• 17 Ekim 2025 04:00
  • 0
  • 5 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Su Damlası Sabırla Mermeri Bile Delermiş!

Bu yazıyı dinleyin
Gülseren Özdemir 17 Ekim 2025 Su Damlası Sabırla Mermeri Bile Delermiş!

İnsan, emek verdiğini severmiş; emek verdiği de onu…
Bu atasözünü söyleyen yaşamış da söylemiş, çok haklı. 

Ben de sanıyorum ki 18 yıl boyunca inanılmaz emek verdiğim için “Evlilik Turizmi”ni tutkuyla seviyorum. Onlarca olumsuzluğa rağmen markamızı dünyaya tanıtmayı yine de başardık.
Düğünlerini yaptığım insanların gönül dostlukları, karşılıksız sevgileri sanıyorum beni bu sektöre bağımlı yaptı.

Bağımlılıklarımı seviyorum. Bu iş çok zor deyip hiçbir zaman vazgeçmedim.
Her gün daha mükemmel dekorasyonlar, daha güzel mekânlar sunabilmek ve yurt dışından düğün için gelen misafirlerin beklentilerini karşılayabilmek için inanılmaz bir emek harcıyoruz.

Evlilik turizmine ilk başladığımız yıllarda sürekli güzel haberleri basınla paylaştık.
Amacım, herkesin evlilik turizminin önemli bir alternatif turizm kolu olduğunu anlamasıydı. Bu sektörde “hizmet paylaşanı” çok olduğu için herkesin kendi yetenekleri ve imkânları nispetinde bu hizmete dahil olmasını hedefledim. Güzel şeyleri başarmak kadar, paylaşmak ta çok önemli olduğuna hep inanmışımdır.

Geç de olsa bazı oteller ve dekorasyon firmaları evlilik turizmini benimsediler, kendi imkânlarıyla yapmaya başladılar.
İnternet basınında, dergilerde, gazetelerde evlilik turizmi hakkında çıkan güzel haberler, hiç hesapta olmayan şehrimizde yaşayan bazı yabancı uyruklu insanların ilgisini çekti. 
Kendi ülkelerinde Instagram sayfaları açıp Antalya’da kendi vatandaşlarına düğün organizasyonu satmaya başladılar.

Bize düğün için gruplar gönderen düğün acentelerimize ulaşıp daha ucuz fiyat verebileceklerini söyleyip onları ikna etmeye çalıştıklarını acentelerimizden duymaya başladık.
Sitemizde özel bir sayfada bayilerimizin logolarını koyup, sitelerine link veriyorduk; onlar da kendi sayfalarından bizim sitemize link veriyorlardı. Güven teşkil eden çok keyifli bir çalışma başlatmıştık.
Bayilerimiz satışlarından komisyon alıyorlardı, hizmetlerimizden mutluydular.

Tanımadıkları bir ülkeye ön ödeme yapmak düğün müşterilerini hep tedirgin ediyordu.
Biz de istedik ki, kendi ülkelerinde güvendikleri düğün acentalarına ön ödemelerini yapsınlar, tedirgin olmasınlar. Satışlar yükselsin diye yıllarca çalışıp elde ettiğimiz bayilerimizi sitemizde tanıttık.

Basında var gücümüzle “Evlilik Turizmi”nin gelişmesi için emek verdik.
Şehrimizde yaşayan İran, Rus ve Ukrayna vatandaşları ilk etapta sitemizdeki bayilerimizin bilgilerinden yararlandılar ve hızla şehirde geliştiler.
Maalesef, bayilerimizin iletişim adreslerinin bulunduğu sayfayı kapatmak zorunda kaldık; ancak şehrimizde yaşayan yabancıların bu sektörde gözleri açıldı.

Çalışma izinleri olmadığı için yasal olarak çalışamıyorlardı ama evlilik turizmi onlar için önemli bir gelir kapısı oluşturdu.
Vergi vermiyorlar, KDV, işyeri kirası, stopaj ödemiyorlar. Evlerinde “ne güzel, temiz iş” deyip düğün siteleri, Instagram sayfaları açarak kendi ülkelerindeki müşterilere satış yapmaya başladılar.
Maalesef yeterli denetim olmadığından hızla çoğaldılar.

Biz büyümeye mi çalışalım, korsan düğüncüleri mi tespit edelim, şaşırdık kaldık.
Bazı restoranlar ve oteller onları kabul etmişti bile…

Gece mesailerimizde grup olarak Antalya’da düğün yapan yabancı siteleri taramaya başladık.
Bazı müşterilerimiz “Sizin paketiniz pahalı, orada yaşayan vatandaşım bana aynı otelin paketini daha ucuza gönderdi” demeye başladılar.
Yurt dışındaki düğün grupları kendi vatandaşına mı inanacak, bize mi? Bu soruna acil bir çözüm bulmalıydık.

Sitelerini tespit ettiğimiz yabancıları Antalya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne bildirdik. Sağ olsunlar, onlar da bizimle birlikte çözüm bulmaya çalıştılar.
Bu sorun turizm sektörünün, hepimizin sorunu olursa ancak çözülebilir. Sel gider, kum kalır.

Bu çatışmadan daha az zarar görmek için kalitemizi daha da yükselterek çözüm üretmeye çalıştık.
Düğün pazarında yaşanan kayıplarımızı maalesef hâlâ engelleyemiyoruz.
Ticari kaydı ve ticaret odasına üyeliği olmayan bu kişiler hiç çekinmeden hâlâ iş yapabiliyor.
Kazançlarını da dikkat çekmemek için ülkelerindeki bankalara havale yaptırıyorlar.

Bu sorunun çözülmesi ve daha fazla büyümelerine resmi olarak engel olunması gerektiğine inanıyorum.

Çok önemli bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim:
Bir çalışanım bana “Gülseren Hanım, bizim İstanbul’da İranlı bir bayimiz var mı?” diye sordu.
“Hayır, neden sordun?” dedim.
“Bizim bütün düğün fotoğraflarımızla bir İranlı adam site açmış, lütfen bir inceler misiniz?” dedi.

Bilgisayarın başına geçtim; hayatımda hiçbir şeye bu kadar hayret ettiğimi hatırlamıyorum.
Bir tane bile başkasına ait yabancı fotoğraf yok! Bütün fotoğraflar şirketimizin Wedding City Antalya markasına ait.
Yüzsüzlük olur da ancak bu kadar olur!

Hemen sitesinden telefonunu aldım ve kendisini aradım:
“Bizden izin almadan sitenizde bizim düğün fotoğraflarımızı kullanmışsınız. Biz tescilli bir markayız. Fotoğraflarımızı kullanma hakkınız yok, lütfen sitenizden kaldırın. Aksi halde yasal yollara başvuracağız.” dedim.

İranlı adamın cevabı:
“Kardeşim, ben Google’dan fotoğrafları aldım. İstediğim fotoğrafları kullanırım.” deyip telefonu yüzüme kapattı.

Bu, emek hırsızlığı değil de nedir?
Google ile uzun uzun yazıştık. “Fotoğrafların size ait olduğunu kanıtlayın.” dediler.
Kanıtladık. Sonuç? Sonuç yok.
Biz emek hırsızlarının peşinde koşarsak, zaman kaybederek kendi işimizi yapamayız. Bu sadece bizim mücadelemiz olmamalı.

Gözümüz gibi baktığımız “Evlilik Turizmi”nin daha da büyümesi için resmi makamların ve çözüm ortaklarımızın desteğine ihtiyacımız var.
Bizim olanı bizden almalarına el birliğiyle izin vermemeliyiz.

Burası bizim ülkemiz, bizim şehrimiz. Yabancılara karşı değilim ama ticaretin eşit şartlarda yapılması gerektiğine inanıyorum. Evlilik turizmine hep birlikte sahip çıkarsak, döviz geliri Antalya’mızda kalır.

Duyarlı vatandaşlar olarak hep birlikte bu sorunları çözmeyi başarırsak, karşılığını da alırız.
Turizm pazarında yükselen fiyatlar yüzünden sektörün zorluk yaşadığı bu dönemde şimdi zaman birlik zamanı.
Yarattığımız bu yeni alternatif turizmi, haksız kazanç elde eden korsan düğüncülere bırakmamalıyız.

Bizim olan bizde kalmalı. Bu güzel günleri sabırla bekliyor olacağım...

 

Yorumlar

  • Lütfen Bekleyin.

Yorum Yaz

Diğer Yazılar