Hıncal Uluç’a göre “Ucuz turizmin sebebi 'Her şey dahil' sistemi...
Aralarında İspanya’nın da olduğu rakip ülkeler Türkiye’nin uyguladığı “Herşey dahil sistemini” inceleyip öğrenmeye çalışırken sistem ilgili ilgisiz her kesimden eleştirilmeye devam ediyor.
Bu kapsamda konuyu Sabam Gazetesi’ndeki köşesinde sık sık eleştiren Hıncal Uluç bu kez de “Ucuz turizmin sebebi 'Her şey dahil' sistemi” başlıklı yazı yazdı.
Uluç yazısında şunları söylüyor:
“Bu ülkenin muhteşem turizm güzelliklerini dünyaya neredeyse bedava pazarlayan, dünya güzeli oteller ve tatil köylerini, gelenler için adeta bir karantinaya hatta hapishaneye çeviren, turiste "Türk Rivierası" olarak havaalanı ile otel arasındaki otobüs yolundan başka hiçbir şey göstermeyen, yani ülkesinde seyahat acentesine ödediği para dışında beş kuruş harcamasına izin vermeyen sistemdir bu..
"Her şey dahil" denen turistik cinayet sistemi yani..
Ben bu sahillerde ilk tatil köyüne. Kemer'de gitmiştim. İtalyan Tatil Köyü Waltur'a.. Yıl 1976.. Sonra Fransızlara satıldı. Fransız Tatil Köyü oldu.
O yıllar pek Türk müşteriye itibar etmezdi bu yabancı şirketler.
Hatırlarım. Amerikalı ve Tuslog'da çalışan eşim Holly ayırtabilmişti yerimizi. Makul bir para ödeyip gittik Waltur'a..
Tam pansiyon.. Yani yatak ve 3 öğün yemek.. Yani ilave para ödemek yok sanki., öyle sanın.. Rengârenk boncuklardan oluşan tespih, kolye gibi şeyler satıyorlar size. Her renk bir paraya karşılık. Bilezik ya da kolye gibi üzerinize takıyorsunuz. Sizi para taşımaktan koruyor bir.
İki. denizde yüzerken bile paranız hep yanınızda..
Niye?.
Adamlar, sabahtan gece yarısına dek harika para tuzakları kurmuşlar..
Denizden çıkmışsınız. Susuz ve aç kurt gibi.. Hemen orda sandviççi arabasını sürerek dolaşıyor. Ayran, kola, meyve suyu buz gibi. Bir de sosisli ya da kaşarlı.. Say boncukları..
ikindi vakti, çay ve pasta arabaları dolaşıyor. Five o'clock tea.. Beş çayı.. Hadi yıkıl boncukları..
Az öteden mis gibi kokular geliyor.. Yaklaşıyorsunuz.. Lokma yapıyor, tarihi kılıklı bir usta..
Gitti gene boncuklar..
Akşam yemeğinden sonra içki servisleri.. Kolye bitmiş. Git yenisini al..
Türk hamamı.. Fin hamamı, yani sauna..
Bayıl boncukları..
Civar dağ köylerinden elişleri toplamış satıyorlar bir tezgâhta.. Haydi boncuklar..
Boncuk dayandıramadık..
İnanın 7 günde, tam pansiyona ödediğimizin iki katını boncuklara verdik..
Bu İtalyan kafası.. Peki Turgut özal sayesinde.
Bir yanda Lara ve Belek, öte yanda Kemer'e dek uzanan sahillere, çok kısa zamanda 5 de değil, hatta 7 yıldızlık oteller ve tatil köyleri yapan Türk firmalarında durum ne yıllardan beri..
Yani kapıyı açık tutacak kadar kazanan kendini şanslı kabul ediyor.
Gelen elin turisti, canının istediği her an, her ama her şeyi bedava bulduğu ve tek kuruş harcamadığı mekânın kapısının dışına çıkmıyor..
Sabahtan akşama yiyip içtiği, sahile, plaja bile beleş yiyecek ve içecek getirttiği yitmiyor gibi, akşam yemeğinden sonra bara kapanıp, sabaha dek viski, şarap, bira aklınıza ne gelirse, küp gibi zıkkımlanıyor.
Çünkü bedava.. Enayi mi, çıksın o hapishanesinden.. Peki otel nasıl karşılıyor bu müthiş içki masrafını?. Namuslusu var ama. sistem namusluya ödül vermiyor ki..
Kaçak içki sanayisi gelişmiş. ? El altından onlara ulaşıyor..
Yani diyelim. Belek. Kemer ya da her nere ise oraya gelen Alman. İsrailli, İngiliz. Rus. memleketinde ödediği para dışında Türkiye'de tek kuruş harcamadan, ama en lüks otelde, istediği her şey elinin altında krallar gibi yaşıyor.
Sonuç.. Bu 7 yıldızlık harika tesisten çıkın. Belek denen yerleşim yeri mesela, sanırsınız deprem geçirmiş bir Doğu Anadolu köyü.. Fakirlik diz boyu.. Tek dükkân, tek lokanta yok.. Nasıl olsun?. Hani müşteri?. Fakir köylü mü gelecek?.

