• 05 Şubat 2023 15:27
  • 0
  • 5 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Kültür turizmine bir ürün ‘Deniz İstiklal Yolu’

Bu yazıyı dinleyin
İrfan Önal 05 Şubat 2023 Kültür turizmine bir ürün ‘Deniz İstiklal Yolu’

Bilindiği gibi “kültür rotaları” ya da “yürüyüş yolları” turizmle ilgili olarak çok popülerdirler. 

Ülkemizde de her geçen gün daha da popüler hale gelen bu güzergâhlarda insanlar yürüyerek, at sırtında veya bisikletle kıyı, doğa, tarihi, uluslararası rotalar gibi çeşitli temalarda yol alırken o yerlerde pek çok etkileşimde de bulunmaktalar.[4] Bu rotalardan bir tanesi de Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal Atatürk’ün “Gözüm Sakarya’da, Duplupınar’da, kulağım İnebolu’da” sözüne ilişkin İnebolu-Ankara hattında gerçekleşen silah sevkiyatının zorluklarla yapıldığı güzergâh üzerinde günümüzde var olan “İstiklal Yolu”dur.

Yürüyüş yollarına benzer şekilde deniz rotaları da mevcuttur. 

Denizlerde çok çeşitli ralliler yapılmaktadır. 

Bu seyahatlerin kimi spor amaçlı ve rekabetin öne çıktığı faaliyetler olurken bazıları da turistik amaç taşır. Hatta dünya turizm literatürüne armağan ettiğimiz “Mavi Yolculuk”[5] da bu seyahat rotalarının en ünlüleri arasında yer alır.

Bahsi geçen deniz rallilerinin kamuoyunda pek duyulmamasının bir sebebi de denizlerimizle istenen seviyede bir ilişki kurmamamızdan kaynaklanıyor olabilir. Bu nedenle karalardaki yürüyüş rotalarını denizlere taşımak pek çok açıdan faydalı olacaktır düşüncesindeyim. Öncelikle “Alemdar Vapuru Olayı” hem tarihsel önemi hem de eşsiz hikâyesi ile “Deniz İstiklal Yolu” olarak tescil edilip güzergâhı oluşturulduktan sonra ulusal ve uluslararası amatör denizcilerin ilgisine sunulmalıdır. İstanbul’dan başlayıp, rota boyunca Karadeniz Ereğli ve Zonguldak’a ulaşılıp aynı zamanda endüstri mirası ve doğal güzellikleriyle önemli bir yörenin tanıtımına da katkı sunulacaktır. Böylece zaman zaman anma etkinlikleri olarak gerçekleştirilen deniz rallilerinin kurumsallaşması ve bilinirliğinin artarak etkileştikleri yörelerin kimliklerine katkı yapmaları da sağlanmış olacaktır.

DENİZ İSTİKLAL YOLU* “Alemdar’ın Yolculuğu”

Fırtınalı bir havada, İstanbul Bağazı’ndan Kuvayi Milliye’ye katılmak üzere Alemdar Gemisini kaçıran sekiz mangal yürekli denizci ile Ereğli’den Alemdar’a gönüllü katılan Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın 12 sıra neferi için deniz üzerinde yaşadıkları savaş, sıradan bir olaydı. Anadolu topraklarında, ulusun kurtuluşu doğrultusunda emperyalizme karşı mücadele vermek üzere Ankara’da kurulan Büyük Millet Meclisi içinse daha derin anlamlar taşıyordu. Bu küçük deniz savaşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin işgal güçleri tarafından bir devlet olarak tanınıp ilk resmi anlaşmayı imzalamasına vesile olmuştu. Üstelik bu anlaşma, devletlerarası hukuk kurallarına uygundu ve sadece işgal güçleriyle Ankara Hükümeti arasındaki sorunu çözmekle kalmamış, Ankara Hükümeti’nin diğer devletler nezdinde de tanınmasına sebep olmuştu.[1]

Evet, Alemdar Vapuru insanların kahramanlıklarıyla adeta destansı bir mücadeleye tanık olmuş ve bir ulusun hürriyet ve gelecek hayallerinin gerçekleşmesinde önemli görev yapmıştır. Tarihimize “Alemdar Vapuru Olayı” olarak kaydedilen bu hikâyenin yaşandığı yer ise Karadeniz’in güzel ve köklü kenti Ereğli’dir.

Şehirler hikâyelerini yaşattıkları ve onları gelecek nesillere aktardıkları ölçüde kimlik kazanırlar. Bu durum her ölçekteki yer için geçerlidir; hikâyenize sahip çıkın ve onu etkili bir şekilde anlatın!

Alemdar Vapuru Olayı’nın 100. yılında, 2021 yılında, Dışişleri Bakanlığı, Diplomatik Arşiv Dairesi Başkanlığınca Türk ve Fransız diplomatik arşiv belgeleri incelenerek çok önemli bir yayın hazırlanmıştır: 100. Yılında Alemdar Vapuru Olayı.

Cephelerde Millî Mücadelenin çetin çarpışmaları süregelirken, Sovyet Rusya’dan Türklere silah, cephane ve para yardımı geliyordu ve bu yardımın Anadolu’ya ulaştırılması gerekiyordu. En güvenilir yol deniz yolu; ana ikmal yolu ise Karadeniz’di. Bu hayati görevin yerine getirilmesi için güçlü vinçleriyle yararlı olacak bir vapura ihtiyaç vardı. Bu vapur, Alemdar olacaktı. Alemdar, İstanbul’da demirli, kurtarma işlerinde görevli olduğu için sürekli istim tutmasıyla her an harekete müsait Osmanlı Bahriyesine bağlı Seyr-i Sefain vapuruydu. Ankara Hükûmetine bağlı milliciler, bu vapuru yardım ikmali için kullanmak istiyorlardı. Bunun tek ve en hızlı yolu vapuru İstanbul’dan kaçırmaktı. Ancak bunun için ayrıntılı bir plan yapılması gerekiyordu. Söz konusu planın hazırlanması ve uygulanması gecikmeyecekti.[2]

Alemdar Vapuru’nun kaderi Ereğli halkının kaderiyle kutsal bir görev için kesişmiş ve ilelebet hatırlanacak bir hikâyeye dönüşmüştür. Bu hikâyenin anısına günümüz Karadeniz Ereğli’sinde Gazi Alemdar Müze Gemisi bulunmaktadır[3].

Bugüne kadar Gazi Alemdar’a ilişkin çeşitli yayınlar yapılmış, kitaplar yazılmış ve haklı bir istek olarak İstiklal Madalyası için Büyük Millet Meclisine yasa önerisi de sunulmuştur. Bu hikâyeyi yaşatmak adına katkısı olan herkesi ve çalışmalarını takdirle anmak gerekir.

Bense bu yazıda zaman zaman deniz rallileri olarak örneklerine rastladığımız ancak süreklilik ve bilinirlik kazanması noktasında eksikleri bulunan bir projeyi başka bir “deyişle” gündeme getirmeyi amaçlıyorum: DENİZ İSTİKLAL YOLU (Alemdar’ın Yolculuğu).

*Bu yazı Bahriyeli Tevfik Önal’ın aziz hatırasına ithaf edilmiştir.

[1] Karadeniz’de Üç Liman Temmuz, Ağustos ve Sinop, Osman Çağlar. 1. Baskı Eylül,2007 s.192

[2] T.C. Dışişleri Bakanlığı, Diplomatik Arşiv Dairesi Başkanlığı. Türk ve Fransız Diplomatik Arşiv Belgeleriyle 100. Yılında Alemdar Vapuru Olayı. Ankara, 2021 s.XXII

[3]https://www.kdzeregli.bel.tr/index.php/k2/gazi-alemdar-gemi-muezesi Erişim tarihi 29.01.2023

[4]https://cultureroutesinturkey.com/tr/tum-rotalar/ Erişim Tarihi 29.01.2023

[5]https://en.wikipedia.org/wiki/Blue_Cruise Erişim Tarihi 29.01.2023