Turizm ve eğitim
“Teknoburjuva kavramı yeni nesillerine “ dönemin bilimini” ve “dönemin üretim araçlarını” doğru olarak kazandıran toplumların hızla ilerlemesine yardımcı olurken, yeni nesillerine “ dönemin bilimine ve dönemin üretim araçlarına” uygun bilgi-beceri setlerini kazandırmayan toplumların işlevsizleşmesini ve iğdiş edilmesini tanımlamaktadır.”
Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Sn. Prof.Dr. Selçuk Özdemir kendi ürettiği , emeğin şekli ve niteliğiniher gün yenisi tasarlanan aklı teknolojilerle değiştiren ve geliştiren tekno burjuvaların oluşturduğu “teknoburjuvazi” kavramınıbu şekilde tanımlıyor. (Cumhuriyet Gazetesi Şahin Aybek- 24.06.2022)
Emek yoğun üretim tarzından, makine yoğun üretim tarzına geçen dünya artık dijitalleşme, akıllı teknoloji üretimleri ile yeni bir üretim sistemine geçiyor: Endüstri 4.0.
Türkiye bu dönüm noktasında nerede duruyor? Her gün yeni başarı hikayeleri anlatılan ülkemizin durumu aslında hiç de o denlibaşarılı gözükmüyor.
“TÜİK verilerine göre ülkemizde imalat sanayisinde yaratılan katma değerin sadece 6.2 si yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlerde yaratılıyor. Yüzde 34.7 si ise düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerde.
Türkiye’nin ileri teknoloji ihracatındaki dünya payı binde 15.
İleri teknoloji ihracatının diğer bir başarım göstergesi, bilgi ve iletişim teknoloji ihracatının toplam mal ihracatı içindeki payıdır. 2020 de Türkiye’nin buradaki payı yüzde 1 olmuş. Bu oran Singapur’da yüzde 33.7, Vietnam’da yüzde 38.8, Güney Kore’de yüzde 28.9 Çin’de yüzde 27.1, Malezya’da yüzde 34.8, Romanya’da yüzde 3.3, Meksika’da yüzde 15.4. “ (Orhan Bursalı 30.06.2022)
Tam bu noktada Sn.Veysel Ulusoy’un “Ekonomik Analiz” köşesinde yaptığı yorumülkemizin genel ekonomik durumu ile paralel giden Türk turizminin de hangi noktada durduğunu gösteriyor:
“ Türkiye ihracatını artırırken (!) yoksullaşıyor….Ucuz yolla rekabetçilik oynuyor. “
Övünerek diyoruz ya “ hizmet/kalite dengemiz” muhteşem. Ulusoy’un tespitini turizme uygularsak : “ Türkiye, turizmini arttırırken yoksullaşıyor….Ucuz yolla rekabetçilik oynuyor. “
Türkiye’de çalışan nüfusun %55 – 60 ı asgari ücretle çalışıyor. Turizmde bu oran ne kadardır ?Daha aşağı olmadığı kesin.Hizmet/ kalite dengesi (!)derken aslında çalışan/ücret dengesini görmezden gelerek ucuz yolla rekabetçilik oynuyoruz. Yani o çok övündüğümüz – daha doğrusu övüldüğümüz- dengenin temelinde yaşamlarında denge sağlayamayan çalışanların karşılığını bulamayan emeği yatıyor.
Turizm Rekabet Edebilirlik Endeksi (TTCI) başarı hikayemizin ne kadar gerçekçi olduğunu gösteriyor. Kendimizi sürekli kıyaslayıp başarı masalları anlattığımız İspanya bu endekse göre 2007 yılında 124 ülke arasında 15’nci sıradan, 2015 yılında 141 ülke arasında 1’ncı sıraya yükselirken, Türkiye aynı sürede 55’ncisıradan ancak 44’ncü sıraya çıkabiliyor.
Ancak sorun Türkiye turizminin nerede olduğu, nereye koştuğu da değil aslında.
Sorun istihdam yaratan mucize sektörün çok fazla eğitime de gereksinim duymuyor olması Yani ucuz işgücü ve eğitimsiz genç nesil; geri kalmış/ gelişmekte olan ülkelere ballandıra ballandıra anlatılan TURİZM’in önlenemez katkısı.
Yazının ilk paragrafına geri dönersek, “ işlevsizleştirilen ve iğdiş edilmeye “ dönük bir toplumsal yapıya doğru hızla koşuyoruz.