TUI’nin DRV’den ayrılama kararının perde arkası konuşuluyor
TUI’nin Almanya Seyahat Birliği’nden (DRV) ayrılma kararı tartışılıyor. Karar ile ilgili sektörün değişik kesimleri yanında siyaset alanında da değerlendirmeler yapılıyor.
TUI’nin DRV’den ayrılma kararında sektörün siyasiler üzerine gereken etkiyi göstermemesine bir tepki olarak da görüldüğü belirtiliyor.
Siyasiler sektöre gereken önemi vermiyor
TUI kararını değerlendiren Federal Meclis'in CDU/CSU üyesi ve eski eğitim bakanı, tüm turizm sektörünün tek ses olarak konuşması gerektiğini belirterek "Üç yıldır bunu söylüyorum. Siyasiler bu kadar çok insanın istihdam edilmesine ve arkasında çok güçlü bir ekonomik güce sahip olmasına rağmen bugüne kadar turizmin önemini kabul etmedi" dedi.
Konuyla ilgili gelişmeler ve tartışmalar Almanya’da yayınlanan Fvw/TravelTalk’tan Klaus Hildebrandt ve Bianca Wilkens imzalı yazıda TUI kararında FTI iflası sürecinde izlenen politikalar yanında siyasal yönler de olduğuna işaret edilerek Almanya’daki koalisyon ortağı CDU/CSU partilerine göre TUI, politikacılar için doğrudan temas noktası olmaya devam ettiği belirtiliyor.
TUI’nin DRV’den ayrılma kararı üzerine yapılan değerlendirmeler şöyle deniyor:
Sigorta fonu tartışması
DRV çevrelerinde de söylendiği gibi son dönemde iki spesifik noktada büyük görüş ayrılıkları yaşandı. Bir yanda paket seyahat direktifinde yapılacak değişiklik çerçevesinde bireysel hizmetlerin korunması var. FTI'nin iflas etmesi durumunda, paket tatil misafirlerinin müşteri fonları Alman Seyahat Sigorta Fonu (DRSF) kapsamındadır; yalnızca uçak, kiralık araba veya otel rezervasyonu yapan müşteriler genellikle eli boş dönerler.
TUI CEO'su Sebastian Ebel geçtiğimiz günlerde fvw ile yaptığı röportajda, "Pek çok tatilci paket tatil ile bileşen rezervasyonları arasındaki farkı yalnızca kriz durumunda fark ediyor. Gelecekte bireysel hizmetlerin de paket tatil kadar sigortalanması gerekiyor" demişti.
Ebel, paket turlara ve gemi seyahatlerine ek olarak bireysel seyahat hizmetleriyle işini önemli ölçüde genişletmek istiyor. Ancak burada grup, iflasa karşı sigortası olmayan Booking.com veya Expedia gibi portallarla veya bizzat hizmet sağlayıcılarla rekabet halinde. Ebel herkes için eşit şartlar sağlanmasında ısrar ediyor.
Bu görüşü destekleyen Bentour gibi organizatörler var. Ancak Dertour veya Schauinsland gibi diğer organizatörler bireysel hizmetleri sigortalamak istemiyor ve paket turlardan "çok yönlü, endişesiz bir paket" olarak farklılığını kasıtlı olarak sürdürmek istemiyorlar. Ayrıca Lufthansa ve Deutsche Bahn gibi taşımacılık şirketleri de DRV'nin E Sütunu üyesidir ve kesinlikle ek ücretli sigortadan kaçınmak isterler.
Certares’in FTI borçlarını silme talebine tepki
DRV yöneticilerine göre ikinci büyük çatışma noktası FTI ile nasıl başa çıkılacağıydı. TUI'nin bir yıldır üyesi olduğu seyahat acentesi derneği VUSR, ITB'deki FTI mali durumunu tartıştı ve yatırımcı Certares'in alacağı Ekonomik İstikrar Fonu (WSF) ile planlanan borç anlaşmasını ağır bir şekilde eleştirdi.
Bu konuda DRV'den hiçbir açıklama gelmedi.
TUI, Corona yardımının tamamını geri ödedi.
Uzun bir süre boyunca DRV, FTI'nin RTK ile yaşanan veri skandalına karışması hakkında da tek kelime etmedi.
Veri olayının öğrenilmesinden çok sonra bile, o zamanki FTI CEO'su olan Ralph Schiller, DRV yönetim kurulu üyesi olmaya devam etti.
Bir yönetim kurulu üyesine göre derneğin genel olarak bireysel üye şirketler ve ciddiyetleri hakkında yorumda bulunmuyor. Bu durum, grubun pandemi sırasında varoluşsal bir krizle karşı karşıya kaldığı ve toplam 4,3 milyar avroluk hükümet yardım paketleriyle kurtarılmak zorunda kaldığı TUI için de geçerliydi.
Buna ek olarak, TUI artık görünüşe göre DRV'nin fazla heterojen olduğunu düşünüyor. Dernekte sadece büyük ve küçük seyahat acenteleri ve tur operatörleri örgütlenmekle kalmıyor, aynı zamanda hizmet sağlayıcılar ve hizmet sağlayıcılar da önemli bir rol oynuyor.
TUI açıklamasında "DRV'nin üyelik yapısı nedeniyle çok farklı konuları ele almak istediğinin farkındayız" denildi.
Şirket aynı zamanda Nisan ayında Kanarya Adaları'nda aşırı turizmle ilgili tartışmalarda da destek isteyecekti. Ebel burada net bir pozisyon almış ve DRV'nin "profilini keskinleştirmesi" gerektiği konusunda uyarmıştı.
Genel olarak TUI'nin ayrılması DRV çevrelerinde büyük bir kayıp olarak görülüyor. Ancak yönetim kurulu üyeleri, Brüksel ve Berlin'de kendi temsilcileri bulunan çok uluslu bir şirketin bile, politikacıların özellikle önemsediği orta ölçekli şirketlerin çıkarlarını da temsil eden belirli konularda bir derneğin desteğine bağımlı olduğuna da dikkat çekiyor.
TUI sektörün siyasal alanda ağırlığını hissettirme isteği
Politika: “TUI doğrudan temas halinde olmaya devam ediyor”
Çıkış, Alman politikacılar için pek de sürpriz olmadı. CDU/CSU parlamento grubu turizm politikası sözcüsü Anja Karliczek, "DRV ile TUI arasındaki farklar uzun süredir mevcut çünkü TUI, DRV tarafından gerektiği gibi temsil edilmediğini düşünüyor" diyor.
Karliczek, çekilmenin TUI açısından siyasi açıdan hiçbir sonucu olmayacağını sözlerine ekledi. "Organizatör, organizatörün büyüklüğünden dolayı belirli konularda farkındalığı artırmak için her zaman kendi kanallarını ve yollarını kullanmıştır. TUI, Berlin'deki şirket ofisi aracılığıyla biz politikacılar için doğrudan iletişim kurmaya devam etmektedir."
DRV için işler farklı görünüyor. Karliczek, "TUI'nin ayrılmasıyla DRV, üyeleri arasındaki en büyük oyuncuyu kaybetti" diyor. "Derneğin şemsiyesi altında başka birçok oyuncu var. Ancak DRV için mesele aynı zamanda kaç tane yüksek performanslı üyeye sahip olduğu meselesi. Bir şey diğerine yol açıyor."
DRV Onursal Başkanı Laepple: Güç kaybettirir
Bu arada DRV'nin eski başkanı, halen onursal başkanı olan Klaus Laepple TUI’nin DRV’den ayrılma kararını değerlendirirken “DRV varlığını sürdürür, asıl soru bunun nasıl olacağıdır" diyor.
"Bu gelişme beni çok üzüyor. DRV, özellikle siyasetteki önemi açısından TUI'nin ayrılmasından zarar gördü" diyen Laepple, "Elbette DRV hayatta kalacak, ancak asıl soru bunun nasıl olacağıdır" diyor.
Hasar sadece Berlin'de değil, yurt dışında da büyük. Eski DRV başkanı, "TUI'nin Brüksel'de kendi ofisi var, DRV'nin yok. Bu her şeyi açıklıyor" diyor. Üyelik aidatlarının eksikliğinden kaynaklanan mali zarar da, TUI'nin ayrılması nedeniyle komite çalışmalarında yetkinliğin olmaması gibi önemsiz değildir.