• 03 Mayıs 2024 21:53
  • 0
  • 6 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Türkiye nasıl kalkınır?

Bu yazıyı dinleyin
Kayhan Taner Özen 03 Mayıs 2024 Türkiye nasıl kalkınır?

 

              Başlıktaki soru ekonomi, toplum ve siyasetle ilgilenen entelektüellerce yüzlerce yıldır tartışılmaktadır. Toplumların geleceği açısından hayati önem taşıyan bu soruya sosyal ve ekonomik alandan yüzlerce çözüm önerisi ortaya atılmaktadır. Kimi eğitim ile sorunun çözüleceğini, kimi önerdiği yönetim sistemi ile sorunun hemen çözüleceğini, kimi toplumun ahlaki değerlerinin yükseltilerek yine sorunun çözüleceğini ilan etmektedir. Ortaya atılan teorilerden vücut bulup uygulanma olanağı bulananların bazıları toplumlara fayda getirmiş, kimileri de toplumları felaketlere sürüklemiştir. 

Tarihten günümüze kalkınma konusunu ele alınmaya çalışılan üç makaleden sonra bu dördüncü makalede Türkiye’nin nasıl kalkınacağı sorusuna ekonomi teorisi içinde uluslar arası ticaret ve yapılması gereken yatırımlar yönünden bakılmaya çalışılacaktır.

Günümüz dünyasında halen ekonomiler ülke bazında sınırlar içinde devletler tarafından kanunlar çerçevesinde yönetilmektedir. Her ülkenin ekonomisinin özel koşulları olmakla beraber hepsinin dış ticarete ihtiyacı vardır. Hammaddeler her ülkeye eşit dağılmadığı gibi her ekonomide de her malı ve hizmeti üretememektedir. Dolayısıyla bazı mal hizmetler dışarıdan alınmalı, bunun karşılamak için de mal ve hizmetler dışarıya satılmalıdır. Bu ticaretteki ülkeler lehine ve aleyhine dengesizlikler ülkelerin zenginliğini ve fakirliğini belirlemektedir. Dış ticarette fazla verenler biriktirdikleri gelirlerle yatırımlara daha fazla kaynak aktarabildikleri için gelecekteki gelirleri daha da artmakta, kalkınmaktadırlar. Fakir olanlar ise yerinde saymakta hatta göreceli olarak daha geriye gitmektedirler.

Ülke ekonomileri uluslar arası ticaretten iki faaliyet alanından pay alır. Birincisi içerde üretilen mal ve hizmetlerden elde edilen gelirlerdir. Turizm burada en iyi örnektir. Uluslar arası turizm gelirleri ülke içinde üretilen mal ve hizmet ile elde edilen ihracat geliridir. Türkiye buradan ekonomisinin büyüklüğüne oranla iyi bir gelir elde etmektedir. İkincisi ülkede üretilen mal ve hizmetlerden yapılan ihracat ile elde edilen gelirlerdir. Dışa satılan ham maddeler ve mamul ürünler net dış ticaret gelir kalemleridir.

Günümüz dünyasında uluslar arası ticarette yer alan en güçlü figür ise çok uluslu şirketlerdir. Bu şirketler bir ülkenin ekonomisine bağlı olup vergisini orada ödemekle beraber (Apple, Samsung, Xiaomi, Ford, P&G, Barklays, Sony, Toyota, Kraft, Nvidia, Bayer, Arçelik vs.) bütün dünyada mal ve hizmet üretip satmaktadırlar. Uluslar arası kanunlar bu şirketleri o kadar iyi korumaktadır ki mal satamadıkları, sözlerini geçiremedikleri bir yer yoktur. Bugün dünyanın herhangi bir ülkesinde basit bir markete girdiğinizde; gıdadan - kozmetiğe, temizlik ürünlerinden – sağlık, hijyen ürünlerine fabrika marifetiyle üretilmiş her üründe uluslararası şirketlerin adını görürsünüz. 

ÇUŞ her ne kadar global olarak faaliyet gösteren şirketler gibi gözükseler de bu şirketler özünde sadece mensubu oldukları ülkelerin yararına çalışırlar. Sadece kurumlar vergisini kendi ülkelerinde ödemekle kalmazlar, katma değeri yüksek olan ürünleri de kendi ülkelerinde üretirler. Araştırma geliştirmeyi kendi ülkelerinde yaparlar. Yüksek ücretli iş pozisyonları menşei oldukları ülkelerindedir. Kendi ülkesinde yıllık 300-400.000 $ ödediği mühendise, Türkiye’de yıllık 30.000 $ öderler. İşçiye kendi ülkelerinde 70-80.000 $ ödemekte beis görmezler, ürün sattıkları yerel pazarlarda işçilerine neden yıllık 10.000 $ ödediklerini sorgulamazlar. ÇUŞ anavatanlarına sadece Dünya pazarlarından kazandıkları karı transfer etmezler, insan kaynağı, hammadde dahil mümkün olan her şeyi transfer ederler. Samsung 2023 yılında 196 Milyar $ ciro elde etmiştir. Bunun ne kadarı Kore lehine yazılan kardır, bilinmez.

Türkiye’nin kalkınması için ihtiyacı olan dış gelirleri elde etmesinin yolları ise şunlardır;

  1. Türk ekonomisi içerde döviz getiren üretimini artıracaktır. Turizm gelirlerini artırmanın yollarını bulacaktır. Daha fazla zaman geçirmeden uluslar arası turizmin ihtiyaçlarına yatırım yapacaktır. Tarsus turizm destinasyonunu açacaktır. Turizm faaliyetlerini ülke geneline ve on iki aya yayacaktır. Böylece önümüzdeki beş yıl içinde turizmden ekstra yıllık 10 milyar $ gelir elde etmek mümkün olacaktır.

İthal ikamesine yönelik üretimi artıracaktır. En kolayı tarım üretimini artırmak hem ihracatı artıracaktır hem de gereksiz ithalat kalemlerini ortadan kaldıracaktır.

  1. Türkiye ihraç edilebilecek ürünlerin geliştirilmesine yatırım yapacaktır. Bu önermeyi ortaya atmak kolay, gerçekleştirmek zordur. İnovasyon (yenilikçilik, yaratıcılık) gerektirir. İnovasyon ikiye ayrılır; süreç inovasyonu ve gerçek inovasyon. Birincisinde mevcut bir üretim tekniğini, teknolojisini geliştirmek yatar. Örneğin tüplü siyah beyaz televizyonlardan günümüz 2.5 metrelik panel televizyona geçişlerdeki tüm yenilikçilik adımları süreç inovasyonudur. Hiç olmayan bir teknolojiyi geliştirmek ise gerçek inovasyondur. Televizyonu bulmak, Kodak firmasının dokunmatik ekrandan kumandayı bulması gerçek inovasyona örnektir.

Türkiye’nin kaynaklarını yenilikçi, yaratıcı ürünler üretmeye ayırması gereklidir. Kore önümüzdeki yıllarda mikroçip teknolojisinin geliştirilmesine 800 Milyar $ yatırma kararı almıştır. Aynı Kore 15 yıl kadar önce de panel ekranlar teknolojisine 40 Milyar $ yatırmıştı. Günümüzde Kore firmalarının dahil olmadığı bir TV üretmek neredeyse mümkün değildir. Yapılan yatırımın kaç katını Samsung ve LG ülkeye geri getirmiştir ve ülkenin kalkınmasına hizmet etmiştir iyi analiz etmek gerekir. 

Türkiye rekabetçi olabilmek için tamamen yeni alanlara yatırım yapmalıdır. Örneğin güçlü tekstil sektörünü teknoloji ile birleştirerek geliştireceği klimalı giysiler devasa bir pazar olacaktır. Hem askeri giysiler, hem sıcak ülkelerde kapalı giyinen kadınlar klimalı giysilere ihtiyaç duymaktadır. Biyomedikal alanı, yapay organlar, giyilebilir teknolojiler geleceği olan alanlardır ve Türkiye’nin inovativ ürünler geliştirebileceği alanlardır. Güçlü sağlık sektörü teknoloji ile kısa zamanda birleştirilip talebi güçlü ürünler geliştirilebilir. Turizm Türkiye’nin güçlü alanıdır. Robot odalar, pişirme ve servis araçları burada geliştirilip tüm dünyaya satılabilecek mallar olacaktır.

Sektörlere göre benzer örnekler artırılabilir.

  1. Türkiye son çeyrekte özelleştirme yoluyla ve özel sektör şirketlerinin ÇUŞ’e satılması yoluyla uluslar arası ticaretteki pazar payını kaybetmiştir. Kimya, kozmetik, gıda gibi alanlarda ÇUŞ olma yolunda ilerleyebilecek Türk şirketleri bu fırsatı kaçırdığı gibi hepsi ÇUŞ’in Türkiye bayisine dönüşmüşlerdir. Artık ARGE harcamaları, yeni üretim tesisi yatırımı gibi ekonomiye katkı sağlayacak alanlar gündemden çıkmıştır. İthal et, sat, kazan, karı gönder faaliyeti devredilen şirketlerin yeni fonksiyonu olmuştur.

Uluslar arası alanda faaliyet gösterecek çok uluslu Türk şirketlerinin sayısı artırılmalıdır. Devlet yönünü ÇUŞ olmaya çevirmiş girişimleri radikal bir şekilde desteklemelidir. ÇUŞ olma potansiyeli olan şirketlerin yabancılara satışlarına engel olmalıdır.

              Yukarda belirtilen ülkeyi kalkındıracak işler için elbette kaynak gerekecektir. Yatırımlara aktarılacak kaynaklar konusu ayrı bir yazı konusu olmakla beraber Türk Uluslar arası Turizm Sektörünün 2000 yılından buyana ülkeye soktuğu yaklaşık 750 Milyar $ kaynağa ve bunun harcanma şekline bakmak yeterli olacaktır.