Fransa Pazarının 40 Yılını Zerrin Baydar ile Konuştuk

Fransa kaynak pazarında yaşanan erimenin dünü ve bugünü üzerine Evre Tur Ürün ve Pazarlama sorumlusu Zerrin Baydar ile konuştuk.
Sayın Baydar, Fransa ile uzun yıllara uzanan ilişkiniz var. Neden gelmiyorlar diye bir soruyla başlayalım istiyorum. Bunun nedenleri üzerine biraz konuşmak istedim.
Haklısınız. Geçmişini aşağı yukarı bildiğim bir pazar ama bugün epey sayısı azalmış durumda. Son 30 yıl içinde bu noktalara geldik.
Bu düşüşün temel başlangıcı, 1990-91 Körfez Krizi sonrası Fransa'daki Türk tur operatörleri sisteminin çökmesidir.Sadece Türkiye'ye odaklanan, Türkiye spesiyalisti dediğimiz bu tur operatörleri, krizi atlatamadı ve eski güçlerine kavuşamadı.
Sistem çöküşüyle charter uçuşları azaldı, tarifeli seferlerle yürütülen paket fiyatları yükseldi ve kitle turizmi sekteye uğradı.
1980'lerin sonundaki parlak dönemin sayısal olarak bir daha yakalanamadığı söylenebilir.
O dönemde hangi havaalanlarına uçuyordu charterlar?
Körfez Krizi öncesi İzmir, içinde hem "sejour" (konaklama) hem de "circuit" (turlar) bulunan paket turlar için İzmir ana havalimanıydı ve kulüpler, tatil köyleri bu karma formüle göre kiralanıyordu. 80’li yılların sonuna kadar Fransa’dan gelen ziyaretçiler ile 100-200 araba dolaşıyordu Anadolu'da. O döneme bir daha geri dönülmedi. En parlak dönem Körfez Krizi öncesine kadar olan, 80’li yılların sonlarıdır diyebiliriz.
Bu yapı körfez Krizi’nden sonra tamamen çöktü.
2000'lerin başındaki kısa süreli canlanmalar (örn. Pascha Tur) da kalıcı olmadı.
2000’lerden sonra farklı bir düzeyde toparlanmadan söz ediyorsunuz. Ama fazla uzun sürmüyor. O konuda da bilgi alabilir miyiz?
2000'lerde tekrar bu paket turlar, Anadolu turları vs. yeni bir başlangıç yaptı. Ama tarifeli uçaklar dönemiydi. Dolayısıyla bir fiyat da öncekine göre daha yüksek çıkıyordu. O da kitle turizmini biraz geriye çekti.
2015 sonrası
2015 başlarından itibaren cihatçı terör örgütlerinin Fransa'yı hedef alan ve önemli kayıplara yol açarak Fransız kamuoyunda infial yaratan Charlie Hebdo saldırısı, Paris'teki 13 Kasım saldırıları gibi olaylar sonrasında tırmanan İslamofobi ile yeniden bir düşüş gördük.
Büyük saldırılar dışında 2020'lere kadar uzanan irili ufaklı saldırılar, lise öğretmenlerinin katledilmesi, kalabalık meydanlarda insanların üzerine araç sürülerek girişilen saldırılar ve diğerleri Fransızların Müslüman ülkelere karşı adı tam konulmamış da olsa seyahat boykotuna yol açtı
Aynı yıllarda Türkiye'nin de İŞİD saldırılarına hedef olması bir güvenlik krizine de yol açtığından 2015-2017 arasındaki dönemde turizm neredeyse durma noktasına geldi
Aynı dönemde, Türkiye'ye sınır komşusu ülkelerdeki istikrarsızlıklar, Suriye iç savaşı, göçmen sorunu diğer etmenler arasında sayılabilir Ve uzun bir süre o dönemde sanırım başka İslam ülkeleri de Mısır gibi destinasyonlar da etkilendiler bu durumdan. Orada da bir düşüş başladı. 2017-2018'de toparlanır mı toparlanmaz mı derken çok umulan bir çıkış yaşayamadık. 2019-2020 beklenirken o dönemde de Covid çıktı. Şimdi yeniden, 2022'den sonra yani Covid sonrasında yeni bir ataktan söz edebiliriz. Ama eski düzeyine dönecek ağırlıkta olduğunu düşünmüyorum.
Zaten turizm de o önceki yılların turizmi değil artık. Gelenlerin de arayışları, beklentileri değişti. Mesela seyahat alışkanlıkları etkilendi.
Artık eskisi gibi, yılda birkaç kez seyahate çıkabilecek, paket tur alıp bir hafta, iki hafta kalabilecek profil kalmadı. Var olanlar da Türkiye’ye gelmiyorlar. Şu anda daha çok çalışanlar kısa süreli ve çok fazla yoğun olmayan programlarla geliyorlar.
O klasik turlar tabi ki silinmiş değil. Onlar devam ediyor. Öleceğini zannetmiyorum. O tekrar yükselebilir de.
Klasik tur derken?
Paket turlar, yani Anadolu turları.
Yeni nesil seyahat edenler, internetin etkisiyle daha kişisel ve kısa süreli tatilleri tercih ediyor. Emekli ve düzenli seyahat eden geleneksel müşteri profili azalmış durumda.
Peki sejourdaki durum ne? Oradaki azalmanın nedeni de aynı mı?
Charter olmayınca Türkiye, Tunus ve Mısır gibi rakiplerine kıyasla pahalı kalıyor. Büyük tur operatörlerinin bu ülkelerdeki doğrudan yatırımları, onlara daha uygun fiyatlar sunma avantajı sağlıyor. Türkiye'de tatil sırasında yapılan harcamaların da döviz bazlı artması, Fransız turistler için olumsuz bir faktör.
Son birkaç yıldır İstanbul’un yükselişinden söz ediyorsunuz. Bunu açar mısınız?
İstanbul, Fransa pazarında özellikle "Comité d'Entreprise" (şirket çalışanları için seyahat düzenleyen kurumlar) aracılığıyla organize edilen, 3-4 gecelik hafta sonu gezileriyle öne çıkıyor. Bu geziler genellikle otel ve transfer içeriyor, bir günlük rehberli tur sonrası serbest zaman tanıyor. Mayıs ile Eylül-Ekim dönemlerinde yoğunluk gözlemleniyor.
Geleneksel, uzun soluklu kültür turları (örn. 5 günlük İstanbul programları) azalsa da, hafta sonu gruplarına göre daha yavaş olsa da bir hareketlenme görülüyor.
Peki bu son dönemde yaşanan siyasi istikrarsızlık, otoriterleşme sürecine karşı bir duyarlılıktan söz edebilir miyiz? Ki böyle bir duyarlılğın Fransa kamuoyundan hep olduğu söylenir. Buna rağmen bir artışı nasıl yorumluyorsunuz?
Türkiye'deki siyasi gelişmeler ve "otoriter rejim" algısı, Fransız turistler üzerinde doğrudan bir protesto etkisi yaratmasa da, "Orta Doğu böyle olur" gibi bir alışkanlık ve ön yargıyı beslediği söylenebilir. Sonuçta bu insanlar, Çin’e de, Tayland’a, İran’a gidiyorlar, benzer rejimlerin egemen olduğu yerlere de gidiyorlar. Ama bunu kabul ederek gidiyorlar. Türkiye’ye de böyle bir kabulle geldikleri söylenebilir. Ancak sonuçta gelen turistlerin genelde iyi izlenimlerle ayrıldığını söyleyebilirim.
Türkiye Fransa pazarında ne kadar tanıtım yapıyor? Mesela 22 Eylül’de gerçekleşen ve Fransa’nın ITB’si sayılan Top Resa Turizm Fuarı’na Türkiye katılmamış.
Türkiye 2015-2016 yıllarından itibaren Fransa'daki turizm fuarlarına katılımı durdurmuş durumda. Ne Paris fuarına, ne de daha önce katılınan diğer şehirlerdeki fuarlara katılıyor Türkiye artık. Kaynaklar, Almanya, İngiltere, Rusya gibi başka pazarlara yönlendirildi tamamen. Bu durum, bireysel acentelerin fuarlara katılımını da, tanıtım yapmasını da zorlaştırıyor ve maliyetleri artırıyor. Bu seneki fuara sadece THY ile tek bir seyahat acentasının katıldığını biliyorum. Ben de geçen seneye kadar gidiyordum, bu sene gidemedim. Fuarlardan sonuç almak için stand kiralamak gerekiyor. Başka türlü görüşmenin bir ciddiyeti olmuyor. Kafe köşelerinde randevular işe yaramıyor.
Bakanlığın ve TGA’nın Fransa’ya yönelik tanıtım çalışmalarının ne kadar etkili olduğu konusunda bir fikrimiz de yok. Değerlendirme şansımız da olmadı.
Geçtiğimiz yaz, Bakanlığın Paris Şanzelize’deki Türkiye Tanıtım Ofisi’nin ön yüzüne boydan boya Türkiye tanıtım panosu astığı haberi yapıldı gazetelerde ve başka kimsenin yapamadığını biz yaptık diye de övünüldü hatta biliyorsunuz.
Şanzelize'deki Türkiye Tanıtma Ofisi’nin yüzeyine Türkiye’yi tanıtan pankart asılmasının da Fransalı tatilciler üzerinde çok etkili olduğunu sanmıyorum. Belki prestij olarak görülmüş olabilir ama Şanzelize Parislilerin değil, Parisli ziyaret eden ziyaretçilerin uğrak yeri.
Peki, bundan sonra bu pazarda çıkış yaratabilmek için ne yapılmalı? Neler önerirsiniz?
Türkiye'nin "ucuz tatil yeri" imajından sıyrılarak, "harcanan paraya değecek bir destinasyon" olarak tanıtılması gerekiyor. Geçmişteki "shopping tur" gibi uygulamaların artık bir işe yaramadığı biliniyor.
İstanbul için konuşacaksak eğer, turistik yerlerin ötesine geçerek, şehrin gerçek yüzünü gösteren, gastronomi, müzelere, çağdaş sanat gibi noktaları, Kapalıçarşı’ya ek olarak tarihi hanları da içeren gezilerin, deneyim odaklı seyahatlerin teşvik edilmesi, tanıtılması gerekiyor.
İstanbul'un sadece yazın değil, New York veya Paris gibi yılın her döneminde ziyaret edilebilecek bir destinasyon olarak tanıtılması da önemli.
Geçtiğimiz hafta turizmgazetesi’nde İKSV iletişim direktörü ile yapılan bir söyleşi yayınlandı biliyorsunuz. Şu günlerde devam eden İstanbul Bienali, yaz boyu yapılan festivaller, çağdaş sanat müzeleri, sergileri ardarda. İstanbul yeniden yaşayan, canlı bir kültür merkezi artık. Her ne kadar 2010’lardaki canlılığını biraz kaybetmiş olsa da. Bunlar yeterince değerlendirilebiliyor mu paket turlarda?
Çok doğru. İstanbul çağdaş sanat açısından çok canlı bir şehir. Ve bu bütün yıl boyunca ziyaret edilmesini önerebilecek enstrümanları da veriyor elimize. Sadece İstanbul da değil. Yeniden Doğu ve Güneydoğu Anadolu turları canlanabilir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu turlarının yeni bir konseptle canlandırılması, farklı bir bakış açısıyla tanıtım yapılması lazım.
Yani işte uçağımız var, otellerimiz de çok güzel ve sizi bekliyor demek yetmiyor artık.
Lütfen Bekleyin.