• 04 Ağustos 2021 23:54
  • 0
  • 11 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Turizmi Teşvik Kanunu’ndaki değişiklikler

Bu yazıyı dinleyin
Kayhan Taner Özen 04 Ağustos 2021 Turizmi Teşvik Kanunu’ndaki değişiklikler

28/07/2021 tarihinde resmi gazetede yayınlanan kanun ile 12/03/1982 tarihinde çıkarılan 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununda değişiklikler, eklemeler yapıldı. 

Turizm sektörüne hayati etki yapacak olan kanundaki değişiklikler turizm bölgelerimizde çıkan yangın ile aynı zamana geldiği için olsa gerek sektörün gündeminde yeterince yer almadı.

Manavgat'ın nerdeyse komple yandığı, Gündoğmuş ilçesinin boşaltıldığı, köylerine içme suyu getirmek için Şener Şen ve Müjde Ar'ın başrolünde oynadığı Şalvar Davası filmindeki kadınların kocalarına uyguladıkları boykotun aynısını yapan (mitolojide de benzer hikayenin yer aldığı), mert kadınların dağların zirvesine yakın köyü olan Sırt köyünün bir kısmının bile yandığı korkunç yangın tüm sektörü adeta paralize etti ve yeni kanun gündeme gelmedi. 

Yangının Marmaris'e sıçrayıp zümrüt yeşili ormanlarıyla güzel olan İçmeler, Turunç, Selimiye ve Hisarönü'nü yakıp kavurması tüm sektörü sessizliğe itti. 

Bodrum, Milas ve Silifke'yi de maalesef bu facia mahvetti. 

Aslında Türk turizm sektörünün temeli olan doğal güzelliklerin neredeyse tamamı tehdit altına girdi. 

Bu yangının doğaya, insanlara verdiği zararın yanında turizm sektörüne verdiği telafisi zor zarar da önümüzdeki aylarda daha görünür olacaktır.

Bu arada Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy kanundaki değişikliğin amacının turizm sektörünü planlı bir şekilde yönetmek olduğunu, dolayısıyla belediyelerde bulunan bazı yetki ve sorumlulukların Bakanlığa devredildiğini, belirtmiştir. 

Sayın Bakanı bu konuda desteklememek mümkün değil. 

Vahşi belediyelerin elinde Kuşadası, Bodrum, Alanya gibi turizm merkezlerinin ne hale geldikleri belli. 

Öte yandan Bakanlığın ve T.C. Turizm Bankası A.Ş.'nin planladığı Side, Belek, Kundu, Beldibi, Göynük, Kemer, Ağva, Tekirova'nın durumu da ortada. 

Turizm bilinci ile geliştirilen turizm merkezleri seçkin, yaşanabilir, işletmecisi açısından kârlı yerler olmuştur.

Gerçi son saydığımız yerler de VAHŞİ belediyecilikten payını almıştır. 

T.C. Turizm Bankası A.Ş.'nin değerli uzmanları Beldibi'nden Tekirova'ya bütün Kemer bölgesini planlayıp alt yapısını inşa ederken; bölgede 10.000 turizm yatağı olacağını, 8.000 kişinin de bu bölgede yaşayacağını hesaplayıp ona göre içme suyu, kanalizasyon, arıtma, deniz deşarjı, katı çöp atık tesisi (Türkiye'de ilk), yollar inşa etmişlerdi. 

Fakat sonra bölge belediyelere geçti, Göynük Belediyesi kuruldu derken, kaçaklar, göçeklerle yatak sayısı 150.000'lere ulaştı. 

Yine de ilk plan bölgeyi korumayı başardı.

1982 yılında çıkarılan kanun Türkiye'de turizmi kurmak için çıkarılmış kanundu. 

Bahsettiğim Kemer örneği de bu kanun sayesinde inşa edildi. Amaç turizm sektörünü kurmaksa yeni destinasyonlar açmak, yeni turizm merkezleri inşa etmek gerekiyordu. 

1982 yılında Antalya'da tek turistik yer (turizm merkezi) Alanya idi. 

Diğer yerler boş arazilerdi ve çoğu Orman İdaresine, bir kısmı Hazineye, az bir kısmı da şahıslara aitti. 

Turizm merkezi olmak için otel inşa etmek gerekiyordu, otel için ise uygun arazi. 

Bu nedenle uygun araziler Turizm Bakanlığına bu kanun ile devredildi ve bakanlıkta 49 yıllığına yatırımcılara tahsis etti. 

Arazi tahsisi bile yeterli bir teşvik değildi. 

Çünkü otel inşa edebilecek yatırımcı çok azdı ve büyük ailelerin de kendi otelleri vardı. 

Yeni yatırımcıları cezbetmek için bu kanun ile Kaynak Kullanımını Destekleme Primi çıkarıldı. 

Bakanlık Banka yoluyla turizm yatırımlarına gümrüksüz sabit yatırımın  yüzde 20'sine kadar karşılıksız prim desteği verdi. Oran daha sonra yatırıma harcanan öz kaynağın yüzde 35'ine kadar çıkarıldı. Prim inşaat anında nakit ödendi.

Prim vardı ama tahsisleri alan yatırımcıların çoğunda inşaata başlayacak para bile yoktu. 

T.C. Turizm Bankası A.Ş. Japonya'ya 10 milyar Yen tutarında Yanki Bond sattı ve oradan gelen para ile yatırımcılara kredi açıldı. 

Verilen yüzde 25 avanslarla inşaatlar başlayabildi. 2634 sayılı kanunun verdiği destekle Türk Turizmi bugünlere geldi ve dünya 6’ncısı olunabildi.

Şimdi Bakanlık bu kanunu ihtiyaç doğrultusunda tadil edildiğini belirtmektedir. 

Ancak turizmin kuruluş dönemi bitmiştir. 

Turizm rantabl bir sektördür ve bu ranttan (kârdan) pay almak isteyen yatırımcılar fazlasıyla vardır. 

Dolayısıyla turizmin yönetilmesine uygun yeni kanun çıkartılması daha uygun olurdu. 

Yeni kanun ile bir takım önemli değişiklikler getirilmekle beraber iki değişiklik/yenilik üzerinde durmak daha önemli gözükmektedir. 

Birincisi kanunun 4. Maddesinin H fıkrasında Cumhurbaşkanına verilen arazi tahsis etme yetkisi, diğeri de lüks çadır kavramı altında ortaya çıkacak gelişmeler.

7334 sayılı yeni kanunun 6. maddesinin H fıkrası "Kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesinin tamamı veya planlarla belirlenmiş alt bölgeleri veya bir veya birden fazla parselleri, plan amaçlarına uygun olarak Bakanlıkça tahsis edilebilir. Bölgenin tamamının veya alt bölgenin tek bir ana yatırımcıya tahsisi için yapılan başvuruların tamamı Cumhurbaşkanı tarafından değerlendirilerek seçilen yatırımcıya ön izin verilmesine ve ön izin koşullarına karar verilir. İşlemler, ön izin koşullarına göre Bakanlıkça yürütülür. Bu taşınmazlar üzerinde ana yatırımcı lehine bağımsız ve sürekli nitelikli üst hakları dahil olmak üzere irtifak hakkı tesisi Bakanlığın uygun görüşü üzerine, Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca belirlenen koşullarla ve bu Bakanlık tarafından yapılır. Bu fıkra kapsamında ana yatırımcıya ve alt yatırımcılara taşınmaz tahsisi işlemlerineilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça belirlenir. " turizm yatırım alanlarının tamamı ya da  bir parselinin tahsisi yetkisini Cumhurbaşkanlığı Makamına bırakmaktadır. 

Cumhurbaşkanlığı Bakanlıktan ayrı olarak bu yetkiyi kullanırken yatırımcı seçimini hangi kriterlere göre kullanacaktır? 

Cumhurbaşkanlığı örgütlenmesi içinde bir turizm yatırım ofisinin kurulması bu durumda gereklilik arz edecektir. 

Bakanlık arazi tahsis yetkisini devrederek aslında turizmin geleceğini planlama fonksiyonundan feragat etmiş olmaktadır. 

Türk ve dünya turizmi konusunda 60 yıllık bir bilgi ve tecrübe birikimi olan Bakanlığın turizm yatırım alanlarını belirleme, ilan etme ve yatırım arazilerini belirlenen fonksiyonlara göre tahsis etme yetkisini devretmesi kendi etkinliğini azaltacağı gibi, sektörün yönetilmesinde de zaaf yaratabilecektir. 

Belki de Bakanlığın yatırımlarla ilgili birimleri Cumhurbaşkanlığına geçirilecektir.

Geçmişte arazi tahsislerinde değişik uygulamalar olmuştur. 

İlk tahsisler talep olamadığı için neredeyse isteyene verilmiş, Belek istenmediği için Sayın Özal tarafından müteahhitlere talimatla tahsis edilmiş, turizmin para getirdiği anlaşılıp yatırımcı sayısının artışı ve talebin yoğunluğu göz önüne alınarak ihale yöntemine geçilmiştir. Şimdi ise Cumhurbaşkanının uygun görüşüne göre tahsis edilecektir. Antalya'dan bir örnek vermek gerekirse Lara'da Club Hotel Sera ile TRT kampı arasında kalan 4,5 km2 büyüklüğündeki orman arazisi her biri bin yataklı 25 adet beş yıldızlı otel ve altı, yedi golf sahası yapılacak büyüklüktedir. 

Bu otellerin her biri 450-500 milyon TL'ye inşa edilir ve yılda 100 Milyon TL civarında (altında olmamak kaydıyla) net işletme kârı elde ederler. 

Böyle bir arsanın satış bedeli 500-600 Milyon TL'den az değildir. 

Bu arazinin ticari değeri 15-20 Milyar TL civarındadır. 

Bu arazinin Doğusu Kundu turizm alanıdır ve biraz daha küçük olmakla beraber Türk turizminin en kârlı otelleri burada yer almaktadır. 

Havaalanına yakınlığı, plajının kalitesi ve uzun güneş saatleri ile Dünyanın en iyisidir. Cumhurbaşkanlığı örnektekine benzer bir araziyi tamamını bir firmaya ya da 30-40 ayrı firmaya tahsis edebilecektir.

7334 sayılı kanun ile gelen "lüks çadır" kavramı ile ise turizm sektöründe ciddi değişiklikler olacaktır. 

Yatırımcı ormandan kiralayacağı, hazine arazisi olan, mülkiyeti kendine ait olan her yere lüks çadır tesisi kurabilecektir. 

Lüks çadır da tek tanım sabit temeli olmayıp kazıklar üzerine inşa edilebileceğidir. 

Lüks olacak ise yatak başına 55 m2 kapalı inşaat alanı olacaktır. 

Nitekim beş yıldızlı oteller için standart budur. 

Restoranı, barı, fitnesi, pastanesi, kahvaltı salonu, açık, kapalı yüzme havuzu, hamamı vs. olacaksa bir tesis lüks olacaktır. 

Bu durumda örneklemek gerekirse Çıralı'da sahilde orman arazisinde bulunan (tahsis yapılmamış, işgal edilmiş) bungalovlar hemen lüks çadıra dönüşecektir. 

Yatak başına 55 m2 standardını yakalamak için de bungalovlar 10 kata belki fazlasına yükseleceklerdir. 

Unutulmamalıdır ki boğazdaki yalılar da lüks çadır kavramı ile örtüşmektedir.

Uzan Yalısı, Arnavutköy yalılarının benzerleri ahşap kazıklar üzerine inşa edilebilecek yapılardır. Büyükada'daki Rum Yetimhanesi Dünya'nın ikinci büyük ahşap yapısıdır ve dört beş katı ile lüks bungalov kavramına uymaktadır. 

Lüks çadır için Orman, Cumhurbaşkanlığı, Bakanlık, mal sahiplerinin kendileri tahsis yapabilecektir. 

Antalya'dan örnek vermek gerekirse Phaselis Koyu Arnavutköy yalıları benzeri rengarenk lüks çadırlarla donatılabilir. K

Küçük Çaltıcak, Kumköy, Olympos, Karaöz, bütün Marmaris, Fethiye, Bodrum ve Karadeniz. Karadeniz yaylaları 10 ar katlı çadırlarla dolarsa şaşırmamak lazım. 

Umarız lüks çadır yatırımlarında bölge bazında bir mimari birlik sağlanır!

Lüks çadır alanlarında imar aranmayacağına göre bu bölgelerin içme suyu kanalizasyon ihtiyaçlarının karşılanması da ciddi sorun olacaktır. 

Olympos vadisine yeni su getirilmektedir ve 100'lük boru yeterli görülmüştür. 

Vatandaşın arazilerini lüks çadır ile doldurmaları durumunda bu su miktarı bir yılda yetersiz kalır. 

Bir turist günde 180 litre su kullanır. 

Tahtalı su kaynaklarının ve Ulupınar'ın toplam suyu bile Olympos'un arkasında yer alan Yazır Köyü vadisine yetmez.

Yazının başında belirtildiği gibi T.C. Turizm Bankası A.Ş. Kemer ve bölgesini 18.000 kişi için planlamıştı ve Yarık Pınardan su almıştı, yetmedi Tahtalı'dan da su alındı. 

Yeni yatak kapasitesi olacak 100-150 bin yatak için günlük 25-27 bin metreküp su nereden bulunacak, kim arıtıp, denize deşarj edecek? 

Bakanlık elbette lüks çadır için bir yönetmelik çıkaracaktır ama kanunun verdiği genişlik önü alınamaz bir yatırım furyasını tüm Türkiye'de ortaya çıkaracaktır. 

Elbette çevre sorunlarını da beraberinde getirerek. 

7334 sayılı kanun ile ilgili daha yazılacak çok konu ve yazılanların da farklı boyutları vardır. 

Elbette zaman içinde bu kanun çok tartışılacak, yeter ki yangın faciası bir sönsün.