• 10 Mart 2022 11:23
  • 0
  • 7 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Liberalizm ve turizm

Bu yazıyı dinleyin
Kayhan Taner Özen 10 Mart 2022 Liberalizm ve turizm

 

2015 sezonu sonunda Türkiye tarafından vurulan Rus savaş uçağının düşürülmesi ile Rusya’nın Türkiye’ye vereceği karşılık beklendi. Bu karşılığın askeri bir karşılık olması gerekiyordu. Ne de olsa Rusya bir nükleer süper güçtü ve uzayda istasyonları, kıtalararası nükleer başlıklı füzeleri, nükleer denizaltıları, uçak gemileri, taktik nükleer silahları vs. vardı.Rusya ise beklentinin dışında bir yöntemle, ekonomi ile vurdu. Turisti kesti ve askeri bir karşılık vermekten daha fazla zararı Türkiye’ye verdirdi.

(Askeri ya da sivil hiçbir çatışmanın olmaması ve hiçbir insanın ya da canlının şiddetten zarar görmemesi asıl dileğimizdir. Turizm sektörü çalışanı olarak isteğimiz turizm sektörünün zarar görmemesidir. Fakat çatışmayı, şiddeti engelleyecekse turizm yapılmasın, zarar edilsin, yokluk çekilsin. Turizm barışın sektörüdür. Yeter ki huzur geri gelsin).

Turizm sektörünün uluslararası politikada bir yaptırım aracı olması yeni değil. Turist gönderen ülkelerin sıkıştırmak istedikleri turizm destinasyonu olan ülkelere seyahat kısıtlaması Küba krizinde, olimpiyat oyunlarında, hac ziyaretlerinde oldu. En görülür olanı Rusya’nın Mısır ve Türkiye’ye yönelik seyahat kısıtlaması idi.

Yaşanmakta olan Ukrayna/Rusya savaşında ise Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımlarda deyim yerinde ise zirveye ulaşıldı. ABD’nin başını çektiği NATO savaşı hazırladı iş Ukrayna’ya yardıma gelince şiddete gerek yok dedi ve askeri çatışmalara dahil olmayacağını deklere etti. NATO Altıncı filoyu, Baltık filosunu, Alman panzerlerini vs. kullanmak yerine Ruslara hamburger satmayarak, Amerikan kahvesi içirmeyerek cezayı kesti. 

İtalya Rus oligarkların yatlarına, villalarına el koydu. Elbette villalar askeri üs, yatlar füze bataryası olarak kullanılıyor olabilir. İngiltere öğrencileri okuldan çıkardı, Balerinin işine son verildi vs. (Rus zenginlerinin kendilerine ait bir isimleri var. Oligark. ABD zengini Warren Buffet’ın, Bill Gates’in, Jeff Bezos’un, Elon Musk’ın böyle bir adı yok. Onlar şirin para babişkoları. Rus zenginleri ise ikinci sınıf, kötü, mafya zenginleri. Onun için ayırt edici, küçümseyici bir ada sahipler).

Magazin önlemlerinin yanında elbette Rus ekonomisini ve halkının yaşam koşullarını çökertecek yaptırımlara da başvuruldu. Rus bankaları finans sisteminin dışına itildi, Rusya’dan uçuşlar kısıtlandı, Boeing uçak ve bakım malzemesi satışını kesti.

Ekonomik yaptırımlarla ilgili bütün bu gelişmeler olurken uluslararası ticareti düzenleyen, liberalizmin savunucusu kurumlardan bir açıklama gelmedi. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü uluslararası turizmi savaş silahı olarak kullanamazsınız demedi. Uluslararası turizmin çatı örgütü sorunların çözülmesinde sadece diplomasinin kullanılmasını tavsiye ediyor. İnsanın yarattığı problemleri insanlarla çözün diyor. Kanada’daki Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği IATA, Boeing ve Airbus parça satmazsa Rusya’daki uçaklar nasıl güvenle uçacak bir açıklama yapmıyor. Serbest ticaretin baş savunucusu ve liberalizmin sesi Dünya Ticaret Örgütü Rus vatandaşlarının mallarına el konulmasını, ticaret ve işlerinin engellenmesini, durdurulmasını nasıl karşılıyor açıklamıyor. OECD, AB, NAFTA, ASEAN ekonominin silah olarak kullanılmasına ne diyor. Bilen yok.

Öte yandan hazır kıta derecelendirme rating şirketleri tam gaz not indiriyor, Rus işadamlarının seyahatleri kısıtlanıyor, Rusya ve Rus malı ucuzlatılıyor. Kısaca Batı’da Rus’un malı yağmalanıyor. 

Bugün Rusya suçlu ve cezalandırılıyor. Ama yarın hangi ülke cezalandırılacak bilen yok. Benzer operasyonlar geçmişte Kıbrıs Barış Harekatı yüzünden Türkiye’ye, başka sebeplerle Küba, İran ve Libya’ya yıllarca yapıldı. Genelde askeri, teknolojik alanları kapsayan ambargolar bu küçük ekonomilere ve uluslararası ticarete zarar verse de sıkıştırılan ülkeler şöyle ya da böyle bir çıkış yolu buldular. Bu kez hedef liberalizmin ilkelerini temelden sarsacak kadar büyüktür. 

Dünya’nın geri kalanı ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, Japonya’ya güvenebilecek midir? Onların şirketlerine nasıl bel bağlayacaktır. Örneğin bir Türk şirketi uçak alırken ilerde bana operasyon yapıp işlerimi baltalarlar deyip alacağı uçak için üçüncü bir alternatif aramayı düşünmeyecek midir? Bu örneği tüm iş kollarına yayabilirsiniz. Köfteciden, kahveciye, telefoncudan, petrolcüye her alanda iş yapanlar için risk vardır. (Örneğin, Starbucks kapanırsa ders çalışamayacak Türk üniversite öğrencileri yüzünden yüksek öğrenimin çökme riski vardır).

Rusya muz cumhuriyeti midir?

Uluslararası politika insan ilişkilerinin uluslararası alandaki yansımalarıdır. Birbiriyle teması olmayan toplumların uluslararası politikada anlam ifade eden karşılıklı eylemleri olmaz. Papua/Türkiye, Paraguay/Türkiye ilişkisi uluslararası politikaya pek konu olmaz. Uluslararası politikanın baş aktörleri ise şöyle sayılır:  Devletler, uluslararası örgütler (BM, AB, NATO gibi), hükümet dışı organizasyonlar(Kızılay, Kızıl Haç, Media gibi) ve çok uluslu şirketler. 

Bugün daha çok çok uluslu şirketlerin Ukrayna/Rusya savaşındaki pozisyonları endişe yaratmaktadır. Apple, Starbucks, Mcdonalds, Boeing, VW, Airbus, bunlar devlet organı değillerdir. Bütün dünyada iş yapan global şirketlerdir. Yerel ortakları, mallarına bağımlı tüketicileri vardır. Uluslararası politikada bu kadar etkin rol almaları geçmişte yaşanan muz cumhuriyeti olaylarını akla getirmektedir. Bilindiği gibi Amerikan meyve şirketleri Orta Amerika’daki muz ve diğer meyveleri yetiştiren ülkelere darbelere varan müdahalelerde bulunmuşlardır. Bu müdahalelere karşı koyamayan devletlerin adı siyasi literatürde “muz cumhuriyetine” çıkmıştır. 

Rusya muz cumhuriyeti midir? Ya da muz cumhuriyeti yapılabilir mi? Uluslararası politika açısından ilginç bir girişim yaşanmaktadır. Çok uluslu şirketlerin Rusya girişimi başarılı olsun ya da olmasın, dünyadaki küçük ve orta boy bütün ülkeleri uluslararası politikada yaşananlar ve gelecekte yaşanacaklar ve global şirketlerin rolü açısından düşünmeye itecektir.

Batı’nın tüm dünyaya dayattığı ve uğrunda savaşlara girdiği liberalizmin temeli mülkiyet hakkının ve sermayenin dokunulmazlığı, hukukun üstünlüğü, bireysel özgürlükler ve serbestlik ilkeleridir. Bugün bu ilkelerin hemen hepsi bizzat ABD başta olmak üzere Batı tarafından ihlal edilmiştir. Demek ki benzer ihlaller hizaya çekilmek istenen başka ülkelerin vatandaşlarına ve onların sermayelerine de yapılacaktır. Ülkelerinden paralarını kaçırıp ABD ve Batı varlıklarına yatıran şahıslar ve şirketler bu konuyu iyi düşünmelidirler. Abromoviç’e bir haftada Chelsea’yi sattıran güç daha küçük yatırımcılara neler yapmaz?

Liberalizm turizm demektir.

Liberalizme, özgür seyahate, harcama serbestisine, para transferlerine, hukuki korunmaya, güvene göbekten bağlı olan uluslararası turizm ciddi tehdit altındadır. Turizmin dış politika malzemesi yapılmasının önüne ciddi engeller getirilmeli, uluslararası politika aktörleri karar ve eylemlerinde turizm sektörünü gözetmelidirler.   

2022 sezonu turizmine gelirsek; elbette savaş ortamında en büyük darbeyi uluslararası turizm yiyecektir. Rus turiste (eğer çıkabilirlerse) Avrupa’da Türkiye, Mısır ve Tunus alternatifleri açık gözükmektedir. Batı Avrupa pazarından gelen turizm talebinde de sıkıntı olacaktır. Savaştan çok istenilen barışa geçilemezse (Rusya’nın saldırgan tavrı kısa sürede barışı zorlaştırmaktadır)Türk turizminin zarar görmemesi kaçınılmazdır. 

Soru Türkiye bu faturayı ödemek zorunda mıdır? Turizm çok uluslu bir organizasyondur ve Türkiye bu organizasyonun sadece bir parçasıdır. 1.750.000 yatak sadece Türk vatandaşları için inşa edilmemiştir. Havalimanları, yollar, hastaneler, parklar ve bütün alt yapı Alman, Rus, İngiliz, Hollandalı, Arap, İranlı ve diğer ülkelerden gelen insanlar için inşa edilmiştir. Türkiye’nin bu zararına turist aldığı ülkelerden sebep olan varsa; zararın tazmini konusunda külfete girmelidir. Türkiye’nin dahli olmadığı savaştan göreceği zararı ortaya koyacak ve tazmin yolunu arayacak bir mekanizma olmalıdır.