• 12 Temmuz 2023 17:25
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Turizmde son gelişmeler 2

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 12 Temmuz 2023 Turizmde son gelişmeler 2

zal’ın modeli kamuya ait araziler ile ormanlık alanlarda turizm amaçlı yapılaşmanın önünü açtı. Uzun süren terör olayları ve ardından 12 Eylül askeri darbesi yüzünden dış dünyadan koparılan, kaynakları çok sınırlı bir ülkede yatırımların başlatılması için -belki- başka bir çare de yoktu. Türkiye’de henüz serbest rekabete dayalı ticari kuralları yerleşmemişti. 

Arazi tahsislerinin ilk taliplerinin çoğunluğu ağırlıklı olarak kamu müteahhitlerindeydi. Hatta Özal kabinesini kurmadan önce turizmin salt yatırımdan ibaret olduğu düşüncesiyle, “Turizm Bakanlığını “kapatmayı ve “İmar ve İskân Bakanlığına” bağlı bir genel müdürlük olarak düzenlemeyi planlamıştı.

1983-84 yıllarından başlayarak, kısa sürede kamu müteahhitleri tahsisleri aldılar. Konaklama tesislerinin inşaatlarına başladılar. Kamu; girişimcileri özendirmek amacıyla bir destek daha sağladı: “Kaynak Kullanımını Destekleme Primi”. Yatırımcının projeye ayırdığı özkaynağa, belirlenen oranlarda nakit katkıda bulunulacaktı. 

Teşviklerle birden artan yatak kapasitesi sezon dışında boş kalacağı için bir türlü beklenen verimliliğe ulaşılamıyordu. İlk yıllarda verilen fiyatlar kapasite arttıkça düşürülmeye başlandı. Alıcılar sınırlıydı ve pazar hâkim kuruluşlar tarafından kontrol ediliyordu.

Artan talep havalimanlarının büyütülmesini ve bazı bölgelerin merkezlerinde yenilerinin yapılmasını gerektirdi. Muğla’da Dalaman ve ardından Bodrum-Milas inşa edildi. İzmir’de Çiğli’nin yerine Adnan Menderese Havaalanları yapıldı. Antalya ve en önemlisi Atatürk Havalimanlarını kapasiteleri büyütüldü. Turizm gelişim planları çerçevesinden Akdeniz Bölgesi ile Güney Ege’de altyapı yatırımları başlatıldı.

Bu hızlı gelişmenin gözardı edilen yanı ise iç pazar dinamiklerinin hesaplanmasıydı. Sanayide olduğu gibi hizmet sektöründe de iç talep yaratılmadan, sezonluk dış talebe bağlı kalınarak fiyat istikrarını sağlamak ve gelir dengesini tutturmak mümkün olamazdı.

Başlarda destekler ve çok uygun fiyatlanan arazi tahsisleri, yatırımcılara cazip geldiği için maliyeti yüksek ve 12 ay hizmet verecek nitelikte tesisler inşa edildi. Özellikle antik çağın doğal güzellikleriyle anılan, en önemli uygarlık merkezlerinin ortasında yüksek kapasiteli ve çevrenin geleneksel yapılarıyla uyumları tartışmalı, çok farklı bir mimari tarz ortaya çıktı.

Bazı girişimciler; arazi tahsisleri ve kaynaklara ulaştıkları kolaylıkla, tesisleri de yönetebileceklerini düşünmüş olmalıydılar.  Serbest rekabetin uluslararası kurallara göre sürdüğü bu alanda; işletmeciliği de üstlendiler.

Ne var ki, Irak’ın 1990 yılında Kuveyt’i işgali ile başlayan bölgedeki çatışmalar, ayrılıkçı terörün yaygın etkileri, geride bıraktığımız 40 yıla varan süreçte turizmin ülke ekonomisindeki önemli yerini değiştirmeye yetmedi.

Türkiye; yurda gelen ziyaretçi sıralamasında 6.ve kişi başına turistik harcamalarda 12.basamaktaki yerini koruyor.

Ancak yıllar içinde artan kişi sayılarına karşın kişi başına döviz harcamalarında çok gerilerde.

İlk düğmesi dış talebe göre iliklenen gömlek örneğindeki gibi bir yerde hata yapılmıştı. Üstelik sürekli başarı hikayeleri anlatan siyasetçiler, iç politikayı yönlendirmeyi amaçlayan tutumlarıyla, turizmin geleceğini karartıyorlardı. Ve en hazini bu konuda sektörden de fazla ses çıkmıyordu.

Aslında başarı sektörün pazarlama bölümünün dışa açılmasıyla, 80’li yıllarda kimsenin aklına gelmeyecek pazarlarda sağlanıyordu .Olağanüstü boyutlardaydı.

-Devam edecek-