• 27 Şubat 2022 17:20
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Rusya’yı AB’ye almak!

Bu yazıyı dinleyin
Refet Kayakıran 27 Şubat 2022 Rusya’yı AB’ye almak!

İlk Mc Donald’s restoranı, Kremlin’e beş dakika yürüyüş mesafesinde 2 kilometrelik Moskovalı kuyruğuyla 1990'da açıldığında SSCB artık iflas etmek üzereydi. Oradan bir yıl sonra ilk geçtiğimde kuyruk hâlâ yerinde duruyordu ama Sovyetler tarihe karışmış ve Rusya da tüm diğer SSCB cumhuriyetleri de artık kapitalizme teslim olmuştu. 

Hiç fazla eveleme geveleme, siyasi jargon kullanmaya gerek yok... SSCB halkları, 80 lerden itibaren Batıdaki özgürlüğü ve tüketim malları bolluğunu anlamış, kendi ülkelerinde yokluklarla kuyruklarla sürünmekten bıkmış usanmış ve sonunda hiç de gerçek olamayan bir Sovyet Sosyalizminden, Batı Kapitalizmine, kansız- savaşsız yumuşacık geçivermişti. Ağababa Rusya da 1991 de bunu onaylamak zorunda kalmıştı.

Bugün hemen bir oylama yapılsa, Rusya nüfusunun %60 ı hemen AB ye üye olalım der. Bunu Sovyetlerin dağıldığı 1991 den itibaren nasıl Estonya’dan Polonya’ya tüm Sovyet paydaşları hemen istediyse (ve hemen kabul gördüyse ) Rusya’ya sormak-davet etmek-masaya oturtmak Avrupa’nın göreviydi! Sormadılar-davet etmediler-masaya oturtmadılar… Batı, Rusya’nın çeperini kuşatmayı ve en son Gürcistan’a bile ulaşmayı hedefledi ama Rusya’ya yaklaşmayı beceremedi veya istenmedi! Evet Nato ile bir flört yaşandı ama AB, Natosuz bir yaklaşımda bulunamadı.

Aslında Rusya, tüm diğer Sovyet paydaşlarından önce hemen AB yle masaya oturtulmalı ve derhal NATO üyesi yapılmalıydı! Oysa Batı, adım adım tersini yaptı ve sanki ayıyı gittikçe ininin derinlerinde kıstırdı! Sonunda ayı da can havliyle dışarı fırladı ve pençesini en yakınına, kardeşine attı.

SSCB yi kansızca yok etmiş, kapitalizme geçmiş, tüm diğer Sovyet paydaşları gibi kendince bir demokrasi yolunda ilerleyen Rusya,  bir Macaristan, bir Polonya, bir Yugoslavya kadar Batı ittifaklarını hak etmiyor muydu? 1917 den itibaren ve sonrasında 20 milyon vatandaşının kanıyla oturtulmaya çalışılan Sovyet rejiminden bir çırpıda kansızca özgürlüğe kapı açan Rusya, ABD ve AB nin yakın ilgi ve şevkatini hak etmiyor muydu?

Yani Rusya’ya da, Putin’e de hala SSCB gözüyle bakmak ve kendi rejimini yaymak isteyen bir emperyal gözüyle onları değerlendirmek tam bir cehalettir. Biz, 90 lardan bu yana iş yapanların ve tüm dünyanın gözü önünde, Rusya, adım adım tüm kurumlarıyla, yasalarıyla,  hızla kapitalist bir sisteme evrilmiştir. Putin’in ağzından da tek bir SSCB veya sosyalizm övgüsü duyulmadığı gibi tersine eleştirileri boldur! Demokratik gelişimi de haliyle bir süreç alacaktır. 1950 den beri demokrasi yolunda çırpınan Türkiye bunu en iyi anlayacak bir ülke iken, şu anda herhalde ne Macaristan ne Polonya henüz demokratik kurumlarını da, gelişimlerini de, AB nin tüm desteğine karşın, tamamlamamıştır. Kaldı ki 140 milyonluk Rusya’da, Putin gibi 40 lı yaşlarına kadar Sovyet kafasıyla yetişmiş bir Başkan ve onun yaşıtı bir idare ve nüfusun hakimiyetinden, 90 sonrası yetişmiş batılı normlara sahip bir nüfus ve yönetime evrilmek bir süreç de alacaktır. Bunu hızlandırmak ve kucak açmak batının elindeydi! 1960 lardan beri Avrupa kapılarında süründürülen Türkiye, Batının, Rusya dışındaki tüm Varşova paktı üyelerini Natosuyla, AB siyle hemen sarıp sarmalayıp kucaklamasını, içine almasını nasıl yadırgayıp belli bir kırgınlık yaşıyorsa, Rusya’da sessizce ve derinden bu ötelemeyi yaşamaktadır!

Savaşsız, mutlu, özgür bir dünya için Rusya’nın yok ettiği SSCB sonrasında, bu ikili ve artık Çinle de üçlü gerilime dayanan soğuk savaştan ve de yaratacağı sıcak savaşlardan medet umanlar, bundan kar edenler, Rusya’ya SSCB muamelesi yapmaktan çıkar sağlayan ve şu anda Ukrayna savaşını urduracaklarına, oraya silah yollamaya başlayanlardır. 

Aman dikkat, yine Goeben ve Breslau Boğazlardan geçmeye kalkmasın!