• 07 Şubat 2024 22:35
  • 0
  • 4 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

TUI CEO’su siyasi çıkışlarına devam ediyor: AfD nefret eken bir partidir”

Bu haberi dinleyin
07 Şubat 2024 TUI CEO’su siyasi çıkışlarına devam ediyor: AfD nefret eken bir partidir”

TUI CEO'su Sebastian Ebel, siyasi çıkışlarını yükseltiyor. Irkçı Nazist AfD partisine karşı çıkışlarına daha sert ifadelerle devam eden Ebel, ülkenin ekonomik durumunu kötü olduğu gerçeğinin üçlü koalisyon hükümetinin tarafından gizlendiğini söyledi.

Ebel, Alman Basın Ajansı (dpa) ile yaptığı röportajda ülkenin içinde bulunduğu duruma ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.

Röportajdan bazı bölümler şöyle: 

  • Hükümetin paraya ihtiyacı olması nedeniyle havayollarına yönelik bilet vergilerindeki artıştan dolayı hayal kırıklığına mı uğradınız?

Bir gecede alınan kararlar oluyor. Bu durumda kendi kendime soruyorum: Bu ülkeyi her zaman karakterize eden güvenilirlik nerede? Oyunun kuralları oyunun ortasında değiştirilir. Yaz için yüzbinlerce gezi uzun zamandır satıldı ve farklı bir şekilde hesaplandı. Çiftçilerin yaptığı gibi Brandenburg Kapısı önünde hava trafik vergisinin ani artışını protesto etmedik. Ama bunu yapmak için bazı nedenlerimiz vardı.

Bütün bunlara baktığımda bazılarının yüz çevirmesine şaşırabilir miyiz? Bunlar hayal kırıklığına uğramış vatandaşlar ve çoğunlukla AfD'ye oy veren ikna olmamış Naziler. Demokratik merkeze geri kazanılabilecek vatandaşlar hayal kırıklığına uğramıştır. Demokratlar olarak onları kazanmak ortak görevimizdir. Tüm AfD seçmenlerini sağcı radikallerlenı kefeye koyarsak, AfD'nin sert çekirdeğiyle tehlikeli bir dayanışma etkisi ortaya çıkacak.

  • Sizce AfD seçilemez mi?

AfD'ye asla oy vermem. Bana göre o seçilemez. AfD, nefret eken sağcı radikal bir partidir. Seçmenlerin üçlü koalisyonundan hayal kırıklığına uğramalarını anlıyorum. İnsanları protesto oylamasının hayati tehlike oluşturabileceğine ikna etmek bizim kolektif görevimizdir. Her durumda, AfD'yi seçerek daha iyi bir hükümete sahip olmayacaksınız. 

  • TUI'deki AfD tartışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

TUI'nin 100'den fazla ülkeden çalışanı var. Çalışanlarımız ve tatilcilerimiz dünyanın her yerinde sevgiyle karşılanıyor. Bir şirket ve sektör olarak her yönüyle çeşitliliği savunuyoruz. Geri dönüş kelimesi midemi bulandırıyor. Bu benim insanlığa bakış açımla tamamen çelişiyor. Bunun dışında yurt dışından vasıflı eleman ihtiyacımızın olduğunu da herkesin bilmesi gerekiyor. AfD bize pahalıya mal oluyor. Avrupa Birliği'ni yalnız bırakmaya yönelik referandum planı ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan tam bir çılgınlık. Biz en büyük kaybedenler oluruz.

  • Bu sert çıkışlarınızdan dolayı AfD sempatizanı ve seçmenini kaybetmekten endişe duymuyor musunuz?

Benim için değerler ve tutum tartışılamaz ve satın alınamaz.

AfD'nin bir gün parlamentodan atılmasının mümkün olduğunu düşünüyorum. Ancak iktidardakilerin teslim olması gerekiyor. Öfke iyidir, hakkı protesto etmek doğrudur ve önemlidir ve bunu tamamen destekliyorum. Ancak yine de insanları gerçekten neyin harekete geçirdiğine bakmamız gerekiyor. 

  • Ekonomik durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ülkedeki ekonomik durum hükümetin bize inandırdığından çok daha kötü. Gelecek için iyi bir plana ihtiyacımız var. Gündem 2010 gibi ülkemizi baştan aşağı reforme eden yeni bir gündem. Bu yol zorlu bir yol olacak. 

  • Yurtdışında görüştüğünüz kişiler'ya nasıl bakıyor?

Çoğu zaman şaşkınlıkla. Portekiz ve'a bakın. Bir süredir küçümsediğimiz her iki ülke de büyük reformlar gerçekleştirdi ve ciddi krizlerden güçlenerek çıktı. Bu ülkelerden ve diğer ülkelerden öğrenebiliriz. Öncelikle artık yeterince iyi olmadığımızı kabul etmemiz gerekiyor.

  • Neden?

Şirketler neden şu anda'ya yatırım yapmalı? Diğer Avrupa ülkelerinde ya da Kuzey Amerika'daki koşulları daha cazip buluyorum. Bürokratik engeller, vasıflı işçi eksikliği, vergi yükleri ve hepsinden önemlisi aşırı düzenleme tek başına girişimciler için bir mıknatıs görevi görmüyor. Bu yabancılaşma yıllar önce başlayan ve giderek artan aşamalı bir süreçtir. Sermaye anlamlı sonuçlar elde edebileceği yere gider. 

Almanya'daki en büyük artı her zaman güvenilir çerçeve koşulları olmuştur. Güvenilirlik ve öngörülebilirlik bu ülkeyi, ekonomimizi ve demokrasimizi güçlü kıldı.

  • Bu güven artık yok mu?

Enerji politikasına baktığımda sonu belirsiz bir yolculuk. Enerji geçişi her fırsatta sorunluyken, kim parasını enerji yoğun şirketlerin dönüşümüne yatırmalı? Yarın ne olacak?

  • Jeopolitik durumu nasıl görüyorsunuz?

Hükümetin olası bir ABD Başkanı Donald Trump döneminde bile ABD ile yakın ilişkilerini sürdürmesini umuyorum. Trump'ın olası bir seçim zaferine hazırlıklı olmalı ve Cumhuriyetçilerle ilişkilerin bozulmasına izin vermemeli, aksine onları hemen şimdi yoğunlaştırmalıyız. Pek çok pozisyonla fazla bir şey yapamasak ve onları iyi sebeplerden dolayı reddetsek bile. ABD ve Çin, ve Avrupa için o kadar önemli ki, bu ilişkiyi göz ardı edemeyiz. Bunı zamanda jeopolitik ve güvenlik politikası için de geçerlidir. Dünya diyalogdan vazgeçemeyecek kadar kırılgan.