Bir önceki yazımda Tunus’ta talassoterapiyi yazmıştım. Fransa’nın güneyindeki bir ülkede, Tunus’ta talassoterapi uygulamaları size sıradan gelebilir. Sonuçta Tunus, Kartaca ve Roma Dönemlerine kadar uzanan bir talasso kültürüne ve Akdeniz gibi bir potansiyele sahip. 

Norderney – Talasso Adası… Almanya’nın Kuzey Denizi’nde yer alan bu ada, kendisini bu şekilde adlandırıyor. Almanya’nın en popüler tatil destinasyonları arasında gösterilen adanın teması adından da anlaşılacağı gibi: Talasso. 

“Almanya’nın kuzeyinde talassoterapi ne kadar mümkün olabilir?” diye düşünmüştüm. Ancak Almanlar farklı bakmış: “Denizse bizde de var” demiş ve bu doğal kaynağı katma değer sağlayan bir turistik ürüne dönüştürmeyi başarmışlar. Adanın uzun bir sağlık turizmi geleneğine sahip olması oradaki talassoterapi tesislerinin gelişimini de etkilemiştir. 

İsterseniz talassoterapinin Norderney serüvenine birlikte bakalım… 

Prusya Kralı III. Friedrich Wilhelm, talassoterapinin Norderney’de popülerlik kazanmasıyla birlikte 1797 yılında bu Ada’nın Almanya’nın ilk “Seebad” yani deniz kaplıcasına dönüştürülmesi emrini veriyor. Bu kararın arkasında, Kral’a bu fikri öneren ve işin uzmanı olan kişilerin bulunduğu anlaşılıyor. 

Tıpkı Baden-Baden, Wiesbaden ya da Karlsbad’da olduğu gibi, o dönemde Ada’ya gelenler aristokratlar ve zengin burjuvalardı. Deniz banyoları doktor gözetiminde yapılıyor; romatizma, solunum yolu rahatsızlıkları ve cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılıyordu.

19. yüzyıla gelindiğinde Norderney Avrupa’nın en önemli kaplıcalarından biri haline geldi. Talassoterapi de dönemin doğal tedavi yöntemleri arasında yerini aldı. Deniz havası, güneş banyoları ve tuzlu suyla yapılan banyolara rağbet giderek artış gösterdi. Bu dönemde Ada’da kaplıca otellerinin ve sağlık merkezlerinin sayısı ve niteliği yükselmeye başladı. 

20. yüzyılda talassoterapi bilimsel araştırmalarla desteklendi ve sistematik hale getirildi. Medikal altyapının yanında, inhalasyon tedavileri, çamur banyoları ya da deniz yosunu terapileri gittikçe yayınlaşmaya başladı. Özellikle solunum rahatsızlıkları ve cilt sorunları için kür programları geliştirildi. Sanayileşme ve şehirleşmenin etkisiyle yerleşim yerlerindeki hava kalitesi düştü, özellikle alerji ve astım gibi hastalıkların tedavisinde Norderney tercih edilir oldu. Tesislerin bir kısmı modernize edildi ve sauna, çamur banyosu ile masaj gibi hizmetler de eklendi. 

Günümüze gelindiğinde ise durum biraz farklılık gösteriyor. Bir taraftan sağlığın yaşam kalitesi olarak görülmesi sadece sağlığı geri kazanma değil, aynı zamanda sağlığı korumanın ve artırmanın da yaygınlaşmasıyla yani wellness’ın Uzak Batı’dan (Amerika Birleşik Devletleri) Yakın Batı’ya (Avrupa) gelmesiyle Norderney’de sunulan talassoterapi ürün ve hizmetlerinde belirgin bir dönüşüme gidildi. Talassoterapi tesisleri bir taraftan hastalıkları tedavi ederken, diğer taraftan da önleyici sağlık hizmetleri ve wellness alanında oldukça geniş bir ürün ve hizmet yelpazesi sunuyor. 

“Die Milchbar” ve “Badehaus Norderney” gibi tesisler, geleneksel yöntemleri modern wellness uygulamalarıyla birleştiriyor. Tüm bunlar, sürdürülebilir turizm ve doğal tedavi konseptleriyle birlikte sunuluyor. 

Hava koşulları Tunus’tan ve Türkiye’den daha soğuk olmasına rağmen Norderney bunu başarmış.  Belki de Ada, bizim deniz-kum-güneş destinasyonlarımız için bir esin kaynağı olabilir…