• 25 Ağustos 2025 13:15
  • 0
  • 3 DAKİKA OKUMA SÜRESİ

Overtourism

Bu yazıyı dinleyin
Yavuz Ataç 25 Ağustos 2025 Overtourism

Geçenlerde şöyle bir mesaj aldım:

"Sevgili Yavuz, Türkiye'nin en çok okunan ekonomi dergisinin yayın yönetmeniyim. Dergimiz ve online sitemizde yayınlamak üzere ara sıra sektörün profesyonellerine yaklaşarak belirli bir konu hakkındaki görüşlerini paylaşıyoruz. Bu kapsamda, ‘Overtourism’ (Aşırı Turizm) hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum."

İlk tepkim şaşkınlıkla gülümsemek oldu. Çünkü Türk turizmine bakışımız hiçbir dönem farklı olmadı. Varlığa doğan yokluğu bilmez. Biraz böyle bakabilirsiniz. Yani biz “Atın ölümü arpadan olsun” diyen bir jenerasyondan geliyoruz... 

Doğrusu uzun bir dönem herhangi bir makale yayınlamıyorum ama mesajı okuyunca her zaman sevgi, saygı ve rahmetle andığım Fehmi Köfteoğlu’nun “Over tourism, Quo vadis?” başlıklı yazısı aklıma geldi. 

Söyle yazıyordu. 

Overtourism (Aşırı turizm) sorununun nedeni turizmin kitleselleşmesidir. Turizmin yalnız elitlerin yapabileceği bir şey iken İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kitleselleşti. Daha önce aristokratların kullanabildiği alanı şimdi maden işçisinden, şoförüne kadar herkes kullanabiliyor.

Sonunda şunu net bir şekilde belirtiyor. “Sektörün kontrolsüz ve plansız bir şekilde büyümesi, turistik çekiciliklerin yok olmasına yol açıyor."

Akademik ve bilimsel bir makale yazmadığım için dergiye herhangi bir yazı göndermedim. Ancak sizlere yaşadıklarımı anlatmak isterim.

Türkiye’nin dünyaca ünlü turizm merkezi Ölüdeniz’e giden yolda Temmuz itibari ile oluşan yoğun trafik, yerel halkın yanı sıra yerli ve yabancı turistlerin de tepkisine yol açıyor. 

Çünkü Ölüdeniz Plajı’na 4-5 kilometre mesafedeki Hisarönü’nde başlayan yoğun trafikte kimse araç içinde beklemek istemiyor. Trafikte saatlerce kalan tatilcilerin bazıları, araçlarını yol kenarına bırakıp yürümeyi bile tercih ediyor.

Özellikle yaz sezonunda oluşan yoğun trafik, sadece Ölüdeniz Plajı’nı etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda Ölüdeniz’deki tüm otelleri, tesisleri, esnafı. Bölgedeki seyahat acentelerini, transfer ve tur şirketlerini.

Öte yandan, Faralya çevresindeki köyler ve mahallelerdeki konaklama tesisleri ile yerel halk da bu durumdan olumsuz etkileniyor. Hatta Ölüdeniz-Faralya yolunu kullanarak Kelebekler Vadisi’ne, Kabak Koyu’na gitmek isteyenlerin birçoğunun, trafik yoğunluğu nedeniyle geri döndüğü bile görülüyor.

Gerçi Kelebekler Vadisi’ni görmek için gelen ziyaretçiler için ayrı birfasıl açmam lazım.

Eğer Faralya'dan Ölüdeniz'e doğru yürürseniz, ziyaretçiler hakkında ne söylemek istediğimi anlarsınız. Yol kenarları, ne yazık ki cam şişe, alüminyum kutu, pet şişeler ile naylon poşetler içinde çöplerle dolu. Naylon poşetlerin ağzını ise bir güzel bağlayıp, öyle bırakmışlar..

İspanya ve İtalya'da başlayan, ardından Hırvatistan, Hollanda’da izlediğimiz, yerel halkın turistlere ve turizme karşı gerçekleştirdiği protestoları hayranlıkla izleyen eylemsizlik sarhoşu, mutluluğa razı sektörün fikir önderleri ise yaşanan tüm gelişmelerde olduğu gibi üç maymunu oynuyor. 

Neyse, bu gelişmenin ulusal medyada yer aldığını sanmıyorum ama yerel medya konuya epeyce yer ayırdı. Bundan dolayı bölgedeki turizm sektör temsilcilerinin, yerel yönetimlerin ve kamu kuruluşlarının bilgisi olduğunu düşünüyorum.

Turizm sektörünün “Galat-ı meşhur” duayeninin ise belli belirsiz bir Alman gülüşüyle, “Turizm için artık tersine bir beyin fırtınası gerekiyor” diye bir önerisi olmuş…

Ördek sendromu yaşayan “Galat-ı meşhur” duayenin teklifini inşallah ciddiye almazlar. 

Doğru kararlar almak için bazen de cesur olmak gerekiyor!.

Yorumlar

  • Lütfen Bekleyin.

Yorum Yaz