• 16 Aralık 2025 10:44
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Geleceği Kullanma Kılavuzu

Bu yazıyı dinleyin
Mehmet Han Ergüven 16 Aralık 2025 Geleceği Kullanma Kılavuzu

İnsan, uyanık olduğu zamanın neredeyse yarısını geleceği düşünerek geçirir; fakat çoğunlukla da önemsiz geleceklerle meşgul olur. Gelecek düşüncelerimizin yüzde 80’i yakın zamana aittir: Ne yiyeceğiz, işe ne zaman gideceğiz, çocuklar sınavda başarılı olacak mı gibi sorulara… Daha küçük yüzde 14’lük pay ise bir sonraki yıla yöneliktir; tatiller, projeler, sağlık kontrolleri ve benzeri planlar. Yalnızca yüzde 6 oranında bir sonraki 10–15 yıla dair meseleleri düşünürüz: Evlilik, ev sahibi olma ya da kariyer hedefleri gibi…

Oysa ortak, büyük ve uzak gelecek çok az kişi tarafından planlanır. Birçok insan bu geleceği düşünmekten çekinir, onu başkalarının kurgulayacağı yanılgısıyla başkalarına bırakır. Bunun nedeni, uzak geleceğin bireysel gelecekten kopuk, hatta kişisel etkisinin dışında olduğu biçimindeki yanlış algıdır.

Gelecek; geçmişin birikimi, bugünün bilgisi ve tasavvur gücünü birleştirerek bunlardan yeni bir şey ortaya koymak gibidir. Gelecek, gelecek olan şeyleri içeren zamandır ve iki kardeşi vardır: Şimdi ve geçmiş. Bu kadar yalın aslında… Üstelik bu üç farklı zaman dilimi varken saatlerin neyi ölçtüğü sorusu ayrı bir merak konusudur. Bir yerde okuduğum gibi “Saatler zamanı ölçmez, birbirini kontrol eder.”

Gelecek uzak bir noktada bizi bekleyen bir zaman değil; sürekli ürettiğimiz bir şeydir. Bireyler, kurumlar, şirketler ve devletler geleceği her an inşa eder. Üstelik herkesin gelecek tasavvuru üç boyutludur ve sesler, görüntüler, hatta tatlarla şekillenir. Tekil bir kelime gibi görünse de gelecek çoğuldur; mümkün olan, muhtemel olan, makul olan ve mümkün olmayan versiyonlarıyla…

Gelecek düşündüğümüz her şeydir.

Henüz gelmemiş bir zamana zihinsel yolculuk yapabilmek insana özgü bir özelliktir. İnsanı insan yapan niteliklerin başında da bu gelir: Olasılıkları düşünmek, karar almak, hayal kurmak, hedef belirlemek, kaygılanmak… Bunların hepsi birer gelecek çeşididir.

Enteresan olan, insan beyninde gelecek; geçmiş ve şimdi kadar gerçek bir yere sahiptir. Bu nedenle bu yetenek “zihinsel zaman yolculuğu” olarak adlandırılır. Yani insan, gelecekteki bir olayın henüz gerçekleşmeden nasıl görüneceğini ve nasıl hissedileceğini ayrıntılarıyla kurgulayabilir. Bilim kurgu filmleri zaman yolculuğu yapabilen makineler tasarlasa da, gerçekte geleceğe gitmek için herhangi bir makineye ihtiyaç yoktur. Ortalama bir insan günde 59 kez, yani yaklaşık her 16 dakikada bir gelecek üzerine düşünmektedir. Bu da geleceğin, geçmişten en az üç kat fazla düşünüldüğünü gösterir. Üstelik geçmişi düşündüğümüzde bile bunun önemli bir kısmı, geçmişin geleceğe etkilerini anlamaya yöneliktir.

Gelecek, belli bir anda gerçekleşen bir şey değil; şimdiki zamanda oluşan bireysel, hayal gücüne dayalı ve duyusal bir süreçtir. Bu süreçte geleceğin bir tür hologramı kurgulanır. Geleceğe bakabilmek ise insanlığın özgürlüğü açısından hayati bir önem taşır. Buna rağmen çoğu insan, belirsizlikten nefret ettiği için, kötü de olsa kesin olanı, iyi olma potansiyeli taşıyan bir belirsizliğe tercih eder. Oysa gelecek, insanların eylemleriyle etkileyebilecekleri bir zaman aralığıdır. Bu nedenle çoğu zaman geleceği, geçmişe tercih ederiz.

Nasıl ki dünde düşündüklerimiz bugün yaptıklarımız olduysa, bugün düşündüklerimiz de yarın yapacaklarımızı belirleyecektir. Birey olarak düşüncelerimiz hislerimizi, hislerimiz sözlerimizi, sözlerimiz eylemlerimizi, eylemlerimiz alışkanlıklarımızı, alışkanlıklarımız karakterimizi ve karakterimiz kaderimizi belirler. Bu yalnızca birey için değil, bir ülke ve dünya için de geçerlidir.

Aynı şekilde, bugünün turizmi dünün düşüncelerinin ürünü ise, yarının turizmi de bugünün düşüncelerinden şekillenecektir.

Yorumlar

  • Lütfen Bekleyin.

Yorum Yaz