• 25 Eylül 2021 17:56
  • 0
  • 4 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Turizmcilerin Ekonomiyle İmtihanı-1

Bu yazıyı dinleyin
Bahattin Yücel 25 Eylül 2021 Turizmcilerin Ekonomiyle İmtihanı-1

 

Kamuoyunda en çok tartışılan konu bu sıralarda ekonomi. 

AKP’nin örtülü çabalarına karşın, hızla tırmandığı halkın gündemin üst sıralarından, seçimlere kadar inmeyeceği anlaşılıyor.

Mezhepçilik, Diyanet İşleri Başkanı’nın çabaları ve en son kerameti kendinden menkul, muhafazakâr özel girişimcilerin fetva emini pozundaki zatın açıklamaları da tartışmaları unutturmaya yetmiyor. 

Ülkede -iktidar yöneticileri hariç-her kes ekonominin gidişinden yakınıyor.

İktidar denetimindeki yazılı basının çabalarına karşın sular bir türlü durulmuyor. 

Üstelik bu kez itirazlar sosyal medya üzerinden yükseliyor. 

Muhalefet partilerinin milletvekilleri her gün dozu artan sert eleştirel içerikli mesajlarına karşı, iktidar da boş durmuyor. 

Ortalık; bir türlü artışı önlenemeyen döviz kurları yüzünden, pahalılığa karşı kamuoyuna sunulan, zihni sinir projeleri ile “leb a leb” doldu. Örneğin birkaç yıl önce “bahçeden sofranıza” sloganlarıyla, AKP’nin üretici köylüleri insaflarına teslim ettiği, zincir mağazacılık şimdilerde “fahiş” fiyatların tek sorumlusu ilan ediliyor. 

Başta muhalefetin ve sivil toplum kuruluşlarının eleştirileri yoğun ama alternatif çözüm konusunda hayli yetersiz. 

Bu aşamada “AKP gidecek, sıra bize gelecek” kıvamının ötesine geçemiyor. 

Eleştirilerinin eksik olan yanı; üretim ve verimlilik konularına hiç değinmemeleri. 

Bu denli ağır ekonomik bunalım yaşanırken, AKP-MHP Ortaklığını kamuoyu baskısıyla seçime götürülemeyişi, başta CHP ve IYI Partinin somut çözüm önerileri üretmekte gecikmelerinden kaynaklanıyor olmalı.

Örneğin Turizme bakalım…

Pandemi süreci öncesinde 2019 sezonunu başarılı atlatan- ya da öyle atlatıldığını sanılan- ve döviz kaynağı olarak değerlendirilen “Turizmde”, bunalımdan gerçekçi çıkış yolunu gösteren, öneri yok. 

Sektör; önümüzdeki 2022 sezonunun daha iyi olacağı varsayımına dayalı, borç ertelemesi ve yeni kredi talebi dışında somut istekleri dile getirip, geleceğe ilişkin varsayımlarını kamuoyu ile paylaşmakta çok yetersiz kalıyor. 

Son günlerde umutlar; Avrupa’dan Türkiye’ye en düşük bütçeli turist profilini gönderen İngiltere’ye bağlanmış durumda. 

Sezon bitiminde beklentilerin ne denli gerçekleşeceğini birlikte izleyeceğiz.

Oysa Turizmcilerin sorunları çok daha büyük boyutlu. 

Geride bıraktığımız 10 yılın (2010-2020) verileri incelendiğinde, özellikle konaklama işletmelerindeki sorunun gerçek nedenlerine ilişkin, ilginç ip uçları ortaya çıkıyor.

Geçtiğimiz 2020 sezonunda, bir önceki 2019 yılına göre yüzde 60 oranında eksikle -5 milyar dolar- ancak 4,7 milyar dolar ciro yapabilen konaklama tesislerin, son 10 yıllık gelir ortalamaları 9,7 milyar dolar/ yıl. Bu süreçte 12,1 milyar dolar ciro ile en yüksek gelire ulaşılan yıl 2014 olmuş.

Konaklama sektörünün aynı yıldaki faaliyet zararına- 0,2 milyar dolar-, finansman giderleri -1,6 milyar dolar -ve faaliyet dışı giderleri -1,3 milyar dolar – eklendiğinde uğradıkları zararın toplamı; 3,2 milyar dolara ulaşıyor.

Oysa konaklama sektörünün temel sorunu, “pandemi” sürecinde yaşanan olumsuzluklar değil verimsizlik. 

Düşük karlılık bu görüşü doğruluyor. 

Sektörde son 10 yılda ortalama faaliyet karı -FAVÖK- 0,9 milyar dolar olarak gerçekleşirken, finansman ve faaliyet dışı giderler düşüldüğünde, yıllık zararın ortalama 0,7 milyar dolar olduğu ortaya çıkıyor. 

Konaklama sektörü aslında zararına çalışmış diyebiliriz. 

Örneğin en başarılı sezon olarak tanımlanan 2019 yılında yüzde 4,9 oranında zarar ettikleri anlaşılıyor. 

Ortalama kâr oranı ile kredi faizleri karşılaştırıldığında, faaliyet karından daha fazla gerçekleşen- yüzde 138- faizlerin ödenmesine imkân bulunamayacağı gerçeği karşımıza çıkıyor. 

Bu tabloya baktığımızda, konaklama sektöründe faiz ve vergi öncesi gerçekleşen kâr (FAVÖK) kredi faizlerinin ancak yarısını karşılayabileceği ortaya çıkıyor.

Bu gelişmenin işletmelerin öz kaynaklarını kısa sürede yok ettiği anlaşılıyor. 

Sektörde hazır değerler düşülmüş öz kaynak toplamı 2,9 milyar dolarda kalırken, borçların toplamı 14,3 milyar doları buluyor. Başka bir deyişle, işletmelerin mevcut borçları, öz kaynaklarının yaklaşık 5 katına ulaşmış durumda.- 4,9- 

Karşımızdaki tablo; pandemi sürecinde yaşanan kayıplar ve temel girdi maliyetlerinin aşırı yükselme eğilimine girdiği bu süreçte önümüzdeki 5 yılın hiç kolay geçmeyeceğini açıkça gösteriyor. 

Yapılması gereken bu gelişmeyi analiz ederek, yapay gerekçelerin ardında saklanmadan, kapalı kapılar ardında basit çıkar arayışlarından arındırılmış, hiç vakit yitirmeden gerçekçi çözüm arayışlarına yönelmektir.

Her bunalımın ardından bir çıkış yolunun kesinlikle bulunacağına kuşku yoktur.

-devam edecek-