• 12 Nisan 2023 20:16
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Seçimlere doğru Turizm ve Siyasal Partilerimiz

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 12 Nisan 2023 Seçimlere doğru Turizm ve Siyasal Partilerimiz

Seçimlere yaklaşık bir ay kaldı. Türkiye; tarihinde görülmemiş bir ekonomik krizin içinde savruluyor. Toplumdaki gerginlik tırmanırken, erken seçim öncesinde geçmişten kalan, bildiğimiz siyaset ortamının benzeri geri geliyor. Yaklaşan seçimin atmosferi, 14 Mayıs sonrası için düşünmemiz gereken konuları unutturuyor.

Kamuoyunda iktidarın yasa tanımaz baskı ve uygulamalarına karşı eleştiriler yükselirken, seçime katılan partilerin çoğunda tartışmalar içe dönüyor. Eskiden aşina olduğumuz siyaset yöntemlerini çağrıştıran, aday belirlemelere itirazlar- kısa süreli olacağı bilinse de- gündemi esir alıyor. 

TİP ve aynı İttifakta yer alanlar dışında, hemen bütün partilerde adaylara itirazlar yükseliyor. Farklı siyasal partilerdeki eleştirilerin kökenleri, neredeyse bire bir örtüşüyor.. 

En büyük sorun; ne geçim derdi, ne çevremizdeki savaşlar, ne de kuraklık. Varsa, yoksa  ”milletvekili” aday listelerindeki sıralama. 

Dışarıdan bakanlara ilk bakışta şaşırtıcı gelebilir. Ama sadece bizde değil bir çok ülkede benzer tepkilere rastlanıyor.

İki büyük ittifak arasında aday belirlenmesine yönelik itirazlar dışında, benzeşen başka yanlar da var. Örneğin Turizme gösterdikleri ilginin yetersizliği. Kısa bir incelemeyle; Millet İttifakının ortak metni ile AKP’nin seçim beyannamesinde turizme ayrılan bölümlerin, zayıflıkları anlaşılıyor. Her iki metinde sözü edilen turizme ilişkin tasarlananlar, eskilerin âdet yerini bulsun dedikleri türden.Bu yaklaşımı ilk anda 21 yıl boyunca ülkeyi yönetenlerin turizmin önemini fark etmediklerini gösteriyor.

AKP 21 yıllık iktidarında başarı olarak nitelediği örneklerle, geleceği tasarlarken aslında hatalarını da itiraf etmiş oluyor. 

Yurda gelen turist sayısındaki artışın zirvesi olarak gördükleri, 2017 yılına ilişkin açıkladıkları veriler-AKP Seçim Beyannamesi S.191- değerlendirmedeki hatalarını gösteriyor. Elde edilen döviz geliri 2017 yılında kişi başına 811.-ABD Doları olurken, iktidara geldikleri 2002 yılında gerçekleşen harcama ise kişi başına 932.-Dolar. Özetle kişi başına düşen harcama  miktarı % 13 oranında azalmış.

Ancak muhalefetin de iyi hazırlandığı söylenemez. 

Kitle turizminin öne çıktığı dönemlerde ortaya atılan eskide kalan tezlerin, bazı hallerde gerisine düşen söylemlerle, bırakalım sonuç almayı, bulunduğumuz yeri korumak bile hayli zor olacaktır.

Gelişen teknoloji, artarak yaygınlaşan çevre bilinci, değişen uluslararası ekonominin bileşenlerine bağlı, Dünya’da ortaya çıkan yeni tüketici profili, henüz muhalefetin ilgisini yeterince çekmemişe benziyor. 

Pandemi sürecinin etkisiyle, geçmişte kalan ürün hazırlama ve satış modellerine dayalı önermelerden başarılı sonuçlar alınacağını beklemek iyimserlik sınırını geçemez.

Oysa muhalefetin; turizmde yönetimin yerelleşmesi, siyasal amaçlı kadrolaşmanın önünü açmak amaçlı; yurtiçi ve yurtdışı örgütlenme dahil merkezin verimliliğe etkilerini arttıran bir yönetişim modelini bugünden açıklaması çok yerinde olacaktır.

Örneğin, İzmir’de İkinci Yüzyıl İktisat Kongresinde açıklanan; “mukayeseli üstünlük” ve kurtarıcı olarak nitelenen; “tarımsal turizm” gibi romantik kavramlarla günümüzde sonuç almak çok güçtür.

Not: CHP’nin önümüzdeki seçimlerde, turizmin en önemli Bölgesinin merkezi Antalya’da, değerli bir meslektaşımıza; Sayın Sururi Çorabatır’a milletvekili adaylığı listesinde ilk sırayı vermesi, sevindirici bir başlangıç sayılmalı. Başarılar diliyorum.