Olympos, Çıralı, Adrasan
Antalya’nın batısında, antik dönemin Likya bölgesinde kalan doğa harikası, tarih zengini üç turizm merkezimiz yer almaktadır; Olympos (Yazır Köyü), Çıralı Köyü (Yanartaş), Adrasan (Çavuşköy). Birbirine komşu olan bu 3 merkez birbirinden farklı beklentileri olan, genelde yerli, tatil severlere hizmet vermektedir. 1980’lerde stabilize yollardan ulaşılan, Antalya’ya da göreceli olarak çok uzakta bulunan bu köyler, bugün çok sevilen ve artan bir talep gören merkezler olarak, küçük ve mikro ölçekli yüzlerce tesisi ve binlerce yatağı ile Türk turizm sektöründe yer almaktadır.
Likya yürüyüş yollarının her geçen yıl daha da popüler hale gelmesi (35.000 yürüyüşçü/yıl) düşük sezonlarda da bölgeye (Yazır Vadadisi) bir kapasite yaratmakta, hızla büyüyen ve 2 milyon nüfusu ile devasa bir şehir olan Antalya’da Yazır Vadisi için sezon ve sezon dışı konaklama talebi yaratmaktadır. Elbette Yazır vadisinin mikro iklimi, zengin florası, teleferik ile kolayca zirvesine ulaşılan Tahtalı (Olympos) dağının görkemi ve iklimi, alevleri ile Yanartaş (Chimaera), Phaselis, Olympos, Rhodiapolis antik kentleri, Çıralı, Olympos, Adrasan plajları, Korsan Koyu, Suluada, Üç Adalar, Gelidonya Feneri bölgeyi eşsiz bir turizm bölgesi haline getiriyor.
Seksenlerin sonu ile birlikte Yazır Vadisine yönelik artan konaklama talebi daha çok yerel yatırımcıların pansiyon yatırımları ile karşılanmaya başlandı. Zaman içinde yatırımlar arttı ve bugünkü kapasiteye gelindi. Çıralı’da orman arazisi dahil bütün tarlalar pansiyon oldu, Adrasan’da portakal bahçeleri bungalovlarla yer değiştirdi, Olympos birbirinden farklı konaklama tesislerine kavuştu.
Elbette konaklama kapasite artışları sorunları da beraberinde getirmeye başladı. Artık tur tekneleri (140 adet) Adrasan plajına sığmıyor, otoparklar yetmiyor, dar yollardan ulaşım sıkıntı yaratıyor, kaldırımsız ve yetersiz aydınlatmalı yollarda misafirler yürümekte sıkıntı yaşıyor, içme suyu yetmiyor, kanalizasyonsuzluk ciddi problemler yaratıyor, velhasıl altyapısızlık Yazır Vadisini zorluyor. Sorunun çözümü elbette imarlaşma ve arkasından gelecek yatırımlar fakat imar çalışmasını da yöre halkının yapma yetkisi yok. Bakanlık ve belediyelerin soruna acilen el atması vadiye uygun bir imar planı çıkarması gerekiyor.
Yapılacak imar planı vadinin korunmasını sağlayacak ve sürdürülebilir kaliteli turizm için altyapıyı da Yazır vadisine getirecektir. Aslında imar ve turizm gelişimi konusunda elimizde yaşanmış örnekler var. Hem de Yazır vadisinin komşusu olan Tekirova ve Çamyuva’da. Turizm Bakanlığı’nın bağlı kuruluşu olan T.C. Turizm Bankası A.Ş.’nin Beldibi-Tekirova arasında geliştirdiği turizm merkezleri projesi kapsamında yaptığı imarlaşma bir başarı hikayesi olup Türk turizminin gelişmesin de örnek alınan işler olmuştur. Kırk yıl önce planlanan Kemer bölgesi bugün bile en seçkin turizm merkezlerini barındırmaktadır. Öyleyse TURBAN’nın 40 yıl önce yaptığını bugün Yazır vadisinde tekrarlamak yine bir başarı getirecektir. Az katlı oteller, halka açık plajlar, az katlı konutlar ve desteklenen küçük ve mikro oteller ile çevre dostu,yerel yaşam tarzı ile etkileşim içinde bir turizm bölgesi oluşacaktır.
Çıralı, Olympos ve Adrasan’nın talep görmesinin altında yatan bir özelliği de pansiyonların, çadırların, bungalovların daha çok yerel yatırımcılar tarafından inşa edilmiş ve işletiliyor olmalarıdır. Turizmin bu sosyal boyutu göz ardı edilmemelidir. TURBAN’nın 1954 yılından beri geliştirmek istediği turizm felsefesi işte budur: Türk kültürüne temas eden turizm. Kültürel etkileşim ancak küçük tesislerle yaratılabilir. TURBAN bu amaçla ev pansiyonculuğunu bile desteklemiş, zarar edeceğini bile bile küçük ve mikro tesislere yatırım yapmıştır.
İspanya, Fransa ve İtalya turizminin gelişmesinde ana faktör küçük işletmeler olmuştur. Kuzeylilerin yerel halka dokunarak kültürlerini deneyimleme fırsatını veren pansiyonlar Akdeniz yaşam tarzını popüler hale getirmiş ve 70’lerden başlayarak turizm patlaması yaşanmıştır. TURBAN’nın kemer projesinde bu anlayışın izlerini görmek mümkündür.
Avrupa Birliğinin 2023 verilerine göre, Fransa’da 29.375 tesiste 5.095.000 yatak bulunmaktadır. Ortalama 174 yatak.
İtalya’da 229.531 tesiste 5.207.000 yatak, ortalama 22 yatak.
İspanya 57.492 tesiste 3.821.000 yatak, ortalama 66 yatak.
Türkiye (Nisan 2025) 21.879 tesiste 1.963.796 yatak, ortalama 90 yatak. Bakanlık belgeli tesisler 170 ortalama yatak ile hizmet verirken, belediye(basit belgeli) belgeli tesisler ise ortalama 44 yatak ile hizmet vermektedir.
Görüleceği üzere en büyük destinasyonların konaklama yapısı küçük tesislere dayanmaktadır. Türkiye daha çok Fransa’ya yakın görünüm vermektedir. Küçük tesislerin sayısının artması turizmi tabana daha çok yayacağı için sektörü güçlendirecektir ve sezonu uzatıp turizmi 12 aya yayma hedefini destekleyecektir de.
İşte burada Yazır vadisinde sorun yaşanmaktadır. Üç merkezdeki turizm tesisleri de ruhsat alamamaktadır. Çünkü imar yoktur ve prefabrik yapılar dahi ruhsatlanma sorunu yaşamaktadır. Adrasan, Olympos ve Çıralı’daki küçük ve mikro yatırımcıların Bakanlık ve belediyeler tarafından desteklenmesi gereklidir. Onlara yasaklar getirmek yerine neleri yapmaları gerektiği gösterilerek, altyapı sorunları giderilerek destek olunmalıdır.
Bugünkü Antalya’nın zincir oteller sahibi büyük yatırımcıları da sektöre pansiyonlarla, kampinglerle, zücaciye ile girdiler. Sonra gelirleri ve kullanabildikleri finans imkanları ile muhteşem oteller inşa ettiler. Şimdi bu fırsatın sektöre yeni giren küçük yatırımcılara da tanınması lazımdır. Ruhsatlamada kolaylıklar göstererek önleri açılmalı ve finansa ulaşmaları sağlanmalıdır.
Küçük ve mikro yatırımcıların önce kısa süreli kiraladıkları evler yasaklandı, bu yasağın turizme bir katkısı olmadı. Konyaaltı sahilinde artık ev kiralayan turistler yok. Şimdi bungalovlar, çadırlar, pansiyonlar ruhsatlanmayarak yasaklama kapsamına girmektedirler. Yazır vadisi de bu durumdan olumsuz etkilenecektir.
Umuyoruz Bakanlık ve belediyeler küçük işletmelere daha fazla destek vereceklerdir.
Lütfen Bekleyin.