• 02 Ekim 2023 09:42
  • 0
  • 4 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Yabancılar geliyorlar ama konaklama tesislerinde doluluklar düşük-1-

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 02 Ekim 2023 Yabancılar geliyorlar ama konaklama tesislerinde doluluklar düşük-1-

 

Sezon sonu yaklaşıyor. Değerlendirme yapmak için kuşkusuz Eylül verilerini beklemek gerekiyor. Ancak görünen köyün kılavuz istemediği de gerçek.

İlk altı ayın sonuçları iyimserleri doğrulayacağa benzemiyor. Bakanlığın 2023 yılına ilişkin beklentilerinin gerisinde kalınacağı anlaşılıyor.. Son açıklamada; bu sezon öncesinde öngörülen hedef, 2028 yılına kaydırılmış."2023 turizm hedeflerimizi 60 milyon turist ve 56 milyar dolar gelir olarak ilan ettik. Yaşamış olduğumuz depremler ve seçim sürecine rağmen hedeflerimizi koruyoruz. 2028'te ise hedefimiz çok daha büyük; 90 milyon turist ve 100 milyar dolar gelir.”

TUİK ve Bakanlık tarafından 3.Çeyrek sonuçları açıklanmadığı için şimdiden kesin değerlendirme yapmak, yetersiz kalabilir. Örneğin TÜİK verilerine göre; 2023 yılı 2.Çeyreğinin sonunda; 

-Ocak-Haziran- gelir bir önceki yıl olan 2022’ye göre % 27 artarken, ziyaretçi sayısı %20,5 oranında gerçekleşmiş. Gelen 21.734.366 ziyaretçinin aralarında, T.C. Yurttaşlarının sayıları belirtilmemiş. 

AB Ülkelerinde yaşayan yurttaşlarımızdan, Türkiye’ye gelenlerin 2023 yılı haziran ayı sonunda 3 327 206milyon kişiye ulaştığını bir yana bırakalım.  TUİK’in hesaplamalarında büyük olasılıkla onların da  harcamaları olmalı. Sonuçta kişi başına döviz harcaması 980.-$ aşmadığı anlaşılıyor.

Bu sezonda -Antalya başta- yatak kapasitemizin ağırlığını oluşturan tatil yörelerinde, konaklama tesislerinde doluluk oranlarının, bir önceki yıla göre düşük gerçekleştiği öne sürülüyor. Örneğin; ilk altı ayda havayolu ile Antalya’dan giriş yapan yabancıların sayıları;% 20,5 artışla 10 milyon 64 bin 782 kişi olarak gerçekleşirken, Bölgedeki konaklama tesisleri düşük doluluk oranlarından yakınıyorlar.

Rusya ile Ukrayna arasından süren savaş, bu iki ülkenin ekonomilerini olumsuz etkilemesinin dışında, çatışmanın boyutlarını iki ülke arasında olmanın ötesine taşıyarak, Bölgeselleştiriyor. 

Aslında NATO-Rusya savaşına dönüşen son gelişmeler, soruna yanlış teşhis konulmasına neden oluyor.

Savaşın uzaması yüzünden ortaya çıkan beklenmedik bu gelişmenin, Türkiye’yi etkileyen yanı ise Rus hava sahasının Batıya düzenlenecek uçuşlara kapatılması. Bu durum; Rus bayraklı uçaklara uygulanan uçuş ambargosu, İstanbul başta bazı hava alanlarımıza gelen yolcu sayılarını arttırıyor. Bu ülkeden zorunlu gelen transit yolcuların da turist gibi değerlendirilmesine yol açıyor. Türkiye’ye giriş yapan ziyaretçi sayılarının, sezon başında doğru tahmin edildiği algısı ile kamuoyu sakinleştirilmeye çalışlıyor. Aslında amaç farklı; yeni belgelendirme yöntemiyle belirlenecek bir kesime ayrıcalık tanımak. 

Transit gelişler dışında giriş sayılarını arttıran başka bir gelişmeden de söz etmek gerekiyor. Toplam ziyaretçileri arttıranlar arasında uluslararası değerlendirme kurallarına göre turist sayılmamaları gereken bir kesim daha var. 

Yabancıların istatiksel sınıflandırılmalarına bakıldığında, sınır illerimiz olan Edirne ve Artvin’den giriş yapan, ortalama kalış süresinin çok altında -bazıları birkaç saat ile sınırlı- Türkiye’de zaman geçirenlerin sayılarında, ciddi artışlar gözleniyor. 

Ulusal paraları “Leva” nın, Türk lirası karşısında aşırı değerlenmesi yüzünden, gündelik alışverişlerini yapmak amacıyla, 2019 yılında Edirne’den yurda giriş yapan, 2 milyon Bulgar vatandaşının sayılarının önümüzdeki yıl 10 milyon kişiye ulaşmaları bekleniyor. 

Gürcistan sınırındaki Artvin’de de benzer gelişme yaşanıyor. Yerel para birimi “Lari” nin, lira karşısında 10,21 ₺ değere ulaşması, bu ülkeden Artvin’e günübirlik alışveriş amaçlı girişleri sürekli arttırıyor.

Türkiye’ye gelen ziyaretçi sayılarının artmasının, turist profilini olumsuz yönde değiştirdiği gerçeğini irdelemek yerine; üzerimize düşeni yaptık, turist sayısını arttırdık. Ama gelenler günübirlik evlere yöneldiler, bu yüzden otellere gitmiyorlar, yorumları yapılıyor. Özetle böyle tanımlanabilecek yaklaşımla, durum kurtarılmaya çalışılıyor.

Ancak asıl amaç daha başka.

Bir takım ayrıcalıklar tanıyarak, gelen yabancıların salt konaklama tesislerine yöneltmek amaçlı -bir anlamda- zorlama çabası içinde bulunulduğu seziliyor. 

Kamuoyuna en azından mevzuatı belirleyen yetkililere dönük bir algı yönetimi yürütülüyor. Konuya uzak olanları ilk anda etkileyebilecek bir kurguya başvuruluyor.“Turistler beklenen oranlarda, sayıları artarak geliyorlar. Ancak Türkiye’de ev satın alan yabancılar, -başta Ruslar – konaklama hizmeti vermek amacıyla, kendi ülkelerinde doğrudan pazarlayarak, gelen ziyaretçilerin otellerde konaklamalarını engelliyorlar. Üstelik işlemler kayıt dışı olduğu için vergi vermek bir yana, tahsil ettikleri paraları da Türkiye’ye getirmiyorlar.” Anlatılanlar özetle böyle.

İlk önlem uluslararası bir kuruluşu -AirBnB- geçmişte dijital kapitülasyon bahanesiyle yasakladıkları booking.com gibi pazardan uzaklaştırmak. Kısa süreli kiralık ev verenleri kayıt altına alma gerekçesiyle, ücretli belgelendirmek. Bakanlığın güvenlik kontrolü yapılması sağlamak.

 

(Devam edecek)