Türk Lokumu
Alman düşünce adamı Hans Magnus Enzensberger “turizm teorisi “ isimli çalışmasında “turist” kelimesinin sözlüklere 1800 yılında, “turizm” kelimesinin ise 1811 yılında girdiğini belirtir. İki yüzyıldan uzun bir süredir yaşamımızın içinde olan bu kavram ikinci paylaşım savaşının ardından hızla gelişmeye başlamış, gerek savaş sonrası yaşanan refah döneminin getirdiği olanaklar, gerekse de ulaşım araçlarının gösterdiği gelişme “Kitle Turizmi” nin hızla diğer turizm çeşitlerinin önüne geçmesini sağlamıştır.
1970 li yıllara gelindiğinde ise turizmin hiç de özendirildiği / anlatıldığı gibi tertemiz bir sektör olmadığı, tam tersine sosyal ve çevresel birçok olumsuzluğu da beraberinde getirdiği tartışılmaya başlanmıştır.
Türkiye ise 1980 lerde turizm konusunda atak yaparak , pazardaki payını büyütmeye başlamıştı.
Bugün geldiğimiz noktada ve yaşadığımız pandemi sürecinde kendilerinden çok sonra girdiğimiz pazardaki yakın rakiplerimiz İspanya, İtalya ve Yunanistan’dan çok daha fazla bir artış yakalamış olmakla övünüyoruz. Sn. Bakanımızın açıklamalarına göre bu sene – şu andaki veriler ışığında- İspanya bir önceki yıla göre %10 , Yunanistan %30 artış yakalamışken Türkiye’nin artışı %75’i bulmuş.
Sn. Bakan, kişi sayılarındaki artışları gururla anlatırken, artışın ardında yatan fiyat etkisini görmezden gelmekte. Ancak fiyatları yükseltebilmenin yolunu da TGA şemsiyesi altında “bilge” bir bakış açısı ile anlatmakta:
“Önce ülkeyi tanıtacaksınız, sonra bölgeyi, en son yöreyi!”
Sn. Bakan keşke 40 sene önce bu göreve gelse imiş, bizim mahalle bile uluslar arası tanınırlığa sahip olabilecekmiş diye düşünmeden edemedim.
40 sene sonra da olsa zararın neresinden dönülse kardır demek lazım. Amma… sorun şu ki 40 sene önce turizme yöneldiğimizde turizmin olumsuzluklarını dünya tartışırken biz bu tartışmaları kulak arkası yaparak “yürü ya kulum” anlayışı ve “ göç yolda düzelir” mantığı ile kelle hesabı yaparak bugüne geldik. Peki 40 yıl sonra da olsa bu olumsuz sonuçları, ki farkında olarak ya da olmayarak çok ciddi olarak yaşıyoruz, tartışıp, ileriye dönük bu olumsuzlukları önleyecek çalışmalar yapıyor muyuz? Mesela Sn. Bakan TGA’da yemek kitapları bastırırken bir yandan da turizme dönük bir strateji çalışması yapmayı düşünüyor mu? Yoksa 40 yıldır aynı tas, aynı hamam Türk Lokumu ile devam…. mı diyoruz.