• 20 Nisan 2023 13:19
  • 0
  • 10 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Cumhurbaşkanı adaylarının turizm sektörü politikaları ve vaatleri ne olmalı ?

Bu yazıyı dinleyin
Kayhan Taner Özen 20 Nisan 2023 Cumhurbaşkanı adaylarının turizm sektörü politikaları ve vaatleri ne olmalı ?

 

            2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bir aydan az zaman kaldı. Lider adayları ve partiler seçim atmosferine girip vaatlerini sıralamaya tam olarak başladılar. Seçim ortamında verilen sözler kamuoyu tarafından birer taahhüt olarak algılanacağından, iktidara gelen liderin yönetim politikaları da seçimde ortaya atılan iddialara göre şekillenecektir. Bu durumda propaganda döneminde Türk ekonomisinin en önemli sektörü turizm için verilecek vaatler de ilerde yürütme için bağlayıcı olacağından sektörün geleceği için önemlidir.

            Türk ekonomisin en önemli gelir kaynağı uluslararası turizmdir. Outgoing çıktıktan sonra net 50 Milyar $ gelir beklenmektedir ki ekonomide bunun kadar hayati gelir yaratan başka bir sektör yoktur. İhracatçıların çok böbürlendiği tekstil ve otomotivin net girdileri toplamda turizmi yakalayamaz. 

            Türk ekonomisinin en büyük gider kaynağı da paradır. 450 Milyar $ dış borç %8-10 arası bir oran (faiz, komisyon) ile çevrilmektedir ki nerden baksanız 35-40 Milyar $ net olarak para karşılığı ödenmektedir.

            Bu durum stabil de değildir. Artan ithalat dış ticaret açığını katlanılamaz şekilde artırmakta, turizm gelirleri yarısını kapatıp cari açığı azaltsa da, kalanı döndürülemez tutarlara doğru hızla gitmektedir. Ülkede üretilemeyen yüksek teknolojik ürünler talebin ana unsurudur. Ekonomi yüksek teknoloji gerektiren üretimden kopmuştur. Bu dengesiz yapının düzeltilmesi de gerçekçi bakışla kısa vadede zor gözükmektedir. Toplumun ihtiyacı olan teknoloji ürünlerinde ekonominin üretime geçip ihracatta bu ürünlerle pay alması yakın gelecekte toplum olarak bilinçli (tasarruf) ve ortak (teknolojiye yatırım) bir mücadeleyi gerektirir.

            Turizm sektörü, faiz giderleri ve ekonominin geleceği konularında liderlerden ve partilerden henüz somut, elle tutulur ve inandırıcı bir açıklama gelmedi. Muhakkak ilerleyen zamanlarda ekonominin iki yaşamsal alanıyla ilgiliş taahhüt olarak kabul edilebilinecek daha net açıklamalar yapılacaktır.

            AKP iktidara geldiği yıllarda turizm sektörüne çok da sıcak bakmadı. Fakat geçen zaman içinde turizmden gelen parayı gördü ve sevdi. Uluslararası turizm ekonomiye son 21 yılda ortalama yıllık 30 Milyar $ net kaynak soktu. Virüs salgını şanssızlığı hariç 1999 sezonundan buyana Türk incoming turizmi hep büyüdü. Mevcut iktidar da ekonomiye katılan 600 Milyar $ civarındaki net kaynağın keyfini sürdü. Turizmden gelen paralar ile seçmenlerin gurur duyacağı harcamalar yaptı. Fakat turizm sektörünün kendisine neredeyse hiç yatırım yapmadı. Turizmin lokomotifi Antalya'nın (uluslararası turizm gelirinin %60'ını sağlar) hala otoyol ağına bağlantısı, demiryolu ağına bağlantısı, cruise limanı, şehir içi ve bölge içi ulaşım altyapısı, hatta ve hatta bir çok yerde kanalizasyonu yok. 

            İktidara talip olan ana muhalefet partisi CHP ve liderinin de turizm sektörü ve ihtiyaçları ile bir ilgisi yok. Beyannamelerinde alışıldık sorunlara yüzeysel değinme var. Elbette muhalefetin ekonomide karar alma yetkisi olmadığı için bugüne kadar turizme yatırım yapması beklenememektedir. Fakat son dönem turizm bölgelerinin belediyeleri ana muhalefet partisi CHP'nin başkanları tarafından yönetiliyor. Bu belediyelerin ne Antalya'da ne de İstanbul'da turizm sektörü adına yaratıcı, katkı sağlayıcı bir adım attıkları söylenemez. Turizmin başkenti Antalya'ya turizm sektöründen belediye başkanları seçtirilebilirdi. Ya da kentin ve ana gelir kaynağı turizmin ihtiyaçları için projeler geliştirebilecek adaylar belediye başkanı yapılabilirdi. Bunlar yapılmadıysa partinin genel merkezi turizm bölgeleri için projeler geliştirip Antalya'da, İstanbul'da, Muğla'da uygulayabilirlerdi. Anlaşılan muhalefet iktidara geldiğinde de Turizm için bekle gör politikalar uygulanacak.

            Öte yandan Dünya turizmi küresel virüs salgınının ardından hızla toparlanıyor. Oteller açıldı, cruise gemileri seferlere çıktı, uluslararası seyahatin önünde ciddi bir kısıtlama kalmadı. Ülke ekonomilerinde artan enflasyonist gelişmeler dizginlendi, durgunluk beklentileri gevşedi, Rus-Ukrayna savaşı vakai adliyeden bir görünüme kavuştu, uluslararası turizm sektörü, özellikle tatil turizmi geleceğe olumlu bakar hale geldi.

            Türk turizmi ise Geçen sezon Rusya'nın yaşadığı kısıtlamaların Türkiye'yi neredeyse tek destinasyon haline getirmesinin ve özellikle virüs salgınından sonra hemen toparlanıp hizmete başlamasının sayesinde (Burada Bakanlığın hızlı ve çözüm odaklı yönetiminin hakkını vermek gerekir. İyi ki bir Turizm Bakanlığı var.) harika bir 2022 sezonu geçirdi. Sadece doluluklar değil fiyatlar da arttı. Her şey dahil bir odada kişi başı 100 $'ı görünce patronlarının gözünde şimşekler çakan oteller 300 $'ı gördü. Fakat bu fiyatlar 2023 sezonunda böyle kalacak mı? Tartışılır. Rakip destinasyonlar açıldı, şimdiden acenteler farklı notalarda sesler duymaya başladılar. Beklenti fiyatların artmasa bile düşmeden doluluğun artması. Sezon sonunda trend görülecektir.

            Türk incominginin önünde başka riskler de bulunmaktadır. 

  1. Bunlardan birisi sektörün ana yapısıyla ilgilidir. Türk turizmi tatil turizmine satış yapmaktadır. Yatak kapasitesi de aile tatili turizmine göre dizayn edilmiştir. Fakat Dünya'da klasik anlamda iki ebeveyn ve çocuklardan oluşan aileler azalmaktadır. Özellikle Batı Avrupa pazarı için bu durum geçerlidir ve Türk turizminin en büyük pazarları buradadır.
  2. Dünya nüfusu yaşlanmaktadır. Yaşlı turist sayısı artmaktadır. Harcama gücü yüksek ileri yaş turiste yönelik yatırımlar yapılmalıdır. Türk turizmi aktivite çeşitliliği ve bulunabilirliği bakımından eksiktir.
  3. Hava ulaşımının standartlaşmasının ve veriminin artması sonucunda ucuzlayan uçuşlar ile yeni kitleler uluslararası turizm aktivitesine katılmaktadır. Öte yandan yeni destinasyonlar da gelişmekte ve pazardan pay almaktadır. Klasik destinasyonların kendilerini yenilemeleri gerekmektedir.
  4. Savaşlar, uluslararası çatışmalar ve iç güvenlik hala turizm için bir tehdittir.
  5. Uluslararası ekonominin mevcut yapısı nedeniyle kaynakların (sermayenin) gelişmiş ülkelerde toplanması nedeniyle nüfusu yoğun Üçüncü Dünya ülkelerinin vatandaşları uluslararası turizme talep oluşturamamaktadır. Yeni pazarların gelişimi turizm arzından daha yavaştır.
  6. Turizm altyapısı eksiktir ve yatırım şarttır.
  7. Vahşi belediyecilik rant odaklı yönetim ile turizm değerlerine zarar vermektedir.
  8. Kredi faizlerinin yüksekliği özel sektörün yatırımları için engel oluşturmaktadır.
  9. Arazi tahsislerinin dağıtılması yetkisinin Cumhurbaşkanlığına bırakılması sektörde tereddüt yaratmaktadır.
  10. Sezonluk çalışan turizm sektörü işçileri yeterince desteklenmemektedir.
  11. Turizm bölgelerinde ihtiyaç olan imarlaşma çalışmaları yapılmadığı için kaçak yapılaşma sorunu vardır.

            Türk turizmi için daha çok sorun ve risk burada sıralanabilir. Fakat belli başlıları bunlardır.

            Türk uluslararası turizminin geleceği için yapılması gerekenler ise şöyle özetlenebilir.

  1. Değişen turist profiline uygun yatırımları içeren yeni destinasyonlar oluşturulmalıdır. Örneğin; Tarsus destinasyonu, bekar aileler ve ileri yaş turistin ihtiyaçları için düzenlenmeli yatırım ruhsatları ihtiyaca göre verilmelidir. Aktiviteler öne çıkarılıp, konaklama oda kahvaltı en fazla yarım pansiyon şeklinde olmalıdır.
  2. Destinasyonlarda uluslararası tarifeli seferlerin artması desteklenmelidir. Milli taşıyıcı THY'ye burada görev düşmektedir.
  3. Mevcut destinasyonlara yenileme yatırımları yapılmalıdır. Belediyeler desteklenip alt yapının geliştirilmesi zorunludur. Eski destinasyonların rekabet gücü düşürülmemelidir.
  4. İmarsız turizm bölgelerinde imar çalışmaları turizmin ihtiyaçlarına göre hızla yapılmalıdır. Buralarda gerekirse yetki belediyelerle paylaşılmalı turizm değerlerine zarar veren rant odaklı imar çalışmaları yapılmamalıdır. Örnek Belek'te, Kemer Bölgesinde Bakanlığın ve T.C. Turizm Bankası A.Ş.'nin yaptığı planlamalar ve imarlaşma olmalıdır. Kötü örnek olarak ise belediyelerin eseri olan Bodrum, Alanya, Kuşadası olmalıdır.
  5. Antalya'ya derhal otoyol ve demiryolu ulaşımı sağlanmalıdır. İstanbul pazarının hızlı tren ile 2-3 saatte Antalya'ya ulaşımı sağlanmalıdır. Akabinde Antalya-Tarsus hattı açılmalı, buradan Güneydoğu Gaziantep hattı hızlandırılmalıdır. Yine Antep Kapadokya'ya ve Ankara üzerinden İstanbul'a bağlanmalıdır. Böylece Antalya ve Tarsus destinasyonlarına gelip 2-3 hafta kalan turist Anadolu'yu rahatça dolaşabilmelidir. Turizm geliri artışının yanında yerinde kalkınma idealine de böylece destek olunmalıdır.
  6. Anadolu'nun turizm değerlerinin ürün haline getirilip pazarlanması için bakanlık proaktif olmalıdır.  Yetersiz belediyelere destek verilmeli, orta ve büyük ölçekli belediyelerin kıdemli bir turist rehberini istihdam etmeleri zorunlu olmalıdır. Belediyelerde görevli rehberler de yörenin turizm değerlerini ortaya çıkarıp bir ürün haline getirmelidirler. Örneğin Konya Ereğli İvriz Hitit anıtı ile ele alınıp, yaşam tarzı ile turiste satılacak bir tur haline getirilmelidir.
  7. Turizmden alınanın bir kısmı turizm destinasyonlarına yatırılmalıdır. Antalya'nın en azından üç beş km'lik çevre yolu inşa edilmelidir.
  8. Bölge ülkeleri ile turizm alanında işbirliği geliştirilmelidir. Türk Dış Politikası Türkiye'nin bir turizm ülkesi olduğunu bilerek sektörün ihtiyaçlarını öncelikli olarak değerlendirmelidir. Uluslararası Turizmin en büyük tehdidi olan savaşları ve uluslararası gerilimleri önleyici politikalar izlenmelidir. Bölge ülkeleri arasında turizm işbirliğini geliştirecek, gerekirse, supranasyonal (uluslar üstü) bir turizm örgütü kurulmasına Dış İşleri Bakanlığı öncülük etmelidir. Türkiye, Yunanistan, Mısır, İsrail, Suriye, Lübnan, Libya ve Ürdün bu birliğin doğal üyeleri olmalıdırlar.
  9. Özel sektörün yatırımlarını desteklemek için uygun faizli kredileri sağlayacak mekanizmalar kurulmalıdır. Döviz üzerinden %8,5-10 faiz ile turizm yatırımı yapılamaz. Özellikle rakip ülkelerin yatırımcıları %1-2,5 aralığında kredi kullanıyorlarsa. Turizm yatırımcısına yönelik ucuz finansal desteğin devlet aracılığı ile halkın üzerinden sağlanmasına gerek yoktur. Uluslararası finansmanda başka çözüm yolları vardır.
  10. Mevsimlik turizm çalışanlarına işsiz kaldıkları dönem için bir sosyal yardım yöntemi geliştirilmelidir. Böylece turizmin gelirlerinin tabana yayılması sağlanacaktır.
  11. Yabancı turizm yatırımcılarına Türkiye'yi daha iyi anlatacak bir yatırım ofisi kurulmalıdır. Bu kurum Turizm Fonu ile birlikte bir yatırım bankası gibi çalışmalıdır. Eski T.C. Turizm Bankası A.Ş.'nin bazı fonksiyonlarını yerine getirmelidir.

               

            Yapılması gerekenler konusunda listeyi uzatmak mümkün olduğu gibi bakış açısına göre öncelikler de değişecektir. Bir öncelik asla değişmemelidir, o da Türkiye'nin bir turizm ülkesi olduğu ve Dünya uluslararası turizm liginde hedefinin ilk üç olduğudur. Yeni dönem yönetime gelecek olan Cumhurbaşkanının ve Parlamentonun ülke ekonomisi için hayati önemi olan turizm sektörünün temel hedefini gözetecek politikalar uygulaması gereklidir.