• 10 Temmuz 2023 08:37
  • 0
  • 4 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Turizmde son gelişmeler 1

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 10 Temmuz 2023 Turizmde son gelişmeler 1

Turizm AKP’nin 21 yıllık iktidarı döneminde ekonomik açıdan önemini korudu. Üstelik Rusya-Ukrayna Savaşı sırasında, pandemi sürecinde kaybettiklerini geri almaya başladı. Türkiye’nin coğrafi konumu ve AKP’nin dengeci dış politikasının etkisiyle, yabancı ziyaretçi ve transit trafiği nedeniyle turizmin önemi de arttı.

Ziyaretçi sayıları, elde edilen döviz gelirlerine ilişkin açıklamalar ile konaklama ve seyahat sektörlerinde gerçekleşenler arasındaki çelişki, henüz tartışılmaya başlanmadı. Turizm ile ilgilenenlerin, mevcut durumdan dışarıdan görüldüğü kadar mutlu olmadıkları anlaşılıyor.

İlk göze çarpan olumsuzluk; ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşulların, iç turizm hareketini olumsuz etkilediği, geçmişte bayramlarda rastlanan doluluğun, bu yıl mevsim ortalamalarının altında kalması. Aynı nedenlerin yurtdışı çıkışları da büyük ölçüde etkilediğine kuşku yok. T.C Yurttaşlarının özellikle AB ve ABD gidişleri için vize almakta sorunlar yaşadıklarına ilişkin uygulamalar da yurtdışı çıkışları -outgoing- durma noktasına getirebilir..

Turizmin -özellikle kıyılarda- Ankara’dan verilen özel izinler nedeniyle, lüks konut inşaatlarının artışı yüzünden, önümüzdeki yıllarda farklı sorunlarla da karşılaşacağı söylenebilir. 

Alt yapı yetersizlikleri dikkate alınmadan gerçekleştirilen bu yapılanma, başta doğal güzellikleri olmak üzere toptan çevre kalitesinin yok olmasına yol açıyor. Kısa sürede “gettolaşarak” kendilerini çevreden soyutlayan bu modelin, son yıllarda elde edilen karlıkları kaybetmesi dışında, çevrenin kurtarılma umudu ne yazık ki, kalmadı. 

Kıyı bandındaki tarihsel zenginlikler, arkeolojik değerlerin yok edilişi, turizmciler dışındaki kesimleri pek ilgilendirmiyor.

Yaşadığımız süreçte gerçekleşenlere kısaca bakalım:

Turizmde ciddi oranlarda bir talep farklılaşması söz konusu.  Başta Rusya Federasyonu ve BDT ülkelerinden gelen ziyaretçilerin sayılarında ciddi oranlarda artış gözleniyor.

Bu yıl ilk 5 ayda gerçekleşen en yüksek artış % 110 ile geçen yılın ayın dönemine göre Rusya Federasyonundan gelenlerde. BDT üyelerindeki artış da azımsanmayacak kadar önemli; % 55.  Bu oranlar; AB içinde %20,75 artışla Türkiye’ye en fazla turist gönderen Almanya ile karşılaştırıldığında ilginç ipuçları ortaya çıkıyor. 

Almanya’dan gelenlerdeki artış oranı Rusya pazarından sağlananın altıda biri. BDT Ülkelerinden gelen ziyaretçilerin yaklaşık dörtte biri kadar. Görünen Türkiye’ye dönük talebin; AB ülkeleri dışına, ağırlıklı olarak Rusya ve BDT ülkelerine kaydığı. Bu gelişme bir süre sonra tek pazara bağlı kalma riskini getirebilir.

Biraz gerilere giderek; Rusya ile artan turist trafiğinin önümüzdeki yıllarda hangi yönde gelişebileceğini araştırmaya çalışalım.

Türkiye’de turizmin geçmişi sanıldığı kadar yeni değil. Özellikle Batı ülkeleri ile ilişkilerin niteliği, Ortadoğu’da transit ticaret ve 20.Yüzyıla doğru bölge petrolünün önem kazanması ile artan Batı ilgisi turizmin de gelişimini de etkilemiştir, denebilir. Osmanlı döneminde -II. Mahmut- başlatılan girişimlerin dışında yaklaşık 75 yıldır, ülkenin gündeminde. Örneğin Kurtuluş Savaşı sonrası henüz Lozan Anlaşması imzalanmadan, İzmir’de toplanan 1.İktisat Kongresin, o zamanki adıyla İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasının gönderdiği raporda (1922); kente deniz yoluyla gelenlerin yaşadıkları güçlükler sıralanırken, alınması gereken önlemlere ilişkin öneriler yer alıyor. 

Yıllar sonra 30 ‘lu yılların ortalarında, TBMM’de İçişleri Komisyonu üyeleri- Dahiliye Encümeni- İstanbul Milletvekillerinin zamanın İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya; İstanbul’a gelen ecnebi ziyaretçilerin sayılarının, 1924 yılına oranla neden azaldığı sorusuna, verdiği yanıt:” Emniyet teşkilatımız binlerce ecnebiyi takibe kâfi değildir”. Cumhuriyetin ilk dönemindeki bakış açısını ve savaş sonrası ülkedeki duyarlıkları gösteriyor.

Yabancı ziyaretçileri izleyecek görevlilerin, sayısal yeterliklerinin öne çıkarıldığı yılların üzerinden hayli zaman geçince, 50’li yılların sonlarına doğru ecnebileri takipten vaz geçildiği anlaşılıyor. Artık Turizm; Türkiye’yi tanıtma amaçlı bir Bakanlığın kuruluşu ile ilişkilendirilecek ve döviz getirici bir ekonomik etkinlik olarak değerlendirilecektir. Bu yaklaşıma turizmin 2.Evresi diyebiliriz.

12 Eylül darbesinin ardından-1980- askeri cuntanın yaklaşık iki yıl ekonomide direksiyonu teslim ettiği Turgut Özal’ın, Turizm üzerindeki etkisi görülecektir. 1982 seçimlerinden önce cunta ile yollarını ayırıp, kurucu lideri olduğu ANAP’ın iktidarının ilk döneminde, kamu destekleri ile yatırımları özendirecek ve turizm ülke ekonomisinde diğer sektörlerden çok daha ileri bir konuma gelecektir. Özal; üçüncü ve bu son evrede kuşkusuz Türkiye’nin Dünya liginde ilk ona girişinin de simgesidir.

Özal ile başlatılan modelin, “arazi devletten, para milletten” formülü ile eleştirilmesi; turizmcilerin başarılarını gölgeleyemez. Kuşkusuz yapılaşmanın; çevre ve tarihsel dokuyu yok etmeye varacak ölçülerde artması ve imar rantına dayalı “kayıt dışı” ekonomi yaratması göz ardı edilmeden sorgulanması gerekir.

Özal’ın turizm teşviklerine gömleğin ilk düğmesini yanlış ilikleyerek başlamasının, günümüze uzanan etkilerini kısa başlıklar altında gözden geçirmekte yarar var.

-Devam edecek-