• 17 Şubat 2023 22:30
  • 0
  • 5 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Depreme en dayanıklı binalar bakanlık belgeli otellerdir

Bu yazıyı dinleyin
Kayhan Taner Özen 17 Şubat 2023 Depreme en dayanıklı binalar bakanlık belgeli otellerdir

Türkiye korkunç bir deprem felaketi ile sarsıldı. 

Ağır yıkım Dünya kamuoyunun gündeminde de büyük üzüntüye sebep oldu. 

Türk halkı elbette en derin acıyı yaşadı. 

Tatillerini Türkiye'de geçiren Anadolu'yu ve halkını seven milyonlarca dünya vatandaşı da yaşanan acıya ortak oldu.

Şimdi yaraları sarıp yıkılan şehirleri yeniden ayağa kaldırma zamanı geldi. 

Öncelikle hasar tespitleri yapılacak, yeniden inşa için strateji geliştirilip imalatlara başlanacak. 

Elbette deprem gerçeği göz önüne alınıp ve gelecekte vereceği hasarı en aza indirecek teknolojilerle konutlar, alt yapılar, kamu yapıları, iş yerleri ve oteller inşa edilecek.

Bilindiği gibi deprem bölgesinde oteller de yıkıldı ve trajik bir şekilde çok değerli yurttaşlarımızın bir kısmını da otel enkazlarının altında kaybettik. 

Elbette otel yapıları da Türk halkının yapı kültüründen istisna yapılar değildir. 

Ne kadar ucuza inşa edilirse o kadar iyidir ve doğal olarak "bir şey olmaz abi" teknolojisi otel yatırımlarında da kullanılmaktadır.

Yaşanılan büyük depremde yerle bir olup konuklarının ölümüne sebep olan otel de vardır, ayakta kalıp misafirlerini koruyan otel de vardır. (Bir turizm bankacısı olarak finansman projesinde yer aldığım deprem bölgesinden bir otel, telefonunu çaldırmama rağmen depremden bu yana yanıt vermemektedir. Ne yazık ki bu durum otelin deprem sonrası hali hakkında fikir vermektedir).

Bütün yaşanılanlar göz önünde iken şöyle bir önermede bulunmak ise yanlış olmayacaktır. Türkiye'nin yapı stoku içinde depreme karşı en dayanıklı olanlar bakanlık belgeli otellerdir.

Bakanlık belgeli otellerin daha sağlam olduğu tezini destekleyecek olgular şöyledir:

1-1982 yılında çıkan Turizm Yatırımlarını Teşvik Kanunu ile bakanlık yatırım belgeli inşa edilecek otellere Kaynak Kullanımını Destekleme Primi ödenmiştir. Otel inşaatının başladığı andan itibaren hak edişler ile ödenen bu geri ödemesiz nakit teşvik ile bir çok yatırımcı sektöre çekilmiştir. KKDP ödemelerini ise T.C. Turizm Bankası A.Ş. (daha sonra adı Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. oldu) yapmıştır. Bu teşviklerin ödemesi sırasında otel yatırımcılarının yapılarının depreme dayanıklı olması için o devirde kullanımı zorunlu olmayan nervürlü demir kullanmaları şart koşulmuştur. Bir çok yatırımcının yüzde 10 daha pahalı olan nervürlü demiri kullanmak istememelerine ve banka çalışanlarına ağır sitemlerde bulunmalarına rağmen normal demir için KKDP ödemesi yapılmamış ve yatırımcıların hepsi depreme biraz daha dayanıklı nervürlü demiri kullanmaları sağlanmıştır. Bu uygulama 1994 yılına kadar sürmüştür.

2- 2000'li yıllara kadar Türk trizminin neredeyse tek finansörü T.C. Turizm Bankası A.Ş. olmuştur. Yine banka kredi kullanan yatırımcılardan nervürlü demir kullanmalarını istediği gibi, projelerin deprem riskine dayanıklı olmalarını da gözetmiştir. Elbette bankanın elinde otel yapıların depreme dayanıklılığını denetleyecek bir yetki yoktur fakat o yıllarda sektörün duayeni olan bankanın mimar ve mühendislerinin yol göstericiliğine yatırımcılar da genellikle riayet etmişlerdir.

3- Kıyılarda yapılan otellerde zemin sorunlu olduğu için deprem riskine karşı temellerin derine indirilmesi istenilmiştir. Nitekim Banka kendi inşa ettiği otelleri deprem riskine karşı alınan yapısal önlemlerle yatırımcılara örnek olarak göstermiştir.  

4- Otelleri inşa edenler kendileri için inşa etmişlerdir. Tahsisli arazilerdeki oteller zaten devredilemez şartı ile inşa edilmiştir. (Tabi tahsisi alan şirketin hisse devri mümkündür) Turizm sektöründe inşaatçı aynı zamanda işletmecidir. Şahıs arazilerindeki otellerde yatırımcılar tarafından kendileri işletmek için inşa edilmişlerdir. Bu koşullar altında eksik demir ve beton kullanmamışlardır diye düşünülebilir. Sonuçta yapılan otel yatırımcının kendi malıdır.

5- Yabancı işletmeciler (turizm patlamasının ilk yıllarında çok popüler idi) yapıların deprem yönetmeliğine uygunluğunu denetlemektedirler. Marka imajını korumak için isim verdikleri otellerde en azından deprem sorusunu sormaktadırlar.

6- Kredi kullanılan otellerde (yatırım maliyeti yüksek olduğu için genellikle kullanılır), bankalar teminat olarak otel yatırımlarına sigorta yaptırırlar. Sigorta şirketleri de yatırımcıların projelerine (en azından teoride) deprem riski açısından da bakarlar ve primi hesaplarlar. Yatırımcı beton ve demirden kaçınayım derken sigortacıya para öder. Bir de depremde yıkılma riskini üstlenir. 

Sonuç olarak kendi otelini inşa eden yatırımcı demir ve betondan çalmasa daha kârlıdır.

Yukarıda saydığım altı madde Türkiye'de bakanlık belgeli otel binalarının diğer yapı stokuna oranla depreme karşı daha güvenilir olduğu önermesinin kanıtlarıdır. Bu konu acilen Türk turizminin pazarlarında anlatılmalıdır. Böylece deprem riskine karşı rezervasyon iptallerinin önüne geçmek mümkün olacaktır.   

Not: Belediye belgeli tesisler için de yukarıdaki maddelerin bir kısmı elbette geçerlidir. Fakat onlar teşvik belgesi almadıkları için KKDP ve T.C. Turizm Bankası A.Ş. kredisi kullanmamışlardır.