CHP, “Sektöre teşvik değil yandaşa peşkeş” dediği Turizmi Teşvik Kanunu’nu AYM’ye taşıdı
Cumhuriyet Halk Partisi, Turizmi Teşvik Kanunu'nda yapılan değişiklikleri Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıdı. 26 maddelik kanunun 15 maddesinin iptali için AYM'ye başvuru yapıldı.
Kanun, AKP'nin verdiği teklif, AKP, MHP ve İYİ Parti'nin 284 ‘kabul’ oyuyla yasalaşmış, CHP ve HDP'li 50 milletvekili ‘ret’ oyu kullanmıştı.
Turizmi Teşvik Kanunu’nda yapılan değişikle Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri ile turizm merkezleri içinde yer alan korunan alanlarda her ölçekteki plan tekliflerinin, sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sunulması yönünde düzenleme yapılmıştı.
Konuyla ilgili olarak CHP Grup Başkanvekili Engin Altay şunları söyledi:
“Bu kanunda turizmi teşvik yok'
Temmuz’un 18’inde orman, mera ve kıyıların yağmalanmasına yasal zemin hazırlayan bir kanun teklifi TBMM’de yasalaştı. Teklifin adı ama bu teklifle turizmin teşvik edilmesi şöyle dursun, orman kıyı ve meralar tek adamın insafına ve inisiyatifine terk edildi.
7334 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu 26 madde. Biz bunun 15’ini bugün Yüksek Mahkeme’ye teslim ettik. Bu kanunda turizmi teşvik yok. Yerel yönetimlerin kıyı ve turizm alanlarındaki yetkilerini Saray’a devretme var. Biz bunun için buradayız. Turizm merkezi tanımına, orman vakfına sahip araziler eklendi.
Bütün ormanları turizm merkezi gören bir yaklaşım var. Kültür ve Turizm Geliştirme Bölgeleri’nin Cumhurbaşkanı tarafından tek başına ilan edilmesi kabul edilemez. Merkezi idare, işi gücü bıraktı kıyıdaki şezlongla çadırla uğraşacak.
'Cumhurbaşkanı kıyıları peşkeş çekecek'
Cumhurbaşkanı diyecek ki bir sahilde, ‘5’li çeteden bir turizmci burayı işletebilir’. Meraları turizme açacak ve ormanları doğal hayattan koparacak. Kültür ve Turizm Koruma ve Geliştirme Bölgeleri’nin planlarını yapma, tadil etme yetkisi de Kültür ve Turizm Bakanlığı’na veriliyor. Kıyı bandındaki bütün belediyelerimizin bu bölgelerde plan yapma, tadil etme yetkisi de Cumhurbaşkanı’nın şahsına devrediliyor.
Böylece Sayın Cumhurbaşkanı, eşine, dostuna, 5’li çeteye, oraya giremeyen daha alt kategorideki müteahhitlere kıyıları peşkeş çekecek.
Böylece turizm bölgelerinin kim tarafından ne kadar işletileceğine Cumhurbaşkanı karar verecek. Orman vasfına sahip arazilerde, mera ve kıyılarda, günübirlik geçici tesislerde ÇED raporu aranıp aranmaması da Beyefendi’nin iki dudağının arasında. Bunu kabul etmemiz mümkün değil.
'Kabotaj Kanunu rafa kaldırılacak bir kanun değildir'
Yabancı bayraklı yatlara Türk karasularında ticaret imtiyazı veriyoruz. Yani 815 sayılı Kabotaj Kanunu’nu rafa kaldırıyoruz. Kabotaj Kanunu, Türkiye’de rafa kaldırılacak bir kanun değildir. Bu kuruluşa ve kurtuluşa ihanettir.
TBMM’de temmuz ayında yasalaşan kanun teklifinin Anayasa'ya aykırılığı sebebiyle başvurumuzu yaptık. Yüksek Mahkeme’nin iş yükü yoğunluğunu bilmekle beraber bu çok hassas konuda erken bir karar almasını da talep ediyoruz. Orman, kıyı ve meralar hepimizindir. Sadece insanlar değil hayvanlarındır, bitkilerindir. Dünyayı tek başımıza kullanmıyoruz. Tüm canlılarla ortaklaşmayı bilmek zorundayız."