• 22 Kasım 2022 18:38
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

TÜRSAB: 50.Yılında 25.Genel Kurul

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 22 Kasım 2022 TÜRSAB: 50.Yılında 25.Genel Kurul

Ülkemizin turizm alanında yasayla kurulmuş ilk meslek örgütü olan TÜRSAB, bu hafta sonunda 25.Olağan Genel Kurulunu topluyor. İnsan için olduğu kadar kurumsal hayatta da önemli sayılacak bir süre; “yarım yüzyıl”. 

TÜRSAB 1972 yılında çıkarılan yasa ile “kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü” olarak tanımlandı. Önceki Yönetim; Birliğin ticari işlem yapmasının önündeki engelleri kaldırmak amacını ustalıkla gizleyerek, o dönemde görev yapan Bakanları ikna edince, 1618 sayılı kuruluş yasası değiştirildi. Bir süreliğine TÜRSAB gerçek işlevinden uzaklaştırıldı. Eski Yönetim dönemindeki yolsuzluklara ilişkin yürütülen, soruşturma yargılama aşamasında. 

TÜRSAB bu süreçten güçlenerek çıktı.

Geçtiğimiz 50 yılda yaşanabilecek her türlü zorluğu yenmeyi başaran seyahat acenteleri, Ülkede yatak kapasitesinin tam 50 kat arttırılmasının temel dinamiğini oluşturdular. 

Sayıları günümüzde yaklaşık 14 bine ulaşan üye seyahat acenteleri ile TÜRSAB, Türkiye’de turizmin tartışmasız en güçlü ve etkili kuruluşu konumunda.

25.Genel Kurul öncesinde -kendisi de seyahat acentesi sahibi olan- sektörün içinden gelen, atanmış Kültür ve Turizm Bakanı, mesleği küçük gören hatta daha ileri giderek, ülkeye gelen turist sayısının artmasında, katkıları olmadığı anlamına gelebilecek talihsiz açıklamalar yaptı.

Özellikle TÜRSAB’ın üye sayısını küçümseyerek, yakın arkadaşlarıyla kurdukları bir Whatsapp gurubundan haberleştiklerini, artan uçak ve yatak talebinin kısa sürede bu grup tarafından karşılandığını, bir televizyon yayınında gururla anlattı.

Sezon içinde 3 kez değiştirdiği, turist girişi ve döviz geliri tahminlerini bir yana bıraktı. Kendine özgü yukarıda anlatılan yöntemle, olağanüstü başarı elde edildiğini açıkladı.

Ortada ciddi artış olduğunu kimse inkâr etmiyor. 

Bir önceki 2021 yılının aynı dönemiyle karşılaştırıldığında, %90’ı aşan turist girişleri uluslararası piyasalarda beklenen büyüme oranlarının çok üstünde gerçekleşti. Ancak Türkiye dışında pek rastlanmayan bu gelişmede en büyük payın, Bakanlık ya da kendi ifadesiyle Sayın Bakana ait olduğu ise tartışmalı.

Gerçek çok farklı.

Rusya-Ukrayna arasında başlayan, ABD-İngiltere ve AB’nin kışkırttıkları savaş nedeniyle, yüz yıl öncekine çok benzeyen bir çekim merkezine dönüştü Türkiye. Savaş öncesinde Suriye kaynaklı sorunlar ve pandemi sürecinde azalan, turist trafiği beklenmedik ölçülerde arttı.

Aralarında askere alınmamak için ülkelerini terk edenlerin de bulundukları, çok sayıda Rus ve Ukrayna yurttaşı, uzun süreli kalışları için zorunlu olarak Türkiye’ye geldiler. Uçuş kısıtlamaları ve vize zorlukları yüzünden, Türkiye dışındaki tatil merkezlerine gidişler durdurulunca, ülkemiz Rus ve Ukrayna Pazarlarında bir anlamda zorunlu destinasyon konumuna geldi.

Enerji krizi ve Dünya Ekonomisindeki gözlenen durgunluğa karşın, yabancı paralar karşısında büyük oranda değer yitiren Türk Lirası özellikle sınır kentlerimizden giriş yapan, farklı gelir gruplarından ziyaretçilerin sayılarında, önemli artışlara yol açtı. Örneğin Edirne ve Ardahan günübirlik gelişlerde öne çıkan iki kentimiz oldu.

Önemli ancak geçici bu durumun, seyahat acentelerinin küçümsenmesi ve TÜRSAB’ın dışlanmasında dayanak olarak kullanılmaya kalkışılmasını anlamak çok zor.

Üstelik son gelişmeleri; Bakanlığın devlet geleneklerinden uzak yöntemlerle ihale ettiği, denetimden uzak harcamalarla yapılan reklam kampanyalarına bağlamak, anlaşılır gibi değil.