• 07 Kasım 2025 19:54
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

TÜRSAB’tan Turizm Yatırımlarına Stratejik Öneriler: Fizikten Felsefeye

Bu yazıyı dinleyin
Talha Çamaş 07 Kasım 2025 TÜRSAB’tan Turizm Yatırımlarına Stratejik Öneriler: Fizikten Felsefeye

Önsöz
1980’li yılların sonundan itibaren turizm politikalarının ana ekseni, büyük ölçüde yatırımlar üzerine kuruluydu. Özellikle Güney Antalya Projesi gibi kapsamlı hamlelerle, yeni ve modern tesisler birbiri ardına hizmete giriyor; Türkiye’nin fiziksel altyapısı uluslararası rekabete hazırlanıyordu.
Ancak 1990’larla birlikte yaşanan krizler, kısa sürede birçok tesisin zor duruma düşmesine yol açtı. Bu noktada, TÜRSAB olarak defalarca dile getirdiğimiz temel bir gerçeği yeniden vurgulamak gerekiyordu: Yatırım kadar, hatta ondan da fazla önem taşıyan unsur pazarlama ve tanıtım politikalarının güçlendirilmesi idi. Sadece tesis inşa etmek değil, bu yatırımları sürdürülebilir şekilde hayatta tutmak, dünyaya etkin biçimde tanıtmak ve hedef pazarlara uygun stratejilerle desteklemek gerekiyordu. Ayrıca o dönemde var olan yatırım modeli de artık yeni bir bakış açısına, daha dengeli ve vizyoner bir anlayışa ihtiyaç duyuyordu.
Elinizdeki bu belge, işte bu bakış açısıyla hazırlanmış; yalnızca bir dönem değerlendirmesi değil, aynı zamanda geleceğe dönük stratejik bir yol haritası olarak kaleme alınmıştır.

“Altın Dönem”in ardından yeni bir döneme giriş
Türkiye, 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren turizmde büyük bir atılım gerçekleştirmiş; 1983 yılında çıkarılan 2634 sayılı Turizm Teşvik Yasası ile yatırımların önü açılmıştır. Bu dönemde 30 milyar doları aşan yatırım hacmiyle, Türkiye turizm altyapısında önemli bir sıçrama yaşamış; konaklama kapasitesi, havalimanları, yollar ve tesisler başta olmak üzere kapsamlı bir altyapı oluşturulmuştur.

TÜRSAB, bu dönemi “altın dönem” olarak tanımlamakta ve bu yatırımların Türkiye’yi küresel turizmde rekabetçi hale getirdiğini vurgulamaktadır. Ancak yatırımların, pazarlama politikalarıyla eş zamanlı yürütülememesi önemli bir eksiklik olarak kaydedilmiştir.

Dönüşüm zamanı: Nicelikten niteliğe geçiş Yeni yatırımlar için fiziksel kapasite değil, kalite, sürdürülebilirlik ve bölgesel denge esas alınmalıdır. Özellikle büyük turizm merkezlerinde yatak arzı doygunluğa ulaşmış, bu nedenle yeni yatırımların Anadolu içlerine yönlendirilmesi önerilmektedir. Bu sayede hem bölgesel kalkınma desteklenecek, hem de aşırı yoğunlaşmanın önüne geçilecektir. TÜRSAB ayrıca, yatırım kararlarının yalnızca Bakanlık düzeyinde değil, yerel yönetimler ve sektörel kuruluşların katılımıyla alınmasını savunmaktadır. Uluslararası sürdürülebilirlik normlarıyla uyumlu hareket edilmesi gerektiği belirtilmektedir.

Ortak akılla planlama: Katılımcı ve uyumlu bir politika Yerli firmaların rekabet gücünün desteklenmesi, yabancı ortaklıkların şeffaf ve planlı şekilde yapılandırılması, Anadolu’nun iç kesimlerinin turizme kazandırılması önerilmektedir. Türkiye’nin Tunus, Mısır gibi rakip destinasyonlarla karşılaştırmalı analizler yapması ve strateji geliştirmesi önemlidir.

Sonuç: Yavaş, güvenli ve planlı bir gelecek TÜRSAB’ın bu raporundaki ana mesaj şudur: Türkiye artık hızlı ama plansız yatırımlar yerine; kaliteli, planlı, dengeli ve sürdürülebilir yatırımlarla yoluna devam etmelidir. Gerçek başarı, yalnızca inşaatla değil; yaşam kalitesiyle, doğaya saygıyla, toplumsal katkıyla ve uluslararası rekabet gücü ile ölçülmelidir. Yatırımın sadece yapılması değil, nasıl değerlendirileceği, nasıl pazarlanacağı ve hangi hedeflerle planlanacağı daha da önem kazanmıştır. Bu çerçevede, kamu yönetimi bir kolaylaştırıcı ve yön gösterici rol üstlenmelidir. Sektör, bugüne kadar elde edilen kazanımları kaybetmeden, yeni bir vizyonla geleceği karşılamaya hazırlanmalıdır.

 

 

 

Yorumlar

  • Lütfen Bekleyin.

Yorum Yaz