Geleceğimizi ne belirleyecek ?
Türkiye turizm sektörü salgın döneminde – ki özellikle 2020 de, gerek küresel gerekse yerel çapta en fazla olumsuz etkilenen sektör olarak başı çektiği, toplumun tüm katmanları tarafından bilinmektedir.
Gerek sermaye gerek se iktidar kanadından durumun, en zor geçen bir süreç olduğunun kabullenildiği anların sonuna doğru gelmekte olduğumuz 2022 yılı ve sonrasında geleceğimizi ne belirleyecek? sorusu, gerek tabanda gerek ise tavanda en çok merak edilen konuların başında gelmektedir.
Sektör temsilcilerinin büyük çoğunluğunun “gelecekte personel savaşları olacak”, en büyük sorunumuz “personel tedariki” olacaktır yorumlarını yadsıyamayız.
Ancak, sorunlarla mücadele ederek büyüyen Türkiye turizm sektörü bu yorumlara pabuç bırakmayacaktır. Kendi çizgisinde, kendi yoluna yukarı doğru ivme ile devam edecektir.
İnsanın ve insanlığın var olduğu ortamlarda yaşanan krizlerde, tarafların yüksek menfaatlerini belirlemek, normalleşmek için atılan adımlarda karşılaşılacak en kritik sorun, ortak menfaat uyuşmazlığıdır.
Günümüzde kurumlar arası teknolojik sıçramalar o denli gelişmiş konumdadır ki, « zihinsel ve duygusal sıçramalar »ın eş zamanlı olması, her kurumun kabiliyeti dâhilinde değildir.
Bazı kurumlar bu alanda öncü ve hızlı hareket ederken, bazıları ise hiç kulak asmamakta bazıları da yavaş adım atarak gelecek için temkinli bir yol inşa etmede durup dinlenmektedir.
Kısmen var olan ve özellikle pandemi döneminde yaşanan kayıplar nedeni ile daha da zorlaşan turizmdeki istihdam sorununa içtenlikle çözüm arayışı içinde olan kurumlar geleceğini belirleme konusunda işi şansa bırakmayacaklardır.
Ana konusu İNSAN olan «sektörümüzün taşıyıcı kolonları olan personnel » politikalarını güncelleme, yatırımcı gözü ile bakıldığında daha çok kazanmadönemlerinin artık geride kalmakta olduğu gerceğini kabul ederek, İNSAN a yapılan yatırımın geleceğin ta kendisi olduğu / olacağı / realitesi ile kendi geleceğini belirleyecektir.
Sektör temsilcilerinin yada bu yazıyı okuyan okurların tümünün kabul ettiğini düşündüğüm, kendisini ispatlamış otel işletmelerinin başarılarının ardında insana yapılan yatırım yer aldığı gerçeğidir.
Türkiye turizm endüstrisinde gelişmişliği çekici yapan unsurun sadece muazzam yatırımları, tarih ve tabiat zenginlikleri değil, onları değerlendiren insan ve organizasyon gücü olduğunu hepimiz bilmeliyiz. Türkiye turizm sektörünün geliştirilmesi açısından, özellikle arz tarafındakiinsan unsurunun büyük önem taşıdığını ifade eden uzmanlar, “örneğin, otel işletmelerinde en üst düzeydeki yöneticiden, en alt kademede görev yapana kadar, gerekli niteliklere sahip olmayan kişiler söz konusu ise, otel yatırımı istenildiği kadar çağdaş ve kaliteli olsun, işletmenin gelişmesi ve verimli çalışması mümkün değildir.
Otel işletmelerindeki tepe yönetici veya yatırımcılar, kendini ispatlamış bir çok otel işletmesinin (Hilton, Sheraton gibi) başarılarının ardında “insana yapılan yatırım”ın yattığını kaydederek, hızlı değişime en hızlı şekilde ayak uydurmanın, ancak insanlar tarafından mümkün olduğunu biliyor / bildiriyor / ancak uygulamakta maalesef hızlı adım atmıyor.
Son yıllarda şirketler ve hatta bölgeler arasında farklılıklar artmıştır.
Aynı sektörde aynı amaç için çalışanlar, yaşananlardan farklı sonuçlar elde etmektedirler.
Bunun en önemli nedenleri arsında, bölgeler ve kurumlar arası fiyat farklılıkları görülmektedir.
Ancak her şeye rağmen kaliteli ürün sunabilme kabiliyeti sayesinde gerek rakip ülkeler gerekse ülke içindeki sektörler arasında en hızlı toparlanan yine turizm sektörü olduğu / olacağı / gerçeği kabul görmektedir.
Geleceğimizi belirleyecek olan kesinlikle SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK tir.
H&M gibi bazı şirketler ise kendi sürdürülebilirliklerini artırmaya çalışmak için, tüketicilerin giysilerini çöpten uzak tutmaya teşvik etmektedir. Örneğin, H&M'in Stockholm'deki mağazasında müşteriler, eski kıyafetlerini elyaflara parçalayıp yenileriyle birleştiren bir süreçle istenmeyen giysilerin yeni giysilere dönüştürülmesi için belirli bir miktar ödeyerek kendi ürünlerini oluşturabilmektedir.
H&M'in sürdürülebilirlik başkanı Pascal Brun, “bu geri dönüşüm hareketiyle kar edilmesi amaçlanmadığı sadece müşterilerinin ilgisini çekmek ve kendi giysilerinin değerli olduğunu anlamalarını sağlamak istediklerini” belirtmiştir.
Ülkelerin ve küresel markaların izlediği / izleyeceği / stratejiler, sürdürülebilirlik kapsamında sürekli gelişim ve yeni kriterler oluşturmaktadır.
Ayrıca tüketim alışkanlıkları ve tatil anlayışının da değişeceğine inanan kişi ve kurumların öngörüsünün “tam bir doğru tespit olmadığı” olmayacağı sinyallerini 2021 de gördük.
İnsanların büyük çoğunluğu deniz – kum ve güneş altında kavrulmayı tercih ediyor. Bu nedenle stratejiler arasında en birinci sırada yine bu alandaki planlamaların öncelikli olacağını öngörebiliriz.
Bu strateji doğrultusunda, demem o ki, zihinsel sıçramaları gerçekleştirebilen kişi ve kurumların sayısı geleceğimizi belirleyecek en önemli konulardan birisidir.
Kişiler ve kurumlar için yenilikçi araştırma ihtiyacı her geçen gün çeşitlenip artıyor.
Çevreci kurum ve kişilerin gelecekte daha başarılı olacağı gerçeği kabul edilmelidir.
Ayrıca, bilinçli tüketici olan, AB pazarını etkileyecek en önemli güncel konulardan biri de özellikle AB’nin iklim krizi ilan etmesini ardından, iklim değişikliğini önlemeye yönelik çalışmalar en az pandeminin etkilerini bertaraf etmek kadar önem kazanmıştır.
Bu hususta gündeme gelen Paris Anlaşması ve ETS (Emisyon Ticaret Sistemi) gibi ulusal ve uluslararası uygulamaların ardından ele alınan en güncel konu, ülkemizde de 16 Temmuz 2021 tarihinde Resmi Gazete ’de “Yeşil Mutabakat Eylem Planı” na uyum sağlayan işletmeler olma geleceğimizi belirleyecek önemli konulardan birisidir.
Bunun yanı sıra “Bilgi Teknolojileri ve Yazılım, Kaliteli malzemeler, COVID-19 uygulamalarının belki de kalıcı olması - Dijitalleşme gibi konular gelecekteki başarı ve sürdürülebilirliği oluşturacaktır.
Gelecekte insan kaynağını geliştiren ve motive eden, gereken önemi gösteren turistik işletmelerin, amaçlarına daha kolay ulaşabileceği, bunu başaramayan kuruluşların ise zamanla faaliyet alanlarını kaybetmek zorunda kalacaklarını duygu ve düşüncem ile,
ÖNCE SAĞLIK ardından MUTLU ve BAŞARILI bir 2022 hepimizin, tüm insanların ve insanlığın olsun.