Tuz çiçeği
Bu makalenin hikâyesi aslında Almanya’da bir seyahat acentesinde çalışırken Malta’da katıldığım bir info-gezisine dayanıyor.
Gerek dil, gerek insan yapısı, gerekse kültürel ögeler bakımından Afrika ve Avrupa’nın sentezi gibi bir adadır Malta. Malta Cumhuriyeti, Malta ana adası, Gozo ve yerleşimin olmadığı Komino ve bir dizi küçük adacıktan oluşur.
Gozo’da günübirlik bir jeep safari turunda adayı ve güzelliklerini keşfetmek üzere bir yarışma düzenlenmişti. Yarışma güzergâhında sahilde gördüğüm “antik tuz tavaları” o dönemde çok dikkatimi çekmişti.
Tarihte tuz için savaşların yapıldığı dönemleri hepimiz biliriz. Yıllar içinde lüks yemekler ve lüks malzemeler fikri her ne kadar değişti ise de lüks ilkesi her zaman aynı kaldı:
Bir yanda son derece sınırlı kullanılabilirlik, diğer yanda yüksek imaj faktörü. Bu, zenginler ve güçlüler ya da bu tür ürünlerle anılmak isteyenler arasında, bu ürünlere olan büyük taleple el ele gitti, halen gidiyor ve gideceğe de benziyor.
Günümüzde ise tuz, nadiren lüks dokunuşa sahip bir ürün. Sadece birkaç yerde ve özel koşullar altında üretilen, sınırlı sayıda bulunan, ancak tüm dünyada büyük talep gören tuzlar da vardır. Örneğin ünlü "fleur de sel" yani tuz çiçeği.
Bu tuz ancak Akdeniz veya Atlantik'teki tuz tavalarında, iklim ve hava koşullarının da uygun olmasıyla su yüzeyinde çok ince bir tuz kabuğunun oluşmasıyla ortaya çıkar. Oluşan bu tuzun son derece dikkatli ve hızlı bir şekilde "hasat edilmesi" gerekir, aksi takdirde bu fenomen hemen tekrar kaybolur. Kimyasal bir bakış açısıyla oldukça pahalı ve seçkin bir ürün olan "fleur de sel" aslında bildiğimiz tuz, yani sodyum klorürdür.
Ancak özel pul benzeri kristal yapısı, tuzun dilde çok daha yoğun ve özlü bir şekilde algılanmasını sağlıyor. Bu nedenle değerli bir baharat olarak da kullanılıyor. Çorbadaki diğer tuzlar gibi tadı var.
Fleur de sel, son on yılda gerçek bir kült haline geldi. Elle toplanan değerli tuzlar artık sadece Camargue ve Brittany'den değil, aynı zamanda Portekiz, İspanya ve Slovenya’dan da geliyor. Ayrıca bu ülkeler arasında Türkiye'nin de adı geçiyor.
Tuz Çiçeği’nin en pahalı olanlarından biri İbiza'daki bir tuz fabrikasında çıkarılıyor. Kilosu yüz avroya mal oluyor.
Gozo örneğinde olduğu gibi, tuz tavalarını insanlar ülkemizde görmek istemeyebilir, ama adı Tuz Çiçeği olursa deneyimlemek dahi isteyenler mutlaka olacaktır…
Siz ne dersiniz?