Bad el harab ül TÜRSAB
Aslı, ‘’Basra harab olduktan sonra..’’ olan bu deyişi Türsab ile benzeştirdim.
Tekilci ya da çoğulcu yönetim anlayışı demokrasi ile ilgilidir. Örgütlenme özgürlüğü bir tarafta, örgütlenmeyi dağıtma eylemi diğer tarafta.
Aynı tarife uygun işleri yapanlar bir araya gelir.
Bizim 1618 sayılı yasa ‘’Seyahat acentaları ve birliği yasasıdır. Bu yasada tarif edilen seyahat acentası niteliğine sahip olanlar bir araya birlik olarak getirilmiştir yasa ile.
Aşçılar et pişirir, sebze pişirir, tatlı yapar, tuzlu yapar, sulu yapar, acılı yapar.
Bunu yapanlara genel olarak aşçı denilir.
Aşçıları yukarıda saydığım gruplara bölersek acaba aşçıların eline ne geçecek?
Seyahat acentaları yasasında tarif edilen işleri yapan, benzer enstrümanları kullanarak organizasyonları yapanları, alt dallarına göre ayırmak ,dini turizm, doğa turizmi, uçak bileti başta olmak üzere kara, hava, deniz yolu vasıtasıyla ulaşım sağlayanların biletlerini satanları, kongre konferans turizmi yapanları, avcılık, dağcılık, kuş gözleme, kültür turu, macera turizmi vs. vs yapanları birbirinden ayırarak acaba acentaların sonuçta eline ne geçecek?
Şöyle soralım, kimin eline ne geçecek, kimin hangi amacına hizmet edecek?
Acentamın bağlı olduğu yasanın değişmesini, revize edilmesini, günün koşullarına uygun hale getirilmesini ben de istiyorum. TÜRSAB’ın üyesine hizmet edebilmesinin koşullarını belirginleştirmek, yönetimin elini o konuda ne bağlıyorsa bunu serbest bırakmak, üyelik aidatı gibi gereksiz paraların, akıl almaz miktarlara yükselmiş aidatların makul oranlara indirilmesini, ,gücü Birliğin bütçesinin güçlendirip tepede toplamak yerine tabanda ,örneğin BTK’larda toplanmasını sağlayıcı düzenlemeler yapmak, acentacılık faaliyeti dışında her işi yaptığı halde birliğimize üye olarak işini yapmak zorunda bırakılan öncelikle ulaştırma sektöründeki üyelerin Ulaştırma bakanlığı altında örgütlenmelerinin önünü açıp, bu konularda Türsab’ı yetkisiz bırakmak ,tanıtım bütçelerinden üyelerin yararlanmasını sağlamak gibi onlarca konuyu yeni düzenleme ile yaşama geçirmek varken, kime nasıl yaralı olduğunu bilemediğimiz, somut ya da soyut iddialarla desteklenen görüşlere dayanarak harekete geçmek acaba kimin işini kolaylaştıracak sektörümüzde.?
Sayın Cumhurbaşkanı onlarca konuşmasında hep bütünleşme, birleşme yanlısı konuşmalar yapmıştır. Birlikten kuvvet doğar lafı, çok bilinen bir atasözümüzdür.
Samim olarak soruyorum. Bu yeni düzenleme mevcut yapıdan ,kanundan doğan rahatsızlıklar nedeniyle mi yapılmak isteniyor. Türkiye , Birlik.. gibi ibarelerin kaldırılması kimin isteği? 1618 sayılı kanun ortadan kaldırılınca ortada Türsab kalmayacağına göre, Türsab’a ,Türkiye’ye dokunulmamış mı oluyor?
Türsab’dan memnun olmadığımız onlarca konu var, onlara dokunulması yerine varlığını ortadan kaldırmak kimin işine yarıyor? Yerine kurulacak 3-5 başka birlik , temel sorunlarını farklı birliklerle mi duyuracak? Federasyon mu olacak?
Hangi üyelerimiz bunu talep ediyor?
Birliğimiz üyelerinin bakanlığımızın kontrolündeki TGA’dan yeterince yaralanması konusu, müze fiyatları ve yeni düzenlemelerin getirdiği sorunlar, maliyetin altında fiyatlarla satış yaptığı bilinen tur operatörlerini yeni yasaya gerek kalmadan işten men etme, Masak denetimine alma, bu yolla düzgün ticaret ortamını sağlama, yurt dışı kaynaklı rezervasyon şirketlerine verilecek komisyonları dünya standartlarına indirme,centa sahip ve çalışanlarının çektiği vize işkencesi gibi vs vs gibi sorunları ortadan kaldıracak, dertlere çözüm olacak işleri gündeme alsak, nasıl olur?
Basra harab olmadan bir kez daha düşünsek!