OTELLER ACENTA OLURKEN
Acentacılık hayatıma, Incoming şirketlerinde Avupalı Tur Operatörleriyle çalışarak başlarken, bir çok
Avrupa Turizm Fuarlarında pazarlamaya gitmiş yeni ortaklar edinmiş ve zaman içinde ABD, Japonya
hatta Avustralya pazarlarından da işler yapmıştım. 1991 yılında SSCB’ nin çökmesiyle, burnumuzun
dibindeki 300 milyon kişinin de Türkiye’ye tatile geleceğini görmemek mümkün değildi ve 10-15 öncü
meslektaşla birlikte bu pazara ilk girenlerdendim.
Hepimiz kapı kapı Rusya ve Ukrayna’da pazarlama yaptık. Antalya dediğimizde İtalya’mı diyen de oldu
ve onlarca, yüzlerce acentayı Türkiye’ye getirip, elbette otellerin de desteği ve ücretsiz
konaklamalarla onları ağırladık. Avrupalı ve hatta ABD ‘li Acentalara Türkiye’yi anlatmaya gerek yoktu,
çoğu turizm kapasitemizi biliyordu ve tersine birçok önyargıyla mücadele etmek ve hatta politik
Ermeni –Rum tartışmalarına bile girmek vardı. Batıda, turizm pazarlamasında bir diplomat gibi
pazarlama mücadelesinden çıkmak bir marifetti. Şimdi unutulan Midnight Express’ten tut Kürt
meselesine, turizm pazarlamasının bir köşesinde bu konular otururdu!
Rusya-Ukrayna ve ötesi Avrasya’da ise böyle bir durum yoktu ve onlar için cenneti vaad ediyorduk. 90
larda eşofman, terlikle geldikleri Antalya’da yemeğe oturup dönerin-dolmanın-baklavanın yanında
‘’campari-oranj’’ içmek başlı başına bir rüyaydı onlar için! Pazarlamada Türkiye’nin ve bizlerin
sundukları olağanüstü çekiciydi ve bir ay önce Antalya’yı gören bir Rus acenta, hemen dönüşünde
rezervasyon yağdıracak kadar etkilenirdi!
Bir Acentacı olarak, İstanbul, Antalya başta olmak üzere Türkiye’nin önde gelen tüm turistik
merkezlerinde yüzlerce acentayı, elbette Otellerin free konaklama destekleriyle, yıllarca hep birlikte
ağırladık ve hep birlikte kazandık ve halen de öyledir!
Ancak bir gün (2000başları), Antalya’da bir oteli ziyaretimde bir de baktım ki bir Ukraynalı acentam
lobide oturmuş otelden bir yetkiliyle laflıyor! Hayretle yanlarına gittiğimde o da utanır gibi şaşırdı…
Meğer Otel onu davet etmiş o da atlamış uçağa gelmiş ve haberim de yok! Başka bir gün, ‘’guest
relation’’ diye kurulan ve gizli amacı aslında tam da yazacağım konu olan bölüm, önüne müşterilerimi
oturtmuş ‘’vukuatlı nüfus sureti’’ gibi işini gücünü evini adresini her şeyini kaydedip bir de Otelin
bonus kartını veriyor!
İşte o günlerden itibaren Otellerin direk rezervasyon almak üzere web sayfalarını sonuna kadar
geliştirip, müşteriye avantaj kartları verip, hem yurt dışı acentayla hem müşteriyle doğrudan ilişki
kurup, işin esas sahibi Tur Operatörünü ve yerel acentasını atlatarak, onların müşterilerine tam
anlamıyla ‘’sarkıntılık’’ ederek yine tam anlamıyla ‘’çalmaları’’ başladı ve şu anda Türkiye’de, oranını
en az %40-50 lerde diyebileceğimiz doğrudan bir Otel-Müşteri ilişkisi başladı. (bazı istatistikler,
dünyadaki mobil rezervasyonları yani direk müşteri rezervasyonlarını %70-80 lerde göstermekte)
Otellerin doğrudan müşteriye verdiği hizmetler, acentanın parayla sattığı ‘’VIP araçla’’ alan karşılama
otele transferden tutun daha da ötesine bir çok acentacılık hizmetini de içermekte!
Tüm pazarlarda bir bölgenin pazarlanması ve tanıtılması elbette Acenta -Otel ve bazı durumlarda
Havayolu işbirliğiyle yapılmakta. Bu tanıtım, ’’info’’ gezileri, yurt dışı Tur Operatörü tarafından
planlanıp, acentalar seçilerek, otel tarafından da ‘’bedava’’ ağırlamayla sağlanmaktadır. Yani tam bir
ikili işbirliği içinde bu iş yapılmaktadır. Bu noktadan hareketle Otelin de müşteri üzerinde hak sahibi
olduğu, ‘’bedava ağırladık ya, bir kartvizitini almayalım mı’’ dendiği çoktur! Veya bazı Oteller de;
‘’Operatör, Otel inşa ediyor veya satın alıyor-kiralıyor, kendi zincirini oluşturuyor, biz niye onun işine
soyunmayalım’’ derken, kendi Tur Operatörü şirketini kuran da yok değil. Bu yaklaşım ile konunun
saptırılmaya çalışıldığını herkes anlamaktadır! Bir Otelin Tur Operatörlüğü kurarak bu işe girmesi
başka bir konu, Otelin bir Operatörün acentasını-müşterisini ‘’çalması’’ başka bir konudur.
Yurt dışındaki perakende-satış Acentalarıyla Otelin bir noktaya kadar ilişkisi makul görülse de, Otelin
müşteriyle direk temas kurup rezervasyonları direk almaya çalışması başlı başına bir etik sorunudur
ve tam anlamıyla ‘’istismardır’’. Bu, her türlü Toptancı-Perakendeci-Tüketici ilişkisi için de geçerlidir!
Batılı-Avrupalı veya Türkiye’deki perakendeci Acentalar ve bu tür durumlara pek girmese de, Rus
veya diğer Avrasyalı perakendeci acentalar için otellerle direk çalışma ortamı, hem alt yapı hem de
‘’etik’’ açılardan çok daha müsaittir.
Konuya bir de en havalı kelimelerle ‘’efendim teknolojik trendlerde artık insanlar mobil sistemlerden
rezervasyonlarını yapmakta ‘’ filan gibi süsler de konularak, yapılan iş masumlaştırılmaya
çalışılmakta… Bir kartvizitle başlayan ‘’sarkıntılık’’, müşteriyi direk rezervasyonla ‘’çalmaya’’ varmış ve
bunun adı ‘’teknolojik trend’’ mi olmuş? Elbette müşterinin, Otelin web sitesine girip de rezervasyon
yapmasına diyecek bir şey yok! Fiyat, otelin resepsiyonunda asılı ‘’rack rate’’ i olduğu sürece! Kaldı
mı rack rate? Sorunun temelinde bu var tabii! (Unutulmuştur yazayım; ‘’rack rate=kapı fiyatı, bir
otelin hiçbir indirim ve avantaj uygulanmadan afişe edilen en yüksek fiyatıdır)
Bu konuyu dürüstçe, açık ve net konuşmadıkça yıllardır askıda bekletilmekte olan Türsab yasasındaki
Oteller lehine yapılmaya çalışılanları ne anlarız ne de sektörün geleceği ile ilgili öngörülerde
bulunabiliriz.
Bir kere en baştan Tur Operatörleri, Oteller ile yaptıkları anlaşmalarda, sen benim acentama,
müşterime sarkarsan, ‘’kontrat iptal olur ve tazminat, vs.‘’ gibi maddeler konularak işe başlanması
gerekir. Hiçbir otel, Acenta/Tur Operatörü kontrat fiyatından en az %50 fazla olması gereken afişe
fiyattan daha düşük bir fiyatı, piyasaya, tüketiciye, vs direkt olarak veremez. Hatta bunu Bakanlıkta
sümen altı bekleyen meşhur Türsab yasasına koymaya ne dersiniz?
Haydi sonra göreyim mobil sistemlerde-akıllı telefonla yapılan sarkıntılıkları! 90 ların sonlarına kadar
yaşanmayan bu tür durumlar, internet ve akıllı telefonlarla gelişmiş ve mertlik bozulmuştur!
Mesela; bir acentacı olmanın yanı sıra Oteller zinciri sahibi Turizm Bakanı, Otellerinde acaba direk
müşteri ile çalışmayı daha mı uygun bulmaktadır ve Türsab yasasındaki ve TGA daki Acenta karşıtı
tutumunun nedeni bu mudur?