• 13 Aralık 2020 21:22
  • 0
  • 9 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Salgın, ençok bizi sardın

Bu yazıyı dinleyin
Erdal Çelik 13 Aralık 2020 Salgın, ençok bizi sardın

Tüm dünyada insanlar hayatın ne zaman normale döneceğini merak edip, Turizm endüstrisinin içindeki kişi ve kanat önderleri, sektörden geçimini sağlayan geniş bir kitle için, işlerin 2021 de 2020 ye göre daha iyi olacağını, fakat 2019 performansının ancak 2023 de sağlanabileceğini düşünüyor / ön görüyor.

ABD merkezli teknoloji devi Apple’ın CEO’su Tim Cook, personeli ile yaptığı dijital/ on-line  / toplantıda, ofise dönüş için Haziran 2021’den önce kıyafetlerinizi boşa ütülemeyin, ancak bu tarihten sonra ofise gelmek için gardrobunuzda kıyafetlerinizi hazır bulundurun diyor. 

11 Aralık da, Antalya başta olmak üzere yurt genelindeki POYD üyeleri ile cevrimci bir sohbet eden iş dünyamızın önde gelen iş insanı Sn.Bülent Eczacıbaşı da « zoom dan toplantı yapabilirsiniz, dijital den bir pizza alabilirsiniz, ama zoom dan tatil yapamazsınız, insanlar mutlaka seyahat edip tatile çıkacaklar » şeklinde açıklamaları ile, seyahat sektörünün yapacağı sıçramanın altını çiziyor.

ABD'li iş dünyası yayın organı Forbes, 'Dünyanın En Güçlü 100 Kadını' listesine Sn. Güler SABANCI yı da alıyor ama zirvede yine Almanya Başbakanı Angela Merkel yer alıyor, ve bunu hak ediyor

Almanya bu süreçte seyhat endüstrisi için ve dünya turizmi ve dolaylı olarak Turkiye turizmi için de önemli olan Alman Tur Operatörlerine ve ucak şirketlerine verdiği destek ile, bizlere de de moral vermiş oldu. Kaynak yaşasın ki su içmeye devam edelim.

Zira ülkemizin en kıymetli markası olan ve hepimizin gurur duyduğu THY da bu süreçte en büyük zarar eden devlet kurumu olduğunu düşünebiliriz. Bu dönemde THY başta olmak üzere, bazı özel uçak şirketlerine sahip çıkılması turizm için en değerli hizmet olacaktır. Bu süreçte en fazla zarar görenlerin konaklama sektöründen önce gelen ulaşım sektörü ve uçak firmalarının olduğu gerceğini inkar edemeyiz. 

…..

Her şeyin güzel gideceğini umduğumuz 2020 ocak ya da 2019 Kasım ayında yapılan planlamalarda, 2020 için 58 milyon turist 41 milyar dolar gelir hedefi olan Türkiye turizmi, adeta yere çakıldı diyebiliriz. 2016 da ise sert bir türbülansa girip düşme tehlikesi yaşatmıştı.

Tüm dünyada olduğu ve hepimizin de bildiği gibi, Salgından en çok olumsuz etkilenen sektörler ulaşım ve turizm sektörü ve  bu iki sektörü işler kılan istihdam kaynakları oldu. 

Türkiye Cumhuryeti Devletinin « devlet böyle günler için vardır » anlayışı içinde, elinden gelenin en iyisini yaptığı görülmektedir.

Avrupa’da belli başlı destinasyonların ziyaretçi sayısında yüzde 80’lik, gelirlerde ise yüzde 88’lik daralma olduğu söylenir iken Türkiye'deki daralmanın %70 ile diğer ülkelerin biraz daha gerisinde, yani bir milim de olsa daha iyi konumda olduğu analiz edilmektedir.

Böyle bir sezon sonunda, dijital ortamdan kulak misafiri olup, sektörün lider kişilerini dinlediğimiz 10. Resort Turizm Kongresi’nin de, gerçekten mevcut şartlarda yapılabilecek en güzel şekilde organize edildiğine tanık olduk

Bu güne kadar hepsine canlı olarak katıldığım, bu sefer dijital olarak katılım sağlayıp, kongrenin  teknik alt yapısı ve icra edilişinde de hiçbir sıkıntı oluşmadan sunumların gerçekleştiğini birlikte tecrübe edindik. 

Sektör temsilcilerinin yanı sıra, bu yazıyı okuyan kişi ve kurumlar adında, başta AKTOB  olmak üzere, emeği geçen herkese buradan teşekkür ederiz.

Kahvenizi içerek, takip kolaylığı ve bir yandan da aynı anda başka bir işimizi  on-line olarak sonuçlandırabilecek şekilde oturumları takip edebildik. 

Şüphesiz ki, bu salgın hastalık ; artık bir iş bağlantısı için, Antalya dan yada Maraş’ tan kalkıp, Londraya gitmeye gerek kalmadan, zoom dan yada Microsoft teams üzerinden sözleşmemizi yapabileceğimiz bir dünyaya bizi yönlendirse de,  kongreyi ve çalıştayları izlerken, uzaktan yapılan sözleşmeler ile, el sıkışmadan, kişi ile temas etmeyi ortadan kaldıran, insan sıcaklığından bizi uzaklaştıran dünyaya karşı mıyız yoksa ? ikilemi de vardı tabi.

Bu şekilde yapılan toplantı ve kongrelerin on-line takip edilebilmesine devam edilir ise, çok daha fazla katılımcıya ulaşabilme şansı olacaktır belkide ? Çünkü kongreye gelemeyenlerin büyük bir çoğunluğu, işte, arabada, metrobüste belki de on-line takip etme şansı olacak bu tür toplantıları. 

Bu şekilde daha çok kişiye katılım sağlayabilme erişimi elde edilmiş te olabilir.

Fakat İnsan sosyal varlık olunca, her zaman canlı ve sosyal bir ortamı düşlüyor / düşleyecektir / tabi. 

2021 yılının 2020’den iyi olacağına tüm otorite ve paydaşların inanmakta olduğunu tekrar ederek devam eder isek, fakat asla 2019 gibi olmayacağını da bilerek planlama yapar isek, İngiltere başta olmak üzere, Avrupa da, yurt dışına çıkan kişi sayısının neredeyse yüzde 90 oranında düştüğü böyle bir yılın ardından, 2021 de toparlanıp, 2022 de normale dönüş, 2023 de tam kapasiteli doluluklara ulaşmış olacağımızı ön görebiliriz. 

Son günlerde giderek artan koronavirüs ilacı ve aşısı ile ilgili haberler de sektöre umut ışığı olup, tüketiciye güven vermektedir.

Bu duygularla, 2021 yılında tatil özleminin yoğun bir şekilde geri döneceği bir yıl olarak tarihe geçeceğini, Tur operatörlerinin, otellerin, uçak şirketlerinin başlatacağı tanıtımlar ile Nisan ayından itibaren müşteri taleplerinin hepimizi şaşırtacağını ve sektörü sevindireceğini düşünüyorum.

Pandemi sürecinde, Avrupa'dan gelenlerin, BTD ye göre daha az olmasının sebebinde, ülkeler arası politik dayanışma ve sürtüşmeler etkili olsa da, asıl sebebin, seyahat uyarıları ve uyanık sigorta şirketlerinin zarar ederiz korkusu ile, müşterilerine yaptığı bilgilendirme , « sigortanız COVİD 19 hastalığını kapsamamaktadır » / kapsamayacaktır / acıklamalarının en cok olumsuz etkisi olduğunu düşünebiliriz.

İngilizlerin bir kısmı seyahat dönüşünde karantina şartı olmadığı için Türkiye’yi tercih etti. 

2019’da 2,5 milyon İngiliz gelmişti. Bu yıl 800 bin civarı İngiliz, tatil için Türkiye’ye geldi. 

İngiltere’deki toplam turizm hareketi geçen yılın neredeyse yüzde 10’u kadar gerçekleşti. 

Türkiye pazarında bir önceki yılın yüzde 30’u oranında rakamlar görüldü. İngiltere'den bakıldığında, Türkiye’nin diğer ülkelerdeki pazarlara kıyasla daha  iyi olduğunu görülmektedir.

Kulis bilgileri ve şimdilik gerçekleşen erken tatil satın almalarına göre, gelecek yaz için rezervasyonların, ortasından başladığımız 2020 performanlarına göre olumlu sinyaller verdiği ilgili kişi ve kurumlarca bilinmektedir.

Sürekli değişen şartlar ve seyahat kısıtlaması olan ülkelerin adlarının değişkenliği durulduğunda, ileri tarihlere tatil planı yapmanın daha da kolaylaşacağı gerçeği ile,  daha iyi rezervasyonların oluşacağı bir gerçektir.

Güvenli turizm sertifikasyon programları uygulayan ve bunun akıl hocası olan Türkiye, her zaman hızlı ve kıvrak bir çıkış yolu bulacaktır. 

Turizm Bakanlığını eleştiren bazı kişi ve kurumlar var olsa da, bu demokrasimizin ve çok sesliliğin en vazgeçilmezidir.

Bakanlığımızın bu süreçte, şahsen doğru bir tanıtım programı uyguladığını düşünenlerdenim.

Sözünü ettiğim bu iki uygulama – doğru tanıtım ve sertifikasyon -  sayesinde, 2020 yi, rakiplerimizden daha az zararla atlatık / atlatıyoruz /diyebiliriz 

Ayrıca, sektör paydaşları  ve STK'ları da pandemi sürecinde olumlu bir iletişim politikası izleyerek başarılı bir süreç yönetimi oluşturmuşlardır.

En çok zarar gören ve en hızlı daralan sektör turizm oldu ama en hızlı büyüyecek olan sektörün de turizm olacağını söyleyebiliriz. 

Pandemiden sonra hikaye yeniden yazılacak.

Artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.

Kişiye özgün hizmetler tercih edilecek.

Otellerde oda servisi hizmeti artacak,

Doğa tabanlı turizm canlanacak, vb. bir çok farklı söylemler le karşılaştığımız 8 aylık süre içinde,

Henüz bir hikaye yazılmadığını yazılıyor ise de yazarların halen yazmaya devam ettiklerini,

Açılan otelerde oda servisi taleplerinin artmadığını,  ve uçan ucaklarda kısmen her şeyin eskisi gibi devam ettiğini / ettirildiğini / söylemek yanlış olmaz. 

Zira mesafe –maskeve dezenfektan dışında herşeyin aynı akış ile seyir ettiğini gördük. 

Doğa tabanlı turizmin gelişmesini, bir doğa sever olarak candan isterim

Bu durumun deniz ve güneş turizminin geleceğini endişeye sürükleyecek kapasitesi ve potansiyeli olmaz. / olamaz.  Ancak günlük tur ve aktivite satışlarının farklılaşacağı anlamına gelebilir.

Doğa tabanlı turizm ancak iç turizmde gelişim sağlayabilir düşüncesindeyim. 

Turizmi, uluslararası boyutta ele aldığımızda, yabancı turistlerin, yerli turistler gibi düşündüklerini söylemek mümkün değildir.

Elde edilen verilere göre iç turizm hareketlerinde bir takım değişiklikler olup, deniz ve kültür turizminden doğa tabanlı turizme doğru bir artışın olacağının sinyalleri olsa da deniz, kum, güneş -bol yemek, bol eğlence anlayışına dayalı tatil satın alımlarını tehdit edecek boyuta gelmesi uzun süreçler gerektirecek konu olup, çoğunluğun tercih ettiği ürünün daha çok satıldığı gerçeği ile fazla tercih edilecek olan bir ürün olmayacaktır.

Bu duygular ile, EN ÇOK BİZİ SARAN SALGIN'ın bir an evvel son bulup, eski normale döneceğimiz güzel günlerin umudu içinde hepinize / hepimize / önceki sağlık ve ardından başarı dolu yarınlar dilerim.