“Aşı turizm ürünü haline getirilip tanıtımda bile kullanılabilir”
Aşı pasaportu, hangi ülkenin ne kadar aşı alabildiği tartışmaları sürerken aşının turizmde ürün haline getirilip değerlendirilmesi gündeme geldi.
İngiltere’de yayınlanan Telgraf Gazetesi’nde çıkan bir haber üzerine konu Türkiye’de de tartışılıyor.
Konuyla ilgili gelişmeleri ilk günden beri inceleyen 54. Hükümet döneminin Turizm Bakanı Bahattin Yücel meslek örgütlerinin de konuyla ilgilenmesi gerektiğini söyledi.
“AB ülkeleri büyük olasılıkla turizm hareketinin bu sezon boyunca topluluk içinde gerçekleşmesini isteyecekler. Özellikle Yunanistan’ın bu konuda hazırlık içinde olduğu duyuluyor” diyen Yücel şunları söyledi
“Bu süreçte Astra-Zeneca tarafından üretilen aşı topluluk sağlık kurumlarından “kullanılabilir" onayı aldı.
BionTech-Pfizer da dahil bu aşıyı olmayanların, seyahat etmelerine izin verilmeyecek. Bizde ise sadece Sinovac adlı Çin üretimi bir aşı kullanılıyor.
Topluluk ülkelerine Türkiye’nin de AB normlarına göre aşı uygulamasına turizm sektörü çalışanları ile başladığı mesajını vermek için bir girişimde bulunmalarını, TÜRSAB ve AKTOB Başkanlarına önerdim.
Aşı olmaya gelin fikriyle bir kampanya
Uluslararası bir sivil toplum örgütü aracılığıyla 2,5 milyon doz Astra-Zeneca aşı bulundu. Bunun hızla temini mümkün. Önce sektör çalışanlarına uygulanması ardından, Türkiye’ye aşı olmaya gelin ana fikriyle bir kampanya hazırlanmasını önerdim.
Aşı ve test kayıtlarını digital ortamda tutacak, retina okuyarak, Sınır Giriş-Çıkışlarında kolaylık sağlayacak bir sistemi kuranların da sunumlarını gönderdim.
Bunun Türkiye’nin tanıtım için uygun bir fırsat yaratacağı o kadar belli ki.
Bunun arkasından ilginç bir gelişme oldu Hindistan aşı turizmi denecek türde bir çalışma başlattı.
Meslek örgütlerine öneri
Bizim meslek örgütleri bence konuyu yeteri kadar ciddi biçimde ele almadılar. Hindistan ve Körfez Ülkeleri bu konuya eğilmeye başladılar. Hindistan biliyorsunuz aşı üreten bir ülke.
Bu çok kolay uygulanabilir. Örneğin TÜRSAB Sağlık Bakanlığı’na başvurarak, konunun inceliklerini ve kuşkusuz önemini anlatabilir. Türkiye iyi bir çıkış yapabilirdi. Ama bu konuya eğilip önemsediklerini sanmıyorum.
Bu konuda AKTOB ve TÜRSAB Başkanları ile konuşarak konuyu anlattım. AKTOB; dünya’da kolay bulunmayan bir aşıyı öneren sivil toplum kuruluşunun bizim Sağlık Bakanlığımıza doğrudan başvurmasını ve izin almasının daha sonra değerlendirecekleri cevabını verdi. TÜRSAB ise geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı’na bir toplantı sırasında bu konuya ilişkin bilgi sunduklarını anlattı o kadar. Bence konuyu yeterli ciddiyetle ele alarak anlatmadılar.”