• 23 Şubat 2022 17:56
  • 0
  • 2 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Turizm ve Savaş

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 23 Şubat 2022 Turizm ve Savaş

Ekonomideki kriz derinleşiyor. İktidarın artan kamuoyu tepkisini yatıştırmak amacıyla yeni bir gündem arayışında olduğu çok açık. Son aylardaki gelişmeleri kısaca anımsamaya çalışalım.

Önce yirmi yıllık AKP iktidarının sağladığı nimetlerden söz edildi. Ardından külfet paylaşımının doğallığını vurgulayan bir çıkış yapıldı. Bu açıklama iktidarın krizin farkında olduğunu gösteriyor.

Ancak beklenen ölçülerde etkili olmayınca, başka bir konu başlığı denendi. 

Bir kurtarıcı başlığa ihtiyaç vardı, kısa sürede bulundu ve gündeme getirildi. 

Turizm gelirleri ihtiyacı fazlasıyla karşılayacak ve bollaşan döviz sayesinde, enflasyon hızla düşecek, fiyatlar da aşağı inecekti. Özellikle gözlerden okuma yeteneği ile ekonomi alanında yeni bir çığır açan, Hazine ve Maliye Bakanı tarafından kurtarıcı ilan edilen turizmin, kendisinin kurtarılmaya ihtiyacı varken yapılan bu açıklamaların, pratikte geçerli olmayacağı ortada. 

Türkiye; uzun süren AKP iktidarı sürecinde, ziyaretçi profilinde köklü değişiklikler yaşadı.

Örneğin 1996 yılında Avrupa ülkelerinden gelen ziyaretçilerin toplam içindeki oranı %71 iken, yirmi yılı AKP iktidarında geçen 1992-2021 yılları arasında, bu oran %41 ‘e iniyor. 

Bir başka örnek ise 2000 yılında toplam ziyaretçiler içindeki payı %22 olan Almanya’nın, süreç içinde %11’e gerilemesi. Aynı dönemde Rus ziyaretçi sayısı %7 ‘den, %16’ya yükseliyor.

Geride bıraktığımız 2021 yılı sayıları da olası bir savaş durumunda, Hazine ve Maliye Bakanımızın umutlarını söndüreceğe benziyor. Bu dönemde ülkemizin ziyaretçi sıralamasına bakıldığında, 4,5 milyon turist ile Rusya’nın ilk sırayı aldığı, ardından 3,08 milyon turist ile Almanya’nın geldiği gözleniyor. 3.Sırada ise 2,06 milyon kişiyle Ukrayna var.

Rusya ile Ukrayna arasında artan gerginliğin, sıcak çatışmaya yol açma olasılığını bir yana bırakalım. Savaş ile turizmin aynı cümlede kullanılması dahi ürperticidir. Bu süreçte uluslararası yaptırımların uygulanmaya başlaması halinde, Türkiye’nin en fazla ziyaretçi aldığı 1. ve 2. Ülkenin sınırlarını kapatmaları ya da giriş çıkışları sınırlamaları, son 3 yılını krizle içiçe geçiren turizm sektörüne ağır bir darbe vuracaktır.

Özellikle işletmeler açısından bakıldığında, artan girdiler ve geçtiğimiz 2 yılda uğranılan kayıplar; tırmanan bir çatışma ortamında, 2022 yılında sektörün yaşamını sürdürebilmesi için planlı desteğe ihtiyaç duyabileceğini gösteriyor. 

Gecikmeden, kayırmacılığı kesinlikle dışlayan, dayanaksız iyimser beklentilerle oyalanmadan hazırlanacak bir “acil durum planı”, Bakanlığın koordinasyonunda ilgili Bakanlık ve kurumların katılacağı, sektörün meslek örgütlerinin mutlaka yer alacakları bir çalışmanın kamuoyu ile paylaşılarak, hazırlanması zorunlu. Özellikle çalışanların kollanacağı bir planın krizin etkilerini azaltacağı ortada. Yarın çok geç olabilir.