Metin Hoca'nın Ardından
1990’lı yılların ortasıydı. Antalya’da düzenlenen bir toplantıda Metin Sözen Hoca, Oktay Ekinci ve ben panelist idik. Konu Antalya kenti ve turizmdi. 80’lerin başından beri süregelen turizm yatırımları bütün hızıyla Antalya’nın sahillerinde devam ediyordu. Buna bağlı olarak Antalya kentinde yoğun bir dönüşüm başlamıştı. İç göçün baskısıyla şehirde inşaat faaliyetleri her geçen gün artıyor, Kaleiçi’nin metruk görünümüyse devam ediyordu.
Üç konuşmacının hemfikir olduğu konu, Kaleiçi’nin mutlaka iyi korunmasının zorunluluğuydu: Yapılaşmayla şehrin silueti bozulmamalı, Kaleiçi ve Balbey dikkatli bir şekilde yaşatılmalıydı. Benim Metin Hocadan ve Oktay Ekinci’den o günlerde ayrı düştüğüm konu ise, kitle turizminin paradigmasıyla ilgiliydi. Biri sanat tarihçi, diğeri mimar olan iki konuşmacı sahil şeridinde resort türü otellerin yapılmasının hem doğayı hem de sosyal yapıyı büyük ölçüde değiştireceğini, bunun yerine küçük aile işletmelerinin desteklenmesinin turizme daha sürdürülebilir bir karakter kazandıracağını iddia ediyor ve bu sayede turizm gelirlerinin daha geniş bir tabana yayılacağını savunuyorlardı.
Oktay Ekinci’yi 2013’te kaybettik. Metin Sözen Hoca da geçtiğimiz günlerde aramızdan ayrıldı. Bu iki isim Türkiye’nin sahillerindeki yoğun turizm yapılaşmasını engelleyemediler fakat ülkenin kültür varlıklarının korunmasında olağanüstü bir bilinçlenmeye katkı sağladılar. Gerek Çekül Vakfı gerekse 2000 yılında kurulan Tarihi Kentler Birliği, özellikle kamu yöneticilerinin idare ettiği il, ilçe ve beldelerdeki tarihsel dokuların korunması konusunda büyük ilerleme sağladı. Birliğin toplantılarında Metin Hoca'nın valileri, kaymakamları ve belediye başkanlarını nasıl ateşlediğine defalarca tanık oldum. Korumacılıkla hiç alâkası olmayan, rant için seçilmiş yerel yöneticilerin bir süre sonra “sürdürülebilirlik”, “koruma-kullanım dengesi” gibi terimleri kullanmaya başladıklarını gördüm. Üye belediyelerde çalışan mimar, şehir plancı, arkeolog ve sanat tarihçilere birkaç kez “kültür turizmi” alanında verdiğim eğitimler esnasında Metin Hoca'nın karizmasının, uzmanlığının ve ülkemize beslediği sevgisinin nasıl bütün kademedeki belediye çalışanlarına yayıldığına bizzat şahit oldum. Kültür varlıklarının korunmasının önündeki engelleri kaldırmak için çabalayan Hocanın, kamu yöneticileriyle yapılan bir toplantıdaki şu sözlerini çok etkileyici bulmuştum: “Sizin mevzuat dediğiniz şeyin bir işi yapmak, bir sorunu çözmek için değil, pek çok zaman yapmamak için kurgulandığını sakın unutmayın!”
Metin Sözen Hoca Türkiye’de farklı bir akademisyen tipi olanağını ve bu olanağın gerçekleşebileceğini gösterdi. Üniversitenin bir fildişi kulesi değil, orada üretilen bilginin, ülkenin somut ihtiyaçlarının karşılanması için halk tabanına yayılabileceğini kanıtladı. Sanat tarihi, mimarlık, arkeoloji gibi alanlarda üretilen bilgilerin kamu yöneticileri tarafından koruma amaçlı olarak etkin bir şekilde nasıl kullanılabileceğini gösterdi.
Ama Metin Hoca'nın bir katkısı daha oldu: Turizm endüstrisine turizmin dışındaki bir noktadan bakılmasını sağlamak! Turizmin kendi dünyasındaki yasalar, zorunluluklar ve sorunlar bazen “turizmci” olarak nitelenen insan tipinin ufkunu daraltıyor. Günlük sorunlarla boğuşan bu insanın dünyası gün geçtikçe daha da küçülüyor. Bu âleme dışarıdan bakan bir göz, yani bir mimarın, bir sanatçının, bir bilim insanının veya bir gazetecinin gözü bambaşka şeyleri görebiliyor, turizmcilerin göremediği sorunları saptayabiliyor. İktisadi etkinliklerin her alanında olduğu gibi, turizm endüstrisindeki gerçekliğin bir parçası da profesyonel deformasyon ve kocaman sayıların verdiği körlükle yaşamak.
İşte artık aramızda olmayan Metin Hoca'nın bakışı farklı bir yaklaşıma sahip olunabileceğini gösterdi. Onun 30 yıl önce Antalya’daki toplantıda yaptığı öneriler kabul görseydi bugün ülkemizin sahilleri hem bu kadar kalabalıklaşmamış, hem de kültürel-tarihsel öneme sahip eski kent dokularının korunmasıyla, turizm yurdun her köşesine daha erken bir tarihte ve daha sürdürülebilir modellerle yayılmış olacaktı.
Ülkemizin doğal-tarihsel-kültürel zenginliklerine değer vererek korumaya çalışanlar, Metin Sözen Hoca'yı hiçbir zaman unutmayacak…
Lütfen Bekleyin.