• 07 Ocak 2022 01:00
  • 0
  • 4 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Yeni dünya düzeni sürecinde turizmde ne oldu ne olacak

Bu yazıyı dinleyin
Fehmi Köfteoğlu 07 Ocak 2022 Yeni dünya düzeni sürecinde turizmde ne oldu ne olacak

Yenilerin hızla eskidiği bir dönem yaşanıyor.

Normalin yerini “Yeni normal” aldı.

Aktörler ile birlikte merkezler de değişiyor.

Yüzyılın belası ve en önemli olaylarından pandemi öncesi içine girilen yeni dünya düzeni süreci hızlandı.

Bu durum seyahat endüstrisinin geleceğine nasıl yansıyacak?

Önce birkaç saptama.

Dünya seyahat endüstrisi Avrupa’dan Asya’ya kayıyor.

2. Dünya Savaşı’ndan beri dünya seyahat endüstrisi, başını Almanya ve İngiltere’nin çektiği Avrupa merkezli olarak gelişti. 

Pazarı İngiltere’de dünya turizminin ilklerinden olan ve adı ülkesiyle özdeşleşmiş Thomas Cook ve uzun yıllar dünyada yurt dışına en çok turist gönderen ülke olmanın verdiği güç ile Alman TUI yönetip yönlendirdi.

Aktörler değişiyor

Adları ülkeleriyle özdeşleşmiş; İngiltere’nin Thomas Cook ve Fransa’nın Club Med’i Çin’li Fosun’un; Alman TUI’nin üçte bir Rus Mordashov’un oldu. 

Almanya’nın ikinci büyük grubu FTI’ı Mısırlı Samih Saviris aldı.

Yükselen pazar Rusya’da turizm Türk kökenli tur operatörleri ağırlıklıdır.

Türk kökenli tur operatörleri Rusya’daki konumlarının da avantajıyla Avrupa seyahat endüstrisinin başını çeken Almanya’da yükseliyor. 

Türk kökenli tur operatörlerinden Coral, Anex, Corendon ve Bentur Avrupa’nın en büyük tur operatörleri listesinde yükseliyor.

Akdeniz’de liderlik

Konjonktürel nedenlerlede olsa Türkiye tarihinde ilk kez turizmde aldığı ziyaretçi sayısı itibariyle Akdeniz bölgesinin lideri oldu,

Bu birkaç başlıktan da görüldüğü gibi dünya geneli ve bütün sektörlerde olduğu gibi seyahat endüstrisinde de kartlar yeniden karılıyor, oyun yeniden kurgulanıyor, aktörler değişiyor, roller yeniden belirleniyor.

**

Yeni ekonomik model ve turizm

Yönetici ve sorumluları kabul edip adını koymasa da Türkiye yeniden ve eskilerine benzemeyen bir ekonomik kriz sürecine girdi.

Krize önlem olacağı iddiasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın örnek vermesiyle önce Çin Ekonomi Modeli (ÇEM) olarak gündeme gelen, sonra Kore Ekonomi Modeli (KEM) olarak tanımlanan ardından da Hazine Bakanı Nebati’nin “Bu ne Çin ne Kore, Türk Ekonomi Modeli’dir” dediği, ihracat ve turizme dayalı uygulama ile turizmden beklenti yüksek. 

Wall Street Journal (WSJ)’de yayınlanan konuyla ilgili bir analiz/ değerlendirmede turizmde toparlanmanın ekonomiye bir bütün olarak destek sağladığını, bunun da şimdilik ekonomik krizi önleyebileceği görüşüne yer veriliyor.

Doğrudur.

Turizm krizden çıkışta temel alınan döviz girişi sağlanarak cari açığın kapatılmasında, çok konuşulan, yeni model/yol haritasının temelini oluşturan ihracattan daha önemli bir rol oynayabilir.

Zira ihracat yapmak için sektörlere göre yüzde 40 ile yüzde 80’leri aşan oranlarda ithalat yapmak gerekir. Dolayısıyla ihracattan elde edilen dövizin bir bölümü ithalata gittiği için buradan elde edilen gelirden Hazine’ye net giriş oranı düşük kalıyor.

Buna karşılık turizmden elde edilen gelirin yüzde 90’dan fazlası Hazine’ye net giriş sağlıyor. Turizm geliri Hazine’ye net giriş oranı en yüksek döviz geliridir.

Turizm ara mal, hammadde ve navlun vb. gibi giderler olmadan yerinde yapılan ihracattır.

Bu anlamda turizm her zamanki rolüne ek olarak yeni dönemde önemli işlev görecek.

Peki turizm bu işlevini nasıl yerine getirecek?

Programın temelini oluşturan yüksek kur/ucuz TL nedeniyle Türkiye’ye daha çok turist gelir. Başka bir deyimle Türkiye turizmde sürümden kazanır. Buradan programın hedefi olan hazineye döviz girişi sağlanır.

Peki bu sektör için ne anlama gelir?

“Barikayı hakikat müsademei efkardan doğar.”

Bu soruya sağlıklı ve gerçekçi bir yanıt bulmak için konu tek başına gelen/gelecek kişi sayısı üzerinden dar bir bakış açısı ile değil geniş bir yelpazede ele almak gerekir.

Dünyada ve Türkiye’de seyahat endüstrisinde turizme Marshall planından, Türkiye’nin turizmin Çin’i olmasına kadar uzanan tartışmalar yapılıyor.

Namık Kemal’in deyimiyle “Barikayı hakikat müsademei efkardan doğar”. (Gerçeğin parıltısı fikirlerin çarpışmasından doğar.)