• 08 Kasım 2023 11:57
  • 0
  • 4 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Turizmde Akdeniz’in çocukları huzursuz

Bu yazıyı dinleyin
Yavuz Ataç 08 Kasım 2023 Turizmde Akdeniz’in çocukları huzursuz

Yazın son günleri. Yer Faralya, Kelebekler vadisi. Ufukta Rodos Adası’nın ışıkları. Gökyüzünde hiç görmediğim kadar fazla sayıda yıldız. Denizin üzerinde ise ay ışığı.

Yok, o yeşil değilse mavi, mavi değilse yeşil gözleri olan sarışın kız yanımda değil. Ama nar rengindeLikya,Arkeo Likya Ateşi var.

Birkaç metre ileride ise az önce tekneden sahile inen, sosyal medya sayfasında kafasının sürekli meşgul olduğu imajını veren meşhur turizm duayenimiz ve peşine takılmış orta yaşlı bir kadın ile badi şortlu, sakallı bir adam.

Sanki kendi kendine konuşuyormuş gibiydi.

“Bakanla dün telefonda görüştük” diyerek. “Tek bir ayrıntı dışında hiçbir görüş ayrılığımız yok” dedi. Ayrıntının ne olduğunu es geçiyor. Sözlerinin sonu herkesin malumu. Turist geliyor, uçaklar doluyor ama üst kategorideki otellerin sezon dolulukları ‘öngördüğüm’ gibi düşük geçti.

Anlaşılan otel sahiplerini karşısına almak istemiyor, lafı hemen otel müdürlerine getirip: “2023 sezonu için ortalama yüzde kırk. Gelecek sezona yönelik ise yüzde yirmi zam yaptık. Patronlar bile şaşırdı” diye böbürleniyorlar... diyor.

Oysa pandemi sürecinde kökten değişime uğrayan ziyaretçi profilini anlatmaktan dilimde tüy bitti diye söylüyor.

Şu kökten değişen ziyaretçi profili nedir?..

Acaba memleketi ziyaret eden turistlerin bir kısmı “Her şey dahil” tesislerden vazgeçip; doğa, kültür, sanat veya gastronomi turizmine mi yöneldi? 

Bunun böyle olmadığı konusunda isteyenle iddiaya girerim!

Yoksa salgın sonrası alım gücünün düşmesi ve yaşam, enerji fiyatlarının olumsuz etkileri mi? 

Türkiye'nin en büyük turizm pazarı Almanya’nın Seyahat Acentaları Birliği (DRV) Başkanı Norbert Fiebig, “Pandemi sonrası Almanya’da artık yaz aylarında tatil yapmaya gücü yetmeyen önemli sayıda insan var. Bu sosyal-ekonomik bir sorun” diyor. 

Almanca eğitim aldığım için müsaadenizle Türkçe çevirisini yapacağım: Fiyatlara sakın dokunmayın!

Neyse. Kafası çok meşgul duayenimiz en sonunda söyle dedi: “Turizmde Akdeniz’in çocukları huzursuz”.

Allah aşkına dedim. Akdeniz’in çocukları neden huzursuz olsun ki? 

Üst kategoride hizmet veren otellerin düşük geçen sezon doluluklarının “suçlusu”Airbnb üzerinden evlerini, müştemilatlarını, odalarını kiralık veren vatandaşlar ilan edilmedi mi?

Faralya’da evin müştemilat bölümü Airbnb üzerinden kiralayan bir vatandaş. Meğerse “Kavga bizim yorganın başında imiş” diyor.

İnanın bu ülkede her gün yeni bir şey öğreniyoruz.

Daha geçen seneye kadar en pahalı, en lüks “Her şey dahil” tesislerde konaklayan ‘fakir’ Almanların. İhtişamlı her tur aktivitesi olan tesislerden vazgeçip, yalnızcakonaklama hizmeti veren evleri, müştemilatları, odaları seçiyor olmaları? …

Buna kargalar bile güler.

Çünkü bu tatilciler her şey dahil tesislerde konaklayan müşteri değil. Çok daha önce de vardı. Her şey dahil konsepti bile yokken. Belki güncellersek daha iyi anlaşılır: Ev pansiyonculuğun çağdaş versiyonu.

Gereksiz fiyat artışı yaparak yeterli doluluk yakalamayan tesislerin. Pandemi sonrası talep normal seyrine döner diye tahmin ediyorduk. Ne bileyim Rusya ile Ukrayna arasında süren savaş hiç hesabımızda yoktu diye söylemesi gerekmez mi?Ancak memlekette suçu hep başka yerde arar, başka birisine yükleriz.

Şimdi de aynı kişiler çıkmış İsrail-Filistin ihtilafının Türk turizmine negatif etkileri tartışılıyor. Kruvaziyer gemilerinin Israil limanlarını rotalarından çıkardığını yerine Marmaris, Bodrum, Alanya, Kuşadası ve İstanbul'daki kruvaziyer limanlarına gelme kararı aldıklarından kimse bahsetmiyor.

Yazımın sonunda ise Airbnb üzerinden evlerini, müştemilatları, odalarını kiraya verenleri kontrol altına alma fikrini ortaya atanların ise öncelikle, “Taksileri” kontrol, kayıt altına alma işiyle başlanmalarını tavsiye ediyorum.

Deniz Tüfekçi bir yazısında şöyle söylüyor: Kısa süreli kiralık ev verenleri kayıt altına alma gerekçesiyle, ücretli belgelendirmek. Bakanlığın güvenlik kontrolü yapılması sağlamak… Kaçak bina bir yana, ruhsatsız bina başka yana, ayakta durması şüpheli binalara, deprem dayanıklılığı belgesi sormayacağınız binalara ‘’sürdürülebilir turizm, müzik yayın sertifikası gibi şeyleri sormak ne derece akıllıca bir davranış? …

Tamam, tamam. WTM Londra Fuarına katılan otelcilerimizin kafasıkarışmasın. Ama sorunun Akdeniz’in çocukları olduğunu hiç sanmıyorum. 

Acaba Türkiye’ye kaliteli, zengin turist çekme sevdamızla ilişkili olabilir mi?..