Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak
Fatih Altaylı “Turizmciyi düşünen var mı?” başlıklı yazısında “Rusya-Ukrayna savaşı ile ilgili olarak her şey konuşuluyor maşallah. Televizyonlarda bol bol taktik verildiğini görüyorum. Emekli olduğuna pişman askerler, ekranlarda kurmaycılık oynuyor. Zararı yok, oynasınlar” diyor.
Ardından hiç kimsenin düşünmediği Turizmci’nin zor durumda olduğunu belirterek nevi şahsına münhasır şu görüşü açıklıyor.
“Hiçbir yere alınmayan ve Avrupa’da nefret objesine dönüştürülen Rus turistlere tek seçenek olarak Türkiye’yi sunmak, turist sayısında düşüş değil artı yaratmak kolay olmasa da imkansız değil.”
Bu fikri kendisine şu kafası sürekli meşgul gözüken turizm duayeni vermiş olamaz. Acaba kimden bilgi istedi, kimin düşüncesini sordu veya hangi muhterem karekterden danışma aldı bilmiyorum.
Oysa daha düne kadar “Cumhurbaşkanlığı’nda epey bir danışman çalışıyor bildiğimiz kadarıyla. Çalışsınlar. Ekmeklerinde gözümüz yok. Ancak yaptıkları işin de ciddiyetini bilseler iyi olacak” şeklinde ifadeler kullanıyordu.
Kısa bir süre önce acaba Ehvel Sigar olabilir mi diye düşündüm ama imkansız.
Çünkü Ehvel Sigar şarap sevmez. Fındık, fıstıklı biracı ekibinden. Ağaçlaraltı, Piyalepaşa yokuşu başında mahalle sakinlerinin tepkisi üzerine kesilmekten kurtulan son ağacın dibinde takılan.. Yok, zeytin değil Çınar ağacı.
Üç şişe bira içtikten sonra Galatasaray Lisesi mezunu olduğunu söylüyor ama palavra. Çünkü kendisinden iki yaş küçük ama çok daha fazla içebilen kız kardeşi, Piripaşa’da okuduğunu. İlkokulu hasbelkader geçtiğini, ortaokul terk olduğunu anlatıyor.
Neyse, Ehvel Sigar’ın kim olduğunu ve turizm camiasında muteber yükselişini sonra açıklarım.
Dönelim Fatih Altaylı’nın turist sayısındaki artış planına. Belki bilmiyor olabilir ama bu konu hakkında değişik görüşler var.
TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, Amerika ve Avrupa Birliği tarafından Rusya’ya uygulanan yaptırımların uçuşları etkilediğini. Rus Havayolu şirketlerinin yaptırımlar nedeniyle uçuşlarını durdurmak zorunda kaldığını. Zaten yaptırımlardan sonra uçakların parça, bakım ve sigortalarıyla ilgili sorunlar olduğunu anlatıyor.
Anlaşılan Rus pazarı için öncelikli sorun uçak kiralama (leasing) şirketleri tarafından uygulanan yaptırımlar veya bu durumdan etkilenen Türk menşeli Rus havayolu şirketlerine ait uçakların Türkiye’de kurulacak yeni şirketlere devredilmesine nasıl bakılacağı.
Burada bazılarının dile getirdiği “Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” durumu da söz konusu olabilir. Yani yaptırımlara, ambargolarına katılmayan Türkiye’ye yönelik Avrupalı turistlerin takınacağı tutum ve yaklaşım.
Üçüncü bir yöntem daha var ama o çetrefilli bir hikaye.
Gelelim ikinci opsiyona.
İşte tam bu noktada Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Sururi Çorabatır’ın ‘eski dostlar’ çağrışımı aklıma geldi. Almanya ve İngiltere başta olmak üzere diğer Avrupa pazarlarıyla bu iki ülkedeki açığı kapatır diye söylüyor.
Eee, işi bilen adamın hali başka oluyor..
Anlaşılan eski dostlarla görüşmeler bile olmuş. Rus istemiyoruz şeklindeki talep geldi mi bilmiyorum ama çok önceki yıllar bunu kabul edenler olmuştu.
Yinede şunu hatırlatmak istiyorum. Bu iş kumarda kaybedip aşkta kazanmaya benzemez. Çünkü yarın nelerin olacağını kimse bilemez.
Acaba kara gün dostları ileride iyi günlerin ayrıcalıklı ortakları olabilir mi?..