Turizm Sektörü 2026 Yılına Girerken Yüksek Sesle 'Destek' Talep Ediyor
Akdeniz Turistik Otelciler Birliği Başkanı Kaan Kavaloğlu, turizmcilerin 2026’da kamudan desteklenmesi gerektiğini açıkça dile getiriyor.
Bu talep sektör açısından son derece anlaşılır. Ancak ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz, yüksek kamu borçlanması ve bütçe disiplini zorunluluğu düşünüldüğünde, klasik anlamda “kamu kaynağıyla destek” verilmesinin pek mümkün olmadığı da gün gibi ortada.
Tam da bu noktada şunu net söylemek gerekir:
Burada bir “tercih çarpıtması” yapmıyorum. Aksine, daha önce uygulanmış, denenmiş ve sonuç alınmış bir örnek üzerinden çözüm öneriyorum.
Almanya Örneği: Denenmiş ve Sonuç Alınmış Bir Model
19 Aralık’ta Alman Parlamentosu’nun aldığı kararla, 2026 yılbaşından itibaren KDV oranı %19’dan %7’ye düşürülüyor.
Bu karar yeni değil. Almanya, pandemiden sonra turizm ve yeme-içme sektörünü ayakta tutmak için aynı uygulamayı hayata geçirmişti. Bugün ise derinleşen ekonomik durgunluk nedeniyle aynı aracı yeniden devreye sokuyor.
Bu uygulama, kamu bütçesini zorlamadan sektörün nakit akışını rahatlatan, fiyat rekabetini güçlendiren ve istihdamı koruyan bir enstrüman.
Türkiye’de de turizm sektörü için benzer bir KDV indirimi, 2026’nın belki de tek gerçekçi can simidi olabilir.
2025 Kapanışı ve 2026 Gerçekliği
AKTOB Başkanı Kavaloğlu’nun verdiği rakamlar, tabloyu net biçimde ortaya koyuyor:
2025 Antalya ziyaretçi sayısı: 16,8 milyonun üzerinde
Yıl kapanış beklentisi: Yaklaşık %1,5 artışla 17 milyon
2026 beklentisi: Büyük sıçrama yok, “zor bir geçiş yılı”
Kavaloğlu’nun altını çizdiği riskler ise hiç de yabancı değil:
Rusya-Ukrayna savaşı
İsrail-Filistin gerilimi
Artan jeopolitik belirsizlikler
Ana pazarlar değişmiyor: Rusya, Almanya, İngiltere ve Polonya ilk dörtte kalmaya devam ediyor. Ancak talep artışı sınırlı ve belirsizlik yüksek.
Fiyatlar, Rekabet ve Kırılgan Denge
Türkiye’de ortalama geceleme fiyatı: 110 dolar
Geçmiş yıllar: 85–87 dolar
Fransa ve İspanya: 120 doların üzerinde
Yunanistan: Güçlü ve agresif bir rakip
Türkiye hâlâ fiyat açısından rekabetçi. Ancak finansal destek mekanizmaları bakımından rakiplerinin gerisinde kalıyor. İşte kırılma noktası tam da burası.
Sektörün Haklı Çağrıları
Kavaloğlu’nun dile getirdiği talepler aslında birer “lütuf” değil, sistemi ayakta tutma çağrısıdır. Sektöre 2026 yılında ek vergi yükü getirilmemelidir.
Bugün mesele “daha çok turist” değil, daha dayanıklı bir turizm ekonomisi yaratabilmek ise;
Almanya’nın KDV indirimi kararı bize şunu gösteriyor: Doğru mali araçlar kullanıldığında, kamu bütçesini delmeden de sektör desteklenebilir.
2026 yılı Türkiye turizmi için bir kayıp yıl olmak zorunda değil. Doğru tercih yapılırsa, geçiş yılı aynı zamanda toparlanmanın başlangıcı da olabilir.

Lütfen Bekleyin.