• 26 Mayıs 2021 16:54
  • 0
  • 4 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Napolyon Bonapart

Bu yazıyı dinleyin
Nizamettin Şen 26 Mayıs 2021 Napolyon Bonapart

Yazının başlığını okuyup arkasından “para, para, para” diyeceğimi sananlar yanılır. 

Evet, dünyayı şekillendiren unsurun ne olduğu sorulduğunda o cevabı Napolyon vermiştir.

15 ağustos 1769 da Korsika’da doğan ve 5 Mayıs 1821 de ünlü Waterloo savaşını kaybettikten sonra İngilizlere teslim olan Napolyon sürüldüğü Saint Helene adasında 51 yaşında mide kanserinden ölmüştür. 

Kısaca “Sultan Süleyman‘a kalmayan dünya kimseye kalmaz” daha sonra Sultan Süleyman’a da geleceğim.

Sürekli mide ağrıları çektiği için  sağ elini ceketinin içine sokup, midesini bastırması onun şapkayı dikine değil yatay takması gibi en büyük imajlarından birisidir. 200 yıl önce bu dünyadan göç etmeden,  Avrupa’yı tek ülke olarak birleştirmeyi amaçlamış ve bu nedenle 60 kadar savaşa katılmış bunlardan sadece 3’ünde yenilmiştir.

5 Mayısta Liege’de  ölümünün 200 . yılında Napoleon sergisini gezdim. 3000 metrekarede açılan ve onun şahsi eşyalarıyla da  zenginleştirilen sergi, Avrupa’nın bu ünlü şahsiyetinin abartıdan kaçınan tarihsel sunumuydu.

Napolyon’u tarih kitaplarında hep okurken bir komutan olarak düşünürüz ve doğduğu yer yaşam eşiği İtalya ve sonra Fransa kalmıştır aklımızda. Oysa onun Avrupa’nın her yerinde ayak izleri vardır. Avrupa ile kalmayan Mısır’a kadar uzanan savaş  macerasının izlerini(!) Fransa’nın bir çok müzesinde göreceğimiz gibi Paris Louvremüzesindeki antik Mısır tarihine ait 50.000 eserde görebilirsiniz.

Napolyon 1798 de 35.000 asker, 160’tan fazla akademisyen ve sanatçı ile birlikte 1798’de Mısır’a gitti “Mısır Bilim ve Sanat Komisyonu” olarak adlandırılan asker dışındaki bu grup gerçekten Antik Mısır Medeniyetinin dünyada tanınmasını sağladılar. 

Napolyon bu seferde, Akdeniz’de hakimiyet sağlayan İngilizlerin önünü kesmeyi hedefliyordu. İngilizler Mısır’da antik eserlerin talanına çoktan başlamışlardı.

Napolyon’un akademisyenlerinden Dominique Vivant Denon ki daha sonra Lourve Müzesini kuracaktır çizdiği resimler ile yazdığı kitap büyük ilgi topladı. İngilizlere yenilen Napolyon için büyük prestij sağladı.

Gelelim sergiyle ilgili düşüncelerime; öncelikle sergideki Avrupa krallıkları arasındaki akrabalık bağlarını gösteren şema, bugünün Avrupa Birliği’nin doğal nedeni ortaya koyuyor.

Napolyon’un aile hayatındaki önemli figür olan ilk eşi Josephin Fransız Saray yaşamında "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!" ("Qu'ils mangent de la brioche.") sözünün sahibi Marie Antoinette kadar tanınıyor.

Mısır seferinin tabiki bir ucu o dönemde bölge hakimiyetini kısmen elinde bulunduran Memluklulara Osmanlı İmparatorluğuna dokunuyordu ama  1820’de J.Francois Champollion hiyerolif yazısını çözümlemesiyle  bir medeniyeti aydınlatıyordu. Sergide Napolyon’un hep yanında olan Memluklu Ney,Davout, Murat ve askeri yaveri vardı. Cephede 4 çadır kurulurdu Napolyon’un uyku çadırını görünce Osmanlı Sultan çadırlarını düşündüm yazımın başında yazdığım gibi çok abartısızdı

Kuşkusuz saray hayatı içindeki giyim ve eşyaların şatafatı ayrı bir konu. Kendisini tebrik edenlerin sayıların çokluğundan mı yoksa dönemsel salgın hastalıkların bulaşından kurtulmak için çare olan yapay çubuk el gerçekten çözüm olmuş mudur?

Şimdi gelelim bu sergiden çıkaracağımız derse; 

1- Mısır Kahire’de yeni açılan müzeye nakil seromonisini bütün dünya tv den yayınlatarak tanıtımına sanki Napolyon’un 1809 verdiği emirle “Mısır’ın Tanıtımı” adlı 22 ciltlik esere devam dedi

2-Biz son yıllarda sıkı bir Osmanlı hamaseti yapıyoruz ama Selçuklu,Osmanlı,Cumhuriyet şahsiyetleri veya medeniyetleri için yurtdışında ve ülke metropolelerinde sergiler açamadık. 1987 de ABD de Muhteşem Süleyman sergisinden sonra ülkemiz tanıtımda bu gücü kullanmıyor. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi umarım kent merkezinde böyle girişimlerde bulunur ve bu sergileri yurtdışına taşır. Dresdner ve Karlsruhe’deki sergilerin başarısını gördük. Yurtdışında partnerliklerle bu daha da güzel olacak ve ses getirecektir.

3- Napolyon’un söylediği çok güzel sözlerden birisi; Seninle aynı fikirde olmadıklarını söyleyenlerden korkma, seninle aynı fikirde olmayıp da söyleyecek cesareti olmayanlardan kork.