Yıkım etkileri nedeni ile savunmasız ve hazırlıksız toplumlar karşısında ciddi can ve mal kayıpları oluşturan deprem, fay hatları üzerinde kurulu ülkemiz için büyük bir acı yaşattı.

İnsanoğlunun uygarlık ve daha modern bir hayat kurma çabaları arasında, üstesinden gelip, kontrol edemeyeceği tek şey olan doğa ile uyum içinde olması ümitlerinin yanı sıra, yaşanan felaketin ortaya çıkardığı ekonomik ve sosyal kayıpların tez zamanda giderilmesi temennisiyle, hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilerim. 

86 Milyonluk ülkemizin 13,5 milyon nüfusu kapsayan toplam 11 il de, yüzyılın en büyük felaketi olarak adlandırılan depremin ardından, dayanışmanın eşsiz örneğini gösteren Türkiye’nin yurttaşı olmaktan gurur duyuyor insan.

Cumhuriyet tarihimizin en büyük depremi olan 7,9 büyüklüğünde olan 1939 Erzincan depreminden biraz daha küçük olan 7.6 Maraş merkez üslü felaketin ardından, ülkemizde yaşanan kayıpların kısa sürede sarılamayacağı kesin.

Bölgede normal bir yaşama dönmenin ne zaman mümkün olacağını öngörmenin zor olduğu şu günlerde, başta turizm sektörü olmak üzere tüm sektörlerin aynı anda ayağa kalkışını olağan üstü bir dayanışma olarak hep birlikte gördük. 

1939 Erzincan depremi ile kıyaslanan bu depremde, can kayıplarının, yaralı sayılarının ve hasar oranlarının belli olmaması nedeni ile net bir kıyaslama yapılması henüz mümkün değildir.

Yoksul kesimlerin barınma gereksinimlerine geçici çözüm bulma yöntemi olan gecekondulaşmanın ticarileşmeye başlaması ile, arsa yada gecekondu sahiplerinin, büyük kazanç elde etmek için, serbest piyasa şartlarında türeyen müteahhitler ile en kazançlı pazarlığın yoluna girince “malzemeden çalma” tanımının toplum literatürüne girdiği, benim müteahhittim, benim tüccarım işini bilir dönemleri, 1980 lerde temeli atılan bu insafsızlık nedeni ile Düzce, Elâzığ, İzmir de ve en son Maraş, Hatay, Adıyaman, Malatya ve diğer illerde en derin acıları yaşadı ülkemiz.

Yaşanan bu son faciaya maruz kalan illerdeki insanların başka kentlere taşınmasının oluşturacağı kentsel hareketlerin yanında, gidilecek olan illerdeki kiracı hareketlerinin değişimini hep birlikte izleyip göreceğiz.

Depremde evini kaybeden kişilere ev sahipliği yapan illerin başında gelen Antalya da, turizm sezonu öncesi meydana gelen bu hareketliliği dikkatle analiz eden otelci ve turizmciler elbette olacaktır.

Yaşanan bu üzücü yerküre hareketi nedeniyle Antalya ya gelenlerin bir kısmının geçici süre konakladığı personel lojmanları oteller için bu sezon gelişim sağlaması gereken önemli personel konuları olacaktır. 

Toplam 11 ilden oluşacak göç hareketi nedeni ile, yatırımcı ve profesyonellerin her platformda dile getirip, “en büyük sorunumuz kalifiye personel bulamamak” diye verilen demeçlere, 2023 deki personel sorunlarına çare olarak görülen okumanın doğru bir okuma olduğunu / olacağını / şahsen düşünmüyorum.

Yaşanacak göç nedeni ile personel sorununun çözeceğiz tahminleri yerine,  artan ev kiraları nedeni ile “personel lojmanımdaki kapasiteyi geliştirmemiz lazım” ı öngören düşünceyi daha kıymetli buluyor, bu öngörüden, otellerin ve yatırımcının daha kazançlı çıkacağını düşünüyorum. 

90'ların başında, bazı tatil köyleri ve otellerin aile lojmanı diye adlandırdıkları, kritik görevlerde olan çalışanların eş ve çocukları ile kalabileceği lojman odları olurdu. Bu durum o otelde yetkin ve etkin kişileri bir arada tutmanın yanı sıra, verimlilik ve bağımlılığı geliştiren unsurlardı. 2000 lerde bu durum, club tarzı bir iki işletme haricinde neredeyse tamamen yok oldu. 

Çok yakın zamanda Turizmin başkenti, gözde merkezlerinden birisindeki personel lojmanını yakından görüp incelemek maksadı ile yaptığım ziyarette, içinde bistro işletmesi ve yüzme havuzu olan lojman kapasitesinin %20 sini, yaklaşık 50 odayı aile odası, yani anne baba için ayrı çocuklar için ayrı bir oda olarak tasarlanıp, bazı kritik pozisyonların eş ve çocukları ile birlikte konakladıklarını görmekten sevinç duydum.    

Göç nedeniyle durumun fırsata dönüşeceğini düşünmektense, kira ödeyerek evde kalan, sosyal ve kültürel açıdan gelişmiş, daha güçlü karakter olan kişileri hedef almanın, hizmette daha etkili sonuçlar yaratacağına olan inancımla, geçmiş yıllara göre personel lojmanlarının daha çok önem kazanacağı bir sezona hazırlanan sahil otellerinin şu günlerde ele alacağı öneli konulardan birini, siz değerli turizmgazetesi.com okurları ile paylaşmak istedim.