyümeden anlaşma ile sonuçlanır, fakat görünen o ki ABD ile Rusya arasında itiş kakış hep sürecek. Türkiye'nin Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü NATO müttefikleri ile birlikte desteklemesi güzel, fakat aynı müttefikler, Suriye'nin toprak bütünlüğünü hiç gözetmediler. İsrail Golan tepelerini ilhak ettiğini açıkladı, ülkenin Kuzey Doğusunda fiilen bir Kürt devleti kuruluyor vs. Irak için durum yine aynı. İsrail Kudüs'ü başkent ilan etti, Batı Şeriayı kendi sınırlarına katıyor ABD büyükelçiliğini BM kararlarına rağmen Kudüs'e taşıyor. Libya'yı paramparça ettiler. 

Yani ABD kendi hesapladığı çıkarlarına göre yürüyor. Doğu Türkistan'da Çin'i gıdıklıyor, Myanmar'da Müslümanları destekliyor, Sudan'da ise Müslümanlara karşı Hıristiyanları destekliyor vs. 

Çin ise Dünya'nın imalatçısı oldu. Çin malların taşıyan tombul bir geminin kaptanı Süveyş kanalının duvarına toslayınca Dünya allak bullak oldu. Kanaldan bir ay gemi geçemese Dünya ekonomisinin duracağı anlaşıldı. Elbette gemide 20.000 adet Çin malı dolu konteyner vardı. Üstelik Çin'in de teknolojisinin yanında 1,6 milyar nüfusu, uzaya ring atan roketleri, hiç telaffuz etmese de bu roketlere bağlayacağı nükleer silahları, Dünya'nın her yerine operasyona gönderebileceği kendi üretimi uçak ve helikopterleriyle yüklü uçak gemisi var. Öyle böyle bir süper güç değil. Çıkarlarını sonuna kadar takip edebilecek bir güç, BM'de de veto hakkı olduğunu belirtelim.

Avrupa'da ise AB ve iki nostaljik BM'de veto hakkı olan devlet var; İngiltere ve Fransa. Adını pek anılmasalar da nükleer silahları ve maliyeti kendilerine ağır gelen birer uçak gemileri var. İngiltere şaşkın ördek gibi ABD'nin AB'yi zayıf tutma girişimi sonucu birlikten ayrıldı. Kendi diplomatları bile ne olduğunu anlamadılar, şimdi ayrıldıkları birlik üyeleri ile anlaşmalar yapmakla uğraşıyorlar. Nerede soğukkanlı,ileriyi gören, tilki İngiliz diplomasisi! Fransa dersen evlere şenlik. Sn.Merkel ve Almanya olmasa ne yapacağını bilmeyen bir devlet durumunda. Kirli geçmişiyle mi hesaplaşsın, yeni bir ekonomi bulup çıkışı nasıl yapsın bilemiyor. ABD yine de AB ye göz kulak oluyor. Almanya var. Ne olur ne olmaz.

Uluslararası arenada ABD'nin işi zor. Başkan Regan'nın zamanında 90 milyar dolara sipariş ettiği tren raylarında yer değiştiren, çoklu nükleer bomba taşıyıp uzaydan hedefleri vuran artistik MX füzelerinin de adı anılmıyor. Nükleer Caydırıcılık kelimesi unutuldu gitti. Şimdi konuşulan umarsın ABD - Çin ticaret savaşı, Çin'in desteklediği doları tehdit edeceği söylenen kripto paralar, Çin şirketlerine getirilen yasaklar vs. ABD'nin uzaya gidecek yüklerini bile özel sektör Elon Musk'ın şirketi ve Rusya taşıyor.